Bir Türkiyeli kadının Kuzey Iraklı bir Kürt'le aşkının peşinden gittiği hikayesini anlatan "Gitmek"te herkesin tanıdığı oyuncu Ayça Damgacı, Kürt sorununa çözüm arayışlarının yoğunlaşmasından mutlu; bunun Türkiyeli tüm halklar için bir açılıma dönüşmesini umut ediyor.
Batman'ın Midyat ilçesinde film çekiminde yakaladığımız Damgacı anlatıyor:
"Film ekibinde Aynur isimli küçük bir arkadaşım var. 'Bana neden Kürtçe bilmiyorsun?' diye soruyor. Bu sorunun Kürt sorunun çözümünde önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü Aynur Türkçe biliyor. Türkler barışın sağlanması, daha doğrusu önünün açılması için Kürtlerin dilini birkaç cümle dahi olsa öğrenmeli. Şarkılarını dinlemeli, filmlerini izlemeli, kitaplarını, gazetelerini okumalı. Dil ve sanat bana göre barış sürecinin en önemli öğeleri."
"Midyat'tayım, barışın adı bile buradaki havayı rahatlattı"
Sermiyan Midyat'ın yazıp yönettiği Ay lav yu isimli filmin setinde bulunan Damgacı, "açılımla ilgili" olarak "Uzun zamandır beklediğim bir şeydi" dedi.
"Artık birbirimizi tanıma sürecine girdiğimizi düşünüyorum. Eve dönüş yasasından, genel aftan, dilin özgürleşmesinden, faili meçhullerin aydınlatılmasından bahsediliyor. Tek kaygım bu konuşulanların hakiki bir biçimde uygulanıp uygulanmayacağı."
"Midyat'ta 90'lı yıllardakinin aksine görece daha özgür bir ortam olduğunu" aktaran Damgacı, "duvarlarda, camlarda Kürtçe afişler var. Kimlik kontrolleri daha az, hava daha sakin. Barışın adı bile buralarda olumlu bir etki yaratıyor" dedi.
"Mezopotamya'daki diğer halklar için de açılım"
Oyuncu, hükümetin açılımın Kürtlerin yanı sıra bölgedeki diğer halkların, hatta tüm Türkiye halklarının haklarına dair bir yolu açmasını umut ediyor.
"Kürt sorunu güncel olduğu için açılımla ilgileniyoruz. Ama Mezopotamya Ezidilerin, Ermenilerin, Süryanilerin ve Keldanilerin de memleketi. Ve bu halklar da bu topraklarda çok acı çekti. Tarihi unutmadan hareket etmek gerek. Çünkü bölgenin tarihi haklarını elde edenlerin ya da işgalcilerin diğer halkları yok sayma tarihi de bir yandan."
"Başkalarından bahsederken 'azınlık' olarak bahsetmemek bile bir tavır" diyen Damgacı'ya göre "Türkler kendilerini çoğunluk olarak görüp ev sahibi gibi davranmamalı".
"Ev sahibinin olduğu yerde misafir de oluyor. Oysa ki bu topraklar hepimizin. Barışın önündeki en büyük sorun milliyetçilik hastalığı. Bu hastalıktan toplum olarak kurtulmalıyız."
"Türk sanatçılar Kürtlerin kültürlerine değer verdiklerini halka göstermeli"
"Barışın yolu birbirini anlamaktan, acıları, umutları, sevinçleri ortaklaştırmaktan geçiyor" şeklinde konuşan Damgacı'ya göre bunun sağlanmasından en önemli araçlar müzik, sinema, tiyatro ve edebiyat.
"Çünkü Mezopotamya halklarının hepsi birbirleriyle düğünlerde, cenazelerde, şenliklerde kaynaştı ve bir ortak duygu yarattı. Bugün bizler de düğünlerimizde birlikte oynamalı, cenazelerimizde birlikte üzülmeliyiz."
Türk sanatçılara seslenen Damgacı şöyle devam ediyor:
"Büyükşehirlerde kalarak olacak bir şey değil. Türk sanatçılar bölgeye gelerek, halka birlikte olmalı. Bu Kürtlere ve diğer halklara 'ben sizin dilinizi de, kültürünüzü de sahipleniyorum. Varlığınızı kabul ediyorum' mesajı vermek anlamına gelecek. Ve batıdan doğuya, kuzeyden güneye ortak bir barış dili ancak böyle yaratılabilecek. Mesela neden Newroz'u birlikte kutlamayalım ki?"
Damgacı'ya "Gitmek" filmine olumsuz tepkiler geldiğinde neler hissettiğini soruyoruz. Şöyle yanıtlıyor:
"Orada Kürt meselesinin yanı sıra filmdeki Türk karakterin, yani benim Kürt bir erkeğe aşık olmam ve onu görmek için yola çıkmama tepki vardı. Şayet filmde erkek Türk, kadın Kürt olsaydı böyle bir tepki almayacağımı düşünüyorum."(BÇ)