Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Rıza Türmen’e Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun AİHM'in 1974 Kıbrıs harekatı nedeniyle Türkiye’yi mahkum ettiği 90 milyon Euro tazminatı ödemeye gerek olmadığı yönündeki sözlerini sorduk.
Davutoğlu, Hürriyet'te yer alan habere göre, "Kararı dayandığı mesnet, uygulanan yöntem ve devletler arası hukuk bağlamında Türkiye’nin tanımadığı bir devletin muhatap alınması noktasında kesinlikle bağlayıcı da görmüyoruz. Bu ödemeyi de bu anlamda yapmayı gerekli görmüyoruz. Hukuk bağlamında da bir karşılığının olmadığını düşünüyoruz" demişti.
Türkiye’nin bu cezayı üç ay içinde ödemekle yükümlü olduğunu söyleyen Türmen, aksi takdirde Avrupa Konseyi’nin Türkiye’yi üyelikten dahi çıkarabileceğini ifade etti.
Türkiye, Girne’deki mallarına el konulduğu gerekçesiyle Türkiye hakkında AİHM’de dava açan Kıbrıslı Rum Titina Loizidouya davayı kazanmış, Türkiye 1 milyon dolat tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Kararı “siyasi” bulduğunu belirten Türkiye her ne kadar cezayı ödemeyeceğini açıklasa da artan baskılar sonucu Türkiye tazminatı ödemişti.
Türkiye’nin AİHM’in verdiği tazminat cezasını ödememek gibi bir hakkı var mı?
Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 46. maddesine göre, tüm taraf devletler için geçerli olduğu gibi Türkiye de Mahkeme kararlarına uymakla yükümlüdür. Sözleşme bu konuda açık bir kapı bırakmamıştır.
Türkiye bu karar ile belirlenen 90 milyon avroyu önümüzdeki üç ay içinde ödemediği takdirde, konu AİHM kararlarını denetlemekle sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne taşınacaktır. Para cezasının ödenmemesine devam edilmesi durumda Bakanlar Komitesi Türkiye üzerindeki baskısını artırarak sürdürecektir.
Türkiye bu cezayı ödemezse ne gibi yaptırımlarla karşılaşır?
Bir ülke mahkeme kararını uygulamadığı durumlarda öngörülen yaptırımlar Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından uygulanmakta. Türkiye bu tazminatı ödememesi ve ödememeye devam etmesi durumunda, belli aralıklarla toplanan Bakanlar Komitesi, Türkiye tazminatı ödeyene dek konuyu gündeminde tutacaktır. Giderek artan bir baskı uygulayacaktır.
Sözleşme’nin 14. Protokolü’ne göre bir ülke Mahkeme’nin kararını sürekli olarak uygulamadığı takdirde, Bakanlar Kurulu durumu Mahkeme’ye geri gönderecek ve üye ülkenin 46. maddeyi ihlal edip etmediği incelenecektir. Bundan sonra Türkiye’ye karşı uygulanacak yaptırımlar üyelikten çıkarmaya kadar varabilir.
Türkiye daha önce AİHM tarafından verilen herhangi bir cezayı ödememezlik yaptı mı?
Türkiye’nin daha önceden ceza ödemediği olmamıştır. Louzidou kararında ilk başta tazminat ödemeyi reddeden Türkiye, daha sonra Bakanlar Komitesi’nden artarak gelen baskılar sonucunda cezayı, bir de faizi ile ödemek durumunda kalmıştır.
Türkiye ilk cezayı ödemediğinde Bakanlar Komitesi her toplantısında konuyu gündeme almış, Türkiye’nin taahhütlerini yerine getirmesini öngören kararları kabul etmiş daha sonra konu ile ilgili Bakan’a yazı göndermişti sonunda Türkiye tazminatı ödemişti.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Güney Kıbrıs’ı tanımadıklarını söylüyor ve cezayı ödemeyeceklerini söylüyor. Ancak pek çok spor müsabakasında, Avrupa kupalarında Kıbrıs Rum kesimi takımları ile maçlar yapılıyor ve Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı statlara çekiliyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin bulunduğu bütün uluslararası durumlarda Kıbrıs Rum Yönetimi de bulunmakta ve Türkiye dışındaki tüm devletlerce Kıbrıs devleti olarak tanınmaktadır. Bu durum AİHM için de geçerlidir. Türkiye tanımasa da dava Kıbrıs/Türkiye davasıdır.
Bu davada hükmedilen tazminatın nasıl ödeneceği konusunda, Türkiye’nin tutumunu saklı tutacak bir düzenleme yapmak ya da ödeme sırasında Türkiye’nin tazminatı ödemesinin Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımak anlamına gelmediğini söyleyen bir şekil düşünmek mümkündür.
Dışişleri Bakanı’nın AİHM’in verdiği cezayı “ödemeye gerek görmüyoruz” şeklindeki çıkışını AB ilişkileri açısından nasıl yorumluyorsunuz?
AİHM bu konunun esası ile ilgili kararını 2001 yılında vermişti. Karara karşı yapılmış olan itirazların o zaman ayrıntılı olarak bildirilmesi daha anlamlı olabilirdi. Türkiye Avrupa Konseyi’nin 47 üye ülkesinden biri. Türkiye’nin, demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları konusunda Avrupa ile ortak zeminde bulunduğu asıl yer Avrupa Konseyi. Diğer organizasyonlar ekonomin ve güvenlik alanlarını kapsayabiliyor.
Yani demokrasi ve insan hakları dediğimiz zaman, Türkiye’nin Avrupa Konseyi ve AİHM’de gösterdiği performansın etkisi AB ilişkilerinde çok büyük rol oynayacaktır. Çünkü AB gerek üyelik süreci olsun gerek başka ilişkiler olsun, Türkiye’nin AİHM karnesine bakacaktır. Tabii sadece Avrupa değil, Türkiye’nin evrensel insan haklarına gösterdiği saygı dünyanın her ülkesi ile olan ilişkilerini etkiler. Avrupa bölgesel insan hakları rejimi dünyanın en ileri insan hakları rejimidir. (EKN)