Charny, Endonezya'da 1966 yılında, 100 bin ila 500 bin kişinin ölümünün ise 'halk ayaklanması' olarak adlandırıldığını, ABD'nin de bu olayda silah sağlama ve organize etme suçu olduğunu söyledi.
Israel Charny, "soykırım suçlarında izlenen çözüm metotlarından bazıları, gerçek komisyonları oluşturmak, devletler nezdinde özür dilemek, toprak ve tazminat olarak sıralanabilir. Ancak bu çözümlerin hepsi birden sağlanmalıdır diye bir şey yok. Clinton, Güney Afrika'dan kölelik sistemi nedeniyle özür dilemişti. Yine Clinton, Ruanda'ya zamanında müdahale edilmediği için özür dilemişti"dedi.
"Benim hatam" diyebilmek
Asıl amacın insanların onuru olması gerektiğini vurgulayan Charny, sorunların çok yönlü olarak değerlendirilmesinin gerekliliğini ve farklı yorumlara açık olmanın önemini ifade etti. Charny kendi yaptığı psikoterapi seanslarından bir örnek vererek "kabahati hep başkasında bulan bir hastanın sonunda 'benim hatam' diyebilmesi kadar harika bir şey daha yok insan ruhu için" dedi.
Sevinç Göral "Türk Ermeni Meselesinin Psikolojik Dinamikleri: Mağduriyet Psikolojisi ve Büyük Grup Kimliği" başlığı altında Ermenilerin mağduriyet psikolojisini kullanarak Batı'da kabul gördüklerini savundu. Ermenilerin 1915'i kullanarak kendi kimliklerinin inşasında Yahudiler ve Holokost ilişkisine benzer bir ilişki kurmaya çalıştıklarını da söyledi.
Göral, Nuh Tufanı ile 1915'in beraber kullanılarak Ermeni halkının iki felaketi atlatmış bir halk olarak gösterilmeye çalışıldığını iddia etti. Göral, 1915'in ağır bir travma olmasının nedenlerini göç, açlık, salgın hastalık ve savaştan koşulları olarak sıraladı.
Afram: Türkiye'nin yeni bir sayfa açması gerek
Lübnan'da yaşayan Süryani Birliği Başkanı Habib Afram "Burada Türkiye'deyim, anavatanım ve beni yerimden eden ülkede" diyerek sözlerine başladı.
Afram, Süryanilerin diyasporik bir halk olmasının birebir tanıkları olduğunu söyleyerek "belleğimiz uydurma değildir ve bu bellek intikam peşinde de koşmaz' dedi. Barış komisyonlarının kurulmasını öneren Habib Afram, Türkiye'nin yeni bir sayfa açması gerektiğini, diyalog ve vicdan temizlemek gerektiğini söyledi.
Zekiyan: Hem Türkler hem de Ermeniler travma yaşıyor
Venedik Üniversitesi'nden Boğos Levon Zekiyan "Bu memlekette Ermenilere çok zulüm edilmiştir. Ama eminim ki bir gün yeniden beraberce yaşayabileceklerdir....Bendeniz gibi, 1915 olaylarının bir soykırım olduğu inancında olan bir çok Ermeni ve Ermeni olmayan bilim adamının buraya davet edilerek, onlara fikirlerini alenen ve kısıtsız söyleyebilme imkânının tanınması, önemli bir gelişmedir' dedi.
Zekiyan, sempozyuma katılamayanlardan bazılarının davetiyelerinin geç gönderilmiş olması, katılanların sempozyumun programına çok geç ulaşabilmesi gibi eksikliklerin, düzenlenecek diğer konferanslarda giderilmiş olacağını umduğunu da dile getirdi.
Hem Türklerin hem de Ermenilerin bir travma yaşadığını söyleyen Zekiyan; "birçok Ermeni'nin bilinçaltında 'Türk'e güvenilmez' klişesi var. Aynı şekilde Türklerde de 'nankör Ermeni' algısı var. 'Yüzyıllarca milleti sadıka olan Ermeniler, Osmanlı'ya baş kaldırmışlar, tek sözle "nankör" davranmışlardır diye bir kanaat var" dedi.
Ermenistan devletinin Türkiye'den bir toprak talebi olmadığını sürekli belirttiğini söyleyen Zekiyan,
Sevr sözcüğünü bir kez bile anmadığını da sözlerine ekledi.
Aktan: Ermeniler politik bir gruptur
Gündüz Aktan, Ermenilerin bir politik grup olduğunu savunarak "Ermeniler, Anadolu'nun doğusunda yüzde 17'yi geçmeyen bir nüfusla kendi devletlerini kurmaya yönelik bir mücadele vermişlerdir.Soykırım politik grupları kapsamaz" dedi. Böylece, Aktan, Ermenilerin topyekün devlet kurma emelinde olduğunu ve Ermenilerin soykırım iddialarının politik bir grup olmaları nedeniyle değerlendirilemeyeceğini iddia etmiş oldu.
Gündüz Aktan, ayrıca, Ermenilerin duygularını çok iyi anladığını ancak kendi ailesinin de Balkan Savaşları'nda çoğunu kaybettiğini ve Türkiye'nin yüzde 40'ının bu durumda olduğunu savundu.
Aktan bu yüzdelik rakam için bir kaynak göstermedi. Aktan Karabağ sorunu ile Ermeni meselesinin birbirinden ayrı olarak ele alınamayacağını söyleyerek "bu iki mesele aynıdır" dedi.
Ermenilerin dördüncü kuşağa kadar naklettikleri hafızadan kurtulmaları gerektiğini söyleyen Aktan, aynı zamanda Türklerin de kendi tarihleriyle yüzleşmesi gerektiğini söyledi.
Karabetyan: Tazminatı yabancı devletler ödemeli
Avukat Keğam Garabetyan, "Tehcir kararının müsebbibinin Türklerle Ermenilerin arasına girmek isteyen yabancı devletler olduğunu" söyleyerek, Ermenilerin tazminat taleplerinin de bu yabancı devletler tarafından ödenmesi gerektiğini iddia etti.
Karabetyan, "ne mutlu Türküm diyene, ne mutlu Kastamonuluyum diyene; Anayasa'nın 66.maddesi uyarınca Türk'üm, bu ülkede yaşamaktan iftihar ediyorum" dedi.
Karabetyan'ın daha çok bir politikacı tonunda yaptığı yüksek sesli konuşmaya salondan alkışlar eşlik etti.
Karabetyan ayrıca İstanbul Barosu'nun kendisine Avrupa Birliği ve insan hakları konusunda görevler verdiğini söyledi, ancak bu görevler hakkında ayrıntılı bilgi vermedi. (TS/TK)