Türkiye'nin de bu ticarette ihracatçı ya da üretici olarak payı var. Rapor, Türkiye'nin birçok ülkeyle ve silah şirketiyle silah, mühimmat ya da silah bileşeni üretim anlaşması olduğunu, üstelik ülkenin silah ihracatında etkili bir denetime sahip olmadığını ve Türkiye'nin müşterileri arasında ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığı ülkeler var.
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Oxfam ve Hafif Silahlar İçin Uluslararası Eylem Ağı'nın (IANSA), Silahları Denetimi kampanyasının ortak raporu, silahların hak ihlallerini ve yoksulların ezilmesini nasıl beslediğini ortaya koyuyor.
Örgütler, Uluslararası Silah Ticareti Antlaşması'nın kabul edilmesini ve bağlayıcılık kazanmasını talep ediyor.
"Antlaşma, uluslararası, yasal bağlayıcılığı olan ve başta insan hakları ve insancıl hukuk olmak üzere uluslararası hukuka dayalı olmalı."
Türkiye'nin payı
Raporda ciddi insan hakları ihlallerinin işlendiği ülkeler arasında sayılan Türkiye'yle ilgili verilen bilgiler de şöyle:
"* Almanya, 2003'te Türkiye'ye hafif silah ihracatına ruhsat verdi.
* Alman silah şirketi Heckler ve Koch, Türkiye'de birçok lisanslı silah üretimi anlaşmasına imza attı:* Türkiye'de uluslararası hukukun gerektirdiği, etkili bir silah ihracatı denetimi bulunmuyor. Avrupa Birliği'nin Silah İhracatı düzenlemelerine bağlı kalacağını açıklamış olmasına karşın, Türkiye hükümetinin çoğu Avrupa şirketlerinin lisanslarıyla üretilmiş olan azımsanmayacak sayıdaki hafif silahı ve mühimmatı, güvenlik kuvvetlerinin sürekli olarak insan haklarını ihlal ettiği ülkelere ihraç etmeyi sürdürmesi gibi bir tehlike var.* 1990'ların sonunda, Alman hükümeti Türk ordusunun G3 tüfeklerinin yerini almak üzere, HK33 5.56 mm'lik saldırı tüfeklerinin lisanslı üretimine onay verdi. Bunlar, MKEK tarafından Alman lisansıyla üretildi.
* 23 Ağustos 2000'de, TC Savunma Bakanlığı, Almanya (Fritz Werner), Belçika (New Lachausee), İspanya (Santa Barbara) ve Fransa (Manurhin) şirketlerinin oluşturduğu bir konsorsiyumla, cephane üretecek bir tesis konusunda anlaşma imzaladı. Tesis MKEK tarafından işletilecek, önde gelen yabancı şirketse Alman Fritz Werner olacak. Değeri 40 milyon ila 45 milyon avro olarak tahmin edilen bu üretim anlaşmasıyla, MKEK 5.56 mm saldırı tüfekleri için cephane üretebilecek.
* Anlaşma kapsamında, adı geçen Alman, Belçikalı ve Fransız şirketlere, kendi hükümetleri tarafından ihracat lisansı da verilmiş durumda. Almanya hükümeti, MKEK tarafından üretilen Heckler ve Koch MP5 otomatik tabancalarının Türkiye'den Endonezya'ya ihraç edilmesine de onay vermiş durumda. Almanya, Belçika ve Fransa'nın, MKEK'nin bu mühimmatı büyük olasılıkla insan hakları ihlalleri için kullanılacak olan ülkelere ihraç etmemesini nasıl garanti altına alacağı hâlâ bilinmiyor.
* MKEK'nin diğer müşterileri arasında Burundi, Libya, Pakistan ve Tunus bulunuyor. Bütün bu ülkeler, UAÖ'nün raporlarında, kolluk kuvvetlerinin ciddi insan hakları ihlalleri işlediğini söylediği ülkeler.
* Britanya, 2004'te, silahlı kuvvetlerinin ve polisinin sürekli olarak insan haklarını ihlal ettiği ülkelere -Cezayir, Fas, Pakistan, Suriye, Suudi Arabistan ve Türkiye- zırhlı araçlar için Açık Bireysel İhracat Lisansı (OIEL) verilmesini onayladı. Britanya hükümeti, silah ihracatında insan haklarını ölçüt alacağını açıklamıştı.
* Yine 2004'te, Britanya Türkiye'ye 19 OIEL verdi. Bu lisansların kapsamında, hava savunma sistemleri bileşenleri, donanma için elektronik savaş gereçleri bileşenleri, ağır makineli silahlar için bileşenler, karadan havaya füze sistemleri için bileşenler, savaş uçağı bileşenleri ve silah kontrol sistemlerinin bileşenleri var. Britanya hükümeti, bu ürünlerin nerede kullanılacağına dair bir bilgi vermiş değil. Bu nedenle, bu ürünlerin hangilerinin Türkiye'den başka ülkelere yeniden ihraç edildiğinin izlenmesi güç. Türkiye'nin ihracat müşterileri arasında, şu ülkelerin silahlı kuvvetleri var: Kuveyt, Nepal, Mısır, Umman ve Pakistan.
* 2003'te Britanya, polisin ve güvenlik kuvvetlerinin kötü muamelesiyle ilgili endişelerin olduğu kimi ülkelere ayrı OIEL'ler verdi. Bu ülkeler: Malezya, Papua Yeni Gine, Suudi Arabistan ve Türkiye. Lisansların kapsamındaysa, şu ürünler yer alıyor: gözyaşı gazı, kalabalık denetimi için tahriş edici malzemeler ve sersemletici el bombaları.
* Türkiye, aynı zamanda, ABD'nin silah alanındaki en büyük müşterilerinden biri. Diğer büyük müşterilerse, Mısır, Yunanistan, İtalya, İsrail, Japonya, Suudi Arabistan, Güney Kore, Tayvan ve Britanya."
Silah ticaretinde yasal boşluklar ve zayıflıkları
Rapor, G8 ülkelerinin yasalarında bulunan boşluk ve zaaflardan örnekler veriyor:
* Kanada ordusunun silahlı çatışma yaşanan ya da insan hakları ihlalleri işlenen ülkelere yaptığı ihracat arasında, Suudi Arabistan'a hafif zırhlı araçlar ve Filipinler'e uçak motoru ve tabanca bulunuyor.
* Fransa, BM'nin "Bomba, el bombası, mühimmat, mayın ve diğerleri" kategorisindeki silahları, AB'nin silah ambargosu uyguladığı Myanmar ve Sudan gibi ülkelere satıyor.
* Askeri teçhizatta kullanılan Alman malı parçalar ağır insan hakları ihlalleri yaşanan ülkelere gidiyor. Örneğin Alman motorlarının takıldığı askeri araçların son durağı Myanmar.
* İtalya yasalarındaki boşluk, büyük miktardaki "sivil ateşli silahların" Kolombiya, Kongo Cumhuriyeti ve Çin gibi ağır insan hakları ihlallerinin görüldüğü ülkelere satışına izin veriyor.
* Rusya, savaş uçakları gibi ağır silahları Etiyopya, Cezayir ve Uganda gibi devlet güçlerinin ihlal yaptığı ülkelere ihraç ediyor.
* ABD ordusunun yaptığı askeri yardımın önemli bir kısmı, Pakistan, Nepal ve İsrail gibi insan hakları ihlallerinin ısrarla sürdüğü ülkelere gidiyor.
* Japonya, Filipinler gibi insan hakları karnesinin zayıf olduğu ülkelere hafif silah ihraç ediyor.
* Britanya'da, işkence ya da kötü muamele için kullanılabilecek malzemelerin denetimi yok; şirketlerin yeterli denetim yapılmaksızın çoklu sevkıyat yapmasına olanak veren "açık ruhsat" uygulaması giderek daha fazla kullanılıyor. (TK)
Raporun tam metnine ulaşmak için tıklayın. (İngilizce)