"Türkiye'nin giderek zihinlerde etnik temelde bölündüğü, böyle bir ruh halinin sinsice toplumun kılcal damarlarına nüfuz etmeye başladığı kaygısını yüreğimizde taşıyoruz. Türkiye'nin nasıl olup da PKK'nın kontrol ettiği bir eylem planına uymak zorunda kaldığının, İmralı'nın ya da Kandil dağında oturan ve varlık sebeplerini savaşı sürdürmekte bulanların ne olup da terörün ritmini tayin edebildiğinin bize anlatılması gerektiğine inanıyoruz. Gencecik çocukların neden öldüklerinin muhasebesinin şeffaf bir şekilde yapılmasını talep ediyoruz."
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) kadın başkanı Ümit Boyner, bugün yüksek istişare konseyi toplantısının açılışında yaptığı konuşmada hükümeti Kürt sorunu ve dış politika konusunda eleştirdi. Boyner, ekonomik politikalar konusunda ciddi bir sorun olmadığını, yapısal reformların durakladığını belirtti.
Boyner'in sözleri özetle şöyle:
İfade özgürlüğü, katılımcı tartışma: Bu zamanda sivil toplumun tüm barışçı unsurlarının bir araya gelmesi artık elzemdir. Konuşmayı sürdürmeliyiz. Konuşmak için gerekli zeminin hep müsait olmasını sağlamalıyız. Herhangi bir ekilde söz söyleme özgürlüğünün kısıtlandığı, insanların düşüncelerini dile getirdikleri için korktukları bir ortamın şekillenmesine göz yummamalıyız. Devletin en önemli gelir kaynaklarından kurumlar vergisinin yüzde 90’ını üyelerimiz ödüyor. Yalnız biz değil, dünyanın en yüksek dolaylı vergi yükünü taşıyan bu toplum da parasının hesabını sormak, kaynakların doğru hedeflere, etkili şekilde ve adilce dağıtıldığından emin olmak hakkına sahiptir.
Anayasa değiişkliğine eleştiri: Şu sırada yargı erki içindeki iç savaş manzaralarının açıkça ortaya koyduğu gibi, hukukun
siyasetin bir uzantısı olarak görülmesi artık kabul edilebilecek, sürdürülebilecek bir durum değildir. Tabiidir ki, yargıda ve hukuk anlayışımızda bu denli köklü bir zihniyet reformu yalnızca yüksek yargı heyetlerinin kompozisyonu değiştirilerek gerçekleşmez. Hele ki bu düzenleme yürütmeyi yargı üzerinde söz sahibi kılıyor, kuvvetler ayrılığını zedeliyorsa.
Pazar iyi, siyaset riskli: Krizin bu evresindeki Türkiye tablosu iyimser olmamıza imkan tanıyor. Geçen seneki sert daralmanın ardından bu yıl dünyadaki en yüksek büyüme hızlarından birisini yakalayacağımızı tahmin ediyoruz. Yeniden tehlikeli düzeylere çıkma sinyalleri veren cari açık dışında ekonomimizdeki göstergeler bir hayli olumlu. İşsizlikte beklenen ölçüde iyileşme olmamakla birlikte krizden çıkmaya başladığımızı söyleyebiliriz. (...) Uzun vadeye baktığımızda, dış politikanın da itici gücü haline gelen çevre ülkelerle ekonomik entegrasyon projesinin kalkınmamıza ciddi katkı yapacağını düşünüyoruz. (...) Ancak sürekli hareket halindeki bir dış politikanın kazanımlarını konsolide etme vaktini bulamamasından, taşıyabileceğinden ağır bir yük üstleniyor olmasından da çekiniyoruz. (EÜ/EÖ)