Her şeyin açıkça söylenmesi ve yazılması benim için her zaman, bunun yaratacağı sonuçlar açısından karar verme eğilimine baskın çıktı. Haber yapmak ve yazı yazmak için insanları veya çeşitli grupları araç olarak kullanıp, onları tehlikeye atmak veya zor durumda bırakmak söz konusu olmadıkça. Şimdi bir haber yazmak istiyorum ve tereddüt ediyorum…
İfşa edecek ben olmadığım halde, hemen bütün gazetelerde ve televizyon kanallarında ve tabii ki dünyanın belli başlı haber kanallarında da haber olacağı halde. Tekrar etmekten, isimlerini tekrar bir yazıda zikretmekten, 'Türklüğe hakaret' ile isimlerini yan yana geçirmekten açıkçası korkuyorum. İlk kez olarak…
Hiçbirimizin hayatının önemi yok
Çünkü bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yaratılmasında oldukça büyük payı olan karanlık, hukuk yoluyla yetinmeyip, karanlık müfrezelerini harekete geçiriyor, insan öldürmekten çekinmiyor. Bu şiddet yaratıcıları ve düzen adına sürdürücüleri için hiç kimsenin hiç birimizin hayatının bir önemi yok.
Hepimiz onların bekası için gözden çıkarılabilecek, harcanabilecek şeyleriz. Harcanabilecek, bazen de harcanması gereken. Onlar için biz bir operasyon adından, kod isimlerden başka bir şey değiliz.
Umutsuzum
Hükümetin bu karanlığın üzerine gitmek konusunda en ufak bir niyeti yok. Onların ampulleri bu karanlığı aydınlatmak için değil. Buna gün be gün daha çok şahit oluyoruz. Bu karanlıkta onların payını da günden güne kabaran vicdan defterimize yazmaktan başka elimizden bir şey gelmiyor.
Size umutsuz mu geldi. Öyleyim!
Hrant'ın ardından Agos Gazetesi'nin Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü'nün de 301. maddeden mahkum edilmiş olmaları karşısında umudumu tamamen yitirdim. İsyan ediyorum. Bu komplonun Agos'u topyekün kapsamasından, giderek bir rehin operasyonuna dönüşmesinden korkuyorum ve çok utanıyorum.
Şimdi başa dönelim:
15 Temmuz 2006 tarihli Yeni Çağ Gazetesi'nde 'Yargıtay kararı Dink'i akıllandırmadı' başlıklı bir haber yayımlandı. Hrant Dink'in Reuters'e verdiği bir röportajda "Elbette bu bir soykırımdır diyorum. Çünkü sonuç zaten kendini tanımlıyor ve adını koyuyor. Dört bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halkın artık ortadan yok olduğunu görüyorsunuz… Her halkın,
kendi atalarının yaşadığı topraklarda, kendi kültürünün köklerinin bilindiği yerde yaşama hakkı vardır. Başka yerde yaşaması da mümkün değildir. Ama bir Ermeni olarak da ne Türkiye'den ne de Türklerden 'bunu kabul edin, özür
dileyin' diye beklentileri olan bir insan değilim," dediği yazıldı.
18 Temmuz'da Hürriyet gazetesi'nde Hrant Dink'in hakkında verdiği röportaj nedeniyle Cumhuriyet Savcılığınca Türklüğe hakaret ettiği gerekçesiyle soruşturma açıldığı haberine yer verildi.
19 temmuz'da bu haber, Tercüman, Cumhuriyet, Bugün, NTVMSNBC, YeniŞafak, Milliyet, Radikal gazeteleri ve internet sitelerinde ve bazı Tv kanallarında da yer aldı. Hrant'ın sözlerine de yer verilerek…
Anayasa'ya göre ırkçılık yasak ve suç...
Haftalık yayımlanan Agos Gazetesi Dink hakkında 'soykırım vardır,' dediği için Savcılıkca soruşturma açıldığı haberine 21 Temmuz'da yer verebildi.
2006 yılının Eylül ayında açılan davada Hrant Dink (ki adı iddianamede Fırat Dink olarak geçiyor) bir numaralı sanıktı. Diğer sanıklar, Yeni Çağ, Hürriyet, Milliyet, Radikal, Yeni Şafak, Bugün, Cumhuriyet, Tercüman'ın sorumlu
yazıişleri müdürü ve sahibi değildi… Türkiyeli Ermenilerin gazetelerinden biri olan ve habere hepsinden sonra yer veren Agos'un Yazı İşleri Müdürü ve Gazete'nin sahibiydi.
İddianamede Agos Gazetesi'nde yayımlanan haber suç kabul edilmişti… Hrant, ve diğer iki kişi hakkında, Basın Yasası'nın 11/3 maddesi ve TCK'nın 301/1. maddelerinden dava açıldı.
Hrant, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin icadı olan 301'den daha önce mahkum edilmişti. 'Türklüğe hakaretten….' Tam da Adalet Bakanları Cemil Çiçek'in 'siz niyete bakın dava açılıyor ama mahkum olan var mı?' dediği günlerde…301'in nadir mahkumlarından biriydi, Ermeni kökenli vatandaşımız Hrant Dink.
Hrant, bu mahkumiyeti kendine yediremedi, AİHM'ye gideceğini söyledi. Söyledikleri açıktır ki ifade özgürlüğü kapsamındaydı… Hrant, hepimizin gözü önünde, hepimize ve en başta Ermeni vatandaşlarımıza göz dağı verircesine
katledildi…
Hrant Dink artık bu ülkenin yasalarına konu olmayacaktı, hakkındaki kamu davaları düşürüldü.
Artık davanın sanıkları Agos'un sahibi ve Yazı İşleri Müdürüydü. Dün dava hakkında karar duruşması yapıldı ve karar verildi…
AB sürecinin takipçisi olduğunu iddia eden iktidar partisine '301 kaldırılmazsa bu yola devam edemezsiniz,' mesajları geldiği bir ortamda… Ancak ortama etki eden bir gelişme daha vardı. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu, Ermeni Soykırımı'nı tanıyan yasa tasarısını kabul etti.
İncirlik tehdidi ve sınıra asker yığma işe yaramadı. Bunun bir Meclis'in işi olup olmadığı ayrı bir tartışma, hatta olmadığı açık ama insanlık acılarının siyasete ve siyasi pazarlıklara alet edilmesinin ne ilk ne de son örneği yasa tasarısı. (yeri olmadığı için Türkiyeli Yahudilerin Washington Post tarafından 'teknik arıza' gerekçesiyle yayımlanmayan ilanları meselesi ve İsrail kozuna burada girmeyeceğim.)
Kişilikleri dikkate alınarak ne demek?
Karar Komisyon üyelerinin soykırımı tanıma kararından bir gün sonra verildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin azınlıkları kah karşılıklılık, kah uluslararası ilişkilerde pazarlık kozu olarak kullanılmak üzere rehin kabul edildikleri
için mi? Bilemiyoruz!
Agos yöneticileri, diğer gazetelerde de yayımlanan bir haberi yayımladıkları için, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, demokratik tartışma ortamı ve haber verme yükümlülüğü hiçe sayılarak 'Türklüğe hakaret'ten birer yıla cezaya
mahkum edildiler ve cezaları ertelendi. Uygulamanın tersine en alt sınırda ceza verilmemişti. Hukukçuların tabiriyle ceza, 'alt sınırdan uzaklaşarak ' verildi.
Gerekçe için karara bakalım: "Sanıkların ayrı ayrı kişilikleri, eylemlerin özellikleri dikkate alınarak," deniyor. Mahkeme heyeti sanıkların ayrı ayrı kişiliklerini uzun zamandır inceleyen psikiyatr ya da psikolog olmadıklarına göre kastedilen ne? Ermeni olmaları mı?
Eylemlerin özellikleri nedir? Türkiye'de yayımlanan bir Ermeni gazetesinde soykırımla ilgili bir soruşturma haberine yer vermeleri mi?
Anayasa'ya ve TCK'ya göre ırkçılık yasak ve suç…
Haber yaparken, adlarını kullanmadım. Çünkü kullanmaktan korkuyorum. Onlar adına korkuyorum, kendi adıma utanıyorum.
Rehin harekatı başlatıldı…
Bu filmi tekrar tekrar izlemek istiyor musunuz? (MÇ/NZ)