Berlin Enstitüsü’nün yayınladığı “Yeni Potansiyeller – Uyumun Almanya’daki Durumu” başlıklı araştırmada Türkiye kökenli göçmenlerde yeterli eğitim seviyesinin yakalanamadığına işaret edilirken, eğitim seviyesindeki düşüklüğün uyuma olan olumsuz etkisine de dikkat çekiliyor.
Alman kökenli olup Almanya dışında yaşamış ve sonrasında ülkeye geri dönüş yapmışlardan sonra en büyük göçmen grubunu Türkiye’den gelenler oluşturuyor.
Göçmen grupları arasında ikinci sırada yer alan Türkiye kökenliler araştırmada aynı zamanda uyum konusunda en büyük sorunun yaşandığı grup olarak ifade ediliyor.
Bu duruma gerekçe olarak göçmenlerin kendi memleketlerinden getirdikleri düşük eğitim seviyesi gösteriliyor. Türkiye kökenli erkek göçmenlerin beşte biri, kadın göçmenlerinse üçte biri tamamen vasıfsız, yani herhangi bir okul ya da üniversite diplomasına sahip değil.
Birinci kuşak Türkiyeli göçmenlerde, yükseköğrenim görmüşlerin oranı yüzde 15. Onların Almanya’da doğmuş yakınlarının (ikinci ve diğer kuşakların) yükseköğrenim oranı yüzde 25’e ulaşmış olsa da, yüzde 43 olan yerli halkın yükseköğrenim oranının gerisinde kalıyor. Böylece araştırmada, önceleri olduğu gibi birçok göçmenin düşük eğitim seviyelerini çocuklarına da devrettikleri ifade ediliyor.
Araştırmada yer alan verilere göre Türkiye’den, Yugoslavya’dan ve Yakın Doğu’dan göçenler, yerli halka oranla daha çok çocuk yapıyorlar. 2012 yılında söz konusu ülkelerden gelen kadınların ortalama 1,6 ila 1,8 çocuk sahibi olduğuna, ama bunun dengeli bir nüfus oluşturmaya yetmediğine dikkat çekiyor.
1960’lı yıllarda Almanya’ya genç yaşta göç eden işçilerin emeklilik yaşına eriştikleri, fakat dil sorunu, kültürel alışkanlıklar ve farklılıklar nedeniyle yaşlılık sürecinde özel desteğe ihtiyaç duydukları da aktarılan bilgiler arasında yer alıyor. Bununla bakıma muhtaç yaşlılar için özellikle Almanya’daki sosyal sistemi tanıyan ve Türkçe konuşan yaşlı bakım uzmanları ve bu konuda eğitimli personelle hizmet vermesi gereken yaşlı bakım evleri kastediliyor.
Eğitim seviyesi babadan oğula geçiyor
Bu kötü değerlerin sorumlusu sadece düşük eğitimli ailelerin çocuklarına ayrımcılık yapmaya eğilimli Almanya eğitim sistemi değil. Araştırmada Uzak Doğulu göçmenler buna kanıt gösteriliyor. Bu grubun belli bir kısmı düşük bir eğitim seviyesiyle Almanya’ya gelmiş olsa da, çocukları diplomalarıyla tüm göçmenlerin ortalamasının üstünde yer alıyor. Hatta yerli halka oranla üçte bir oranında daha sık liseden mezun oluyorlar.
Yine araştırmada yer alan verilere göre Türkiyeli gruba dahil olan kız çocukları, yaşıtları oğlan çocuklarına oranla Almanya’da okul imkânlarından daha fazla yararlanıyorlar. Liseden mezun olan Türkiyeli kız çocuklarının sayısının oğlan çocuklarına kıyasla daha fazla olduğu belirtiliyor.
Tüm göçmenler arasında genel olarak kadınlar eğitimin ve buna bağlı olarak uyumun kazananları olarak gözüküyor.
Yeni işçi politikası
Avrupa Birliği üyesi İspanya, Portekiz ve Yunanistan’da yaşanan krize; Polonya, Romanya ve Bulgaristan başta olmak üzere işçiler için getirilen yeni düzenlemelere ve Almanya’da gittikçe artan kalifiye eleman açığına bağlı son birkaç yıldır göç alanında kapsamlı değişikler yaşanıyor.
Kısaca göçün normalleşmeye başladığı ifade ediliyor. Almanya’da şirketler, siyasi aktörlere ve vatandaşlara başka ülkelerden gelen insan desteği olmadan ekonominin çökeceğini anlatmayı başardılar. Araştırmada Almanya’nın “yavaş yavaş ama emin adımlarla” ekonomisi yoğun biçimde “yeni vatandaşlardan faydalanan” Kanada ve Yeni Zelanda gibi “modern göç ülkeleri” arasında yerini alacağına dikkat çekiliyor.
Atılan adımlar Almanya’nın yürüttüğü başarılı bir uyum politikasından ziyade, ülkede ekonomik şartların değiştiğine işaret ediyor. Önceleri şirketler vasıfsız işçi alımını hedeflerken, bugün yaşanan iş gücü ihtiyacı iyi eğitimlilerin Almanya’ya gelmesini istiyor. Diğer taraftan Almanya genelinde göçmen kökenli işsizlerin sayısı yerli halka göre 2 ila 3 kat daha fazla.
Araştırmaya imza atan Berlin Enstitüsü, bölgesel ve küresel demografik değişiklere dair sorularla ilgilenen bağımsız bir düşünce üretim (Thinktank) kuruluşu. Berlin Enstitüsü’nün uyumun Almanya’daki durumuna ilişkin ilk araştırması 2009 yılında “Kullanılmayan Potansiyeller” başlığıyla yayınlanmıştı. (GAW/ÇT)