Adana Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Mayıs 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı soruşturmaların beşinci dalgasında gözaltına alındı, 4 Haziran’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’nde götürüldü.
Türkiye’nin seçilmiş ilk kadın büyükşehir belediye başkanlarından biri olan Tekin, hukuki geçmişinin yanı sıra yerel yönetimde yaptığı projelerle de dikkat çekti.
Belediye başkanı seçilmeden önce avukatlık mesleğinde uzun yıllar kadın hakları, çevre davaları, toplumsal adalet için çalıştı, “Cam Tavanları Kırıyoruz” adlı araştırma kitabını yayımlayarak kadınların siyasette görünürlüğünü artırma çabalarına somut katkı sağladı.
Belediye başkanı olarak da kırsaldan genç kültür merkezlerine, yoksullukla mücadeleden çevresel duyarlılığa kadar çeşitli projelere imza atan Tekin, seçilmiş olduğu Seyhan’da birçok yerel sorunla halkın taleplerini dikkate alan bir yönetim anlayışını öne çıkardı.
Fakat bugünlerde ailecek yoğun bir sınavdan geçiyorlar. Tekin’in oğlu Yağız Tekin, annesi Oya Tekin’in sabaha karşı yapılan operasyonla gözaltına alınmasını şöyle anlattı:
“Biz hiç beklemiyorduk. Bir gün önce arkadaşlarımla vakit geçiriyordum. Kardeşim yurt dışında yüksek lisans yapıyordu, küçük kardeşim de okula devam ediyordu. Annemin gözaltına alındığını aileden öğrendim. Babamın da aynı şekilde gözaltına alındığını öğrendiğimizde şok yaşadık. Babamın gözaltı görüntüleri yerel medyada yayımlandı, bu bizi çok yaraladı. Neyle suçlandıklarını bile bilmiyorduk. Üzerine bir de annemin polisler tarafından kollarından tutulup götürüldüğü görüntüler çıktı. Bunlar bizim için çok ağır oldu.”
“Yaşamımız Silivri’ye gidip gelmeye odaklandı”
Oya Tekin ve eşinin İstanbul’a sevk edilmesini de eleştiren Yağız Tekin, aile olarak yaşadıkları güçlükleri şu sözlerle ifade etti:
“Biz Adana’daydık, ama annem İstanbul’a, Silivri’ye götürüldü. Bu başlı başına bir hak ihlali. Her görüş için yaklaşık bin kilometre yol gidiyoruz. Sabah çok erken kalkıyoruz, arabaya altı kişi sığıp gidiyoruz, otobüse biniyoruz. Açık görüşümüz olsa bile bütün günümüz buna gidiyor. Haftada dört-beş günümüz bu yolculuklarla geçiyor. Avukatları da biz taşıyoruz, çünkü büyük bir destek mekanizması yok elimizde.”
Yağız, görüş günlerinde annesiyle yeterince iletişim kuramadıklarını, kısıtlı sürede karmaşık bir ortamda konuşmaya çalıştıklarını söylüyor:
“Kırk dakika görüş süremiz var. Hepimiz birden konuşmaya çalışınca karmaşa oluyor. Aslında hâlâ annemle babamla bire bir konuşabilmiş değiliz. Daha çok gözlerimizle anlaşıyoruz. Haftada sadece yarım saatlik telefon hakkı var. O da dinlendiği için dikkatli konuşuyoruz. Günlük gelişmeleri bile paylaşmakta zorlanıyoruz. Telefonun başında sürekli onların aramasını bekliyoruz. Hayatımız tamamen buna endekslenmiş durumda.”
“Hayatımız bıçak gibi kesildi”
Kendi hayatındaki değişimi de anlatan Yağız Tekin, 30 yaşında olduğunu, girişimci ruhuyla projeler üreten, üretmeye alışkın biri olduğunu ancak bu süreçle birlikte her şeyin durduğunu söyledi:
“Hayatım bir gecede bıçak gibi kesildi. Üç aydır hiçbir şey yapamıyorum. Sürekli haber takip ediyoruz, sosyal medyada gelişmeleri kovalıyoruz. İçimde büyük bir stres ve öfke birikti. Daha radikal hissetmeye başladım, toplumsal konularda bir şey yapma ihtiyacı duyuyorum.”
“Tutuklu yargılama cezaya dönüşmüş durumda”
Yağız Tekin, yaşadıklarının kişisel bir hikâye olmadığını, binlerce insanın hayatını etkileyen büyük bir adaletsizlik olduğunu söyledi:
“İnsanlar isimleri duyunca ön yargıyla bakıyor. ‘Bir şey yapmışlardır’ deniyor. Ama biz çok büyük bir acı çekiyoruz. Eğer yolsuzluk varsa, kamu parasını şahsi menfaat için kullanan varsa elbette cezalandırılsın. Ama bu tutuklu yargılama artık cezaya dönüşmüş durumda. Belediyeleri yöneten insanlar bir kişinin iftiralarıyla aylarca içeride tutuluyor. Bu sistemsel bir sorun. Yarın başka biri itirafçı olsa, istediği kişiyi hapse attırabilir. Bu tehlikeli bir yol.”Yağız Tekin, CHP örgütünden gelen destekten memnun olduklarını da ifade etti:
“İlk günlerde kendimizi yapayalnız hissettik. Emniyetin önünde arabada sabahlıyorduk, kimse yoktu. Dayanışma sayesinde yalnız olmadığımızı gördük. Bu bizim için çok değerli. Kim organize etti bilmiyorum ama özellikle Dilek İmamoğlu’nun ilgisi, parti örgütünün desteği bize güç veriyor.”
“Annem bu süreci gururla karşılıyor”
Oya Tekin’in cezaevindeki tutumuna dair de bilgi veren Yağız Tekin, annesinin güçlü bir duruş sergilediğini vurguladı:
“Annem hep ‘Bu tarihi bir süreç, bireysel acılarımızdan çok daha büyük bir şeyin içindeyiz’ diyor. O polisler eşliğinde götürüldüğü görüntüyü biz acı içinde izlerken, kendisi bunun fotoğrafını bastırıp odasına asmak istediğini söyledi. Buna bir gurur kaynağı olarak bakıyor. İçeride kitaplar okuyor, spor yapıyor, diğer tutuklularla dayanışıyor. Sağlık sorunları oldu ama şu an iyi. Onun bu güçlü tavrı bizi de ayakta tutuyor. Annemin elleri kelepçeli görüntüsünü servis ettiler ya annem dyor ki 'o görüntüyü odama asmak istiyorum'”

Yağız Tekin, annesi Oya Tekin’in mesajını da şu sözlerle aktardı:
“Annem her görüşte sakin olmamızı, bu sürecin geçeceğini söylüyor. Bizi motive ediyor. O kararlılıkla durdukça biz de güç buluyoruz.”
(EMK)







