Kemal Türkler suikastı davasında idamla yargılanan ve yedi TİP'linin öldürüldüğü Ankara Bahçelievler katliamından dolayı yedi kez idam cezasına çarptırılan Ünal Osmanağaoğlu (58), kalp yetmezliği nedeniyle öldü.
Osmanağaoğlu nasıl tahliye oldu?
Ünal Osmanağaoğlu, Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’linin öldürülmesi olayına ilişkin davada yedi kez idam cezasına çarptırılmıştı. 19 yıl boyunca firari olan Osmanağaoğlu, 1999’da yakalanıp cezaevine konulmuştu. Cezası ise idamın kaldırılmasından sonra ömür boyu hapse çevrilmişti.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Onursal Başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesine ilişkin davada da yargılanan Osmanağaoğlu, davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesi üzerine 3. Yargı paketinden de yararlanıp iki yıl önce Bandırma M Tipi Cezaevi’nden tahliye edildi.
Türkler suikastı ve bitmeyen dava
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) onursal başkanı Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul Merter'deki evinin önünde öldürülmüştü. 26 yıl süren dava 1 Aralık 2010’da zaman aşımına uğradı.
Önce beraat: Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Nisan 2003'te Türkler'i öldürmekten yargılanan Osmanağaoğlu hakkında beraat kararı vermiş, ancak Yargıtay, Mayıs 2005'te bu kararı "eksik soruşturma" gerekçesiyle bozmuştu.
Mahkeme Yargıtay'a direniyor: Mahkeme, Yargıtay'ın kararına uymamış, hiçbir işlem yapmadan aynı kararda ısrar etmişti. Türkler ailesinin avukatları, 5 Şubat 2007'de kararı temyiz ederek yeniden Yargıtay'a taşımıştı.
29 yıl sonra dava sil baştan: Yargıtay, Ocak 2009'da, Osmanağaoğlu'nun eylem yerinin belirlenmesi, keşif yapılması, planlama aşamasında görev alması ve olay sırasında silahla ateş ederek, suça asli maddi fail olarak katıldığının anlaşıldığını yazarak mahkemenin kararını ikinci kez bozdu.
Sanık ders çalışıyor: Sanık Osmanağaoğlu önce "hukuk fakültesindeki sınava çalışmak için", ardından da "ödeneksizlikten jandarma aracına benzin alınamadığı" gerekçeleriyle sanık Ünal Osmanağaoğlu iki ay boyunca mahkemeye getirilememişti. Sonuçta 1 Aralık 2010 tarihinde dava zamanaşımından düştü.
Bahçelievler Katliamı ve dava süreci
Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi Lâtif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Salih Gevenci, Faruk Ersan ve Serdar Alte 8 Ekim 1978'de Ankara, Bahçelievler'de Ülkü Ocakları üyesi bir grup tarafından evlerinde öldürülmüştü.
Üç kişiye idam: Bahçelievler Katliamında yargılanan, Halûk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, yedişer kez ölüm cezasına mahkûm edilmişler, ölüm cezalarının kaldırılması üzerine bu cezaları ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çevrilmişti.
Yargılanmaları da hapiste tutulmaları da zor oldu
Ercüment Gedikli ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. 1991'de afla salındı.
Osman Engin,aralarında Bahçelievler Katliamı'nın da bulundu çeşitli suçlardan dolayı hakkında 36 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunuyordu ve yakalanamamıştı. Osman Engin15 nisan 2013'de Adana'da işlettiği çay ocağında yakalanarak tutuklandı.
Katliam sırasında gözcülük yapan Duran Demirkan ve Ömer Özcan, 28'er yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı ve 1991'deki genel afla cezaevinden çıktılar
Yakalanamayan sanık Mahmut Korkmaz gıyabında ceza aldı.1987'de yakalandı ve o da 1991'deki aftan yararlanıp serbest kaldı.
İbrahim Çiftçi ise, Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ün öldürülmesi olayından, Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde dört kez ölüm cezasına çarptırıldıktan sonra beraat etti, bu karara paralel olarak Bahçelievler Katliamı davasında da beraat etti.
Kürşat Poyraz hiç yakalanamadı.
Haluk Kırcı muamması: Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası almış olan Haluk Kırcı, avukatlarının infazın Terörle Mücadele Yasası kapsamında yapılmasına ilişkin itirazlarının Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi tarafından haklı görülmesi üzerine serbest bırakılmış, ancak TİP’li gençlerin ailelerinin avukatı Erşen Sansal’ın Salihli Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazı üzerine tahliye kararı kaldırılmış, yurtdışına kaçmış olan Haluk Kırcı, 24 Ekim 2004’te Ukrayna’nın başkenti Kiev’de yakalanmıştı.
28 Mayıs 2010’de Bahçelievler Katliamı’ndan ve ardından Susurluk davasından mahkum olan Haluk Kırcı, yanlışlıkla tahliye ederek cezası infaz edildikten sonra serbest bırakıldı.
Çatlı hiç yakalanamadı: Bahçelievler Katliamı’nı gerçekleştiren Ülkücü grubun başında “Reis” lakabıyla anılan Abdullah Çatlı bulunuyordu. Çatlı, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ile birlikte kullandıkları otomobilin bir kamyona çarpmasıyla Susurluk'ta ölmüştü. Susurluk kazası TBMM’de araştırma konusu olmuş ve Çatlı’nın devlet tarafından korunduğu, İçişleri Bakanı Mehmet Ağar tarafından kendisine “Emniyet Genel Müdürlüğü Uzmanı” kimliği ve silah ruhsatı verildiği, başka devlet görevlileriyle birlikte yasadışı işlere karıştıkları ortaya çıkmış ve suçlular cezalandırılmıştı. (HK)