KESK yetkililerinin bianet'e yorumladıkları 2001 OECD araştırmasına göre neo-liberal politikaların sürdürüldüğü ülkelerden Finlandiya'da her 4 çalışandan ve ülkede yaşayan her 10 kişiden biri kamu emekçisiyken Türkiye'de her 10 çalışandan ve her 35 yurttaştan biri kamu emekçisi.
Ekonomik koşulları Türkiye'ye nispeten yakın ülkelerden Çek cumhuriyetinde de oranlar kamu çalışanlarının lehine.
Ancak kamu çalışanlarının grevsiz toplu sözleşmesiz ücret görüşmeleriyle birlikte bir kez daha toplumun gündemine geldikleri bugünlerde konuya ilişkin çarpıtılmış bilgiler yaygın medya üzerinden yayılmaya devam ediyor.
Örneğin Sabah gazetesi yazarı Ergun Babahan herhangi bir dayanağı olmaksızın "Türkiye'de memur çok. Türkiye'de memur sayısı çağdaş bir ülkede olması gereken seviyenin üzerindedir ve memurların önemli bölümü halka hizmet etmemektedir" diyebiliyor.
Babahan'ın yansıttığı bu yaygın yargıyı bianet'e değerlendiren, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul ile iktisatçı öğretim üyeleri Prof. Dr. Ahmet Çakmak ve Dr. Nail Satlıgan, Türkiye'deki kamu çalışanı sayısının dünya ülkelerine göre çok daha düşük oranda olduğunu belirtmenin yanı sıra, çalışanların verimliliğinin ölçülmesi konusunda da toptancı görüşlerle hareket edildiğini vurguladılar.
Tombul: Yanıltıyorlar
Tombul, kamu emekçilerinin sayısının fazla olduğu savlarının "insanları yanıltmak"tan başka bir anlamı olmadığını söyledi. "Hem kamu hizmetlerini özelleştiriyorlar hem de kamu emekçisi sayısı, Avrupa ülkelerinin gerisinde. Savların tam tersine, Türkiye'de kamuda daha fazla istihdam gerekli."
Türkiye'de yaklaşık 1 milyon 860 bin kamu çalışanını olduğunu hatırlatan Tombul, kamu çalışanların sayısıyla ilgili bir değerlendirme yapmak için ölçütün,kamu çalışanı sayısının toplam nüfusa veya toplam istihdama oranı olduğunu belirtti.
KESK Araştırma Merkezi'nin derlediği veriler de bu ölçüte göre Türkiye'de kamu çalışanı sayısının yetersiz olduğunu gösteriyor.
* Türkiye'de faiz hariç kamu harcamalarının gayri safi yurt içi hasıladaki payı (GSYİH) Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerine göre çok daha düşük. OECD ortalaması yüzde 34. Türkiye'deyse 2006 bütçesi için yüzde 20. Askeri harcamalar da düşüldüğünde yüzde 17.
* Türkiye'de kamu çalışanlarının toplam nüfusa ve istihdama oranları da sayının yetersizliğini gösteriyor. OECD'nin 2001 rakamlarına göre, Türkiye'de bir kamu emekçisi Kanadalı bir kamu emekçisine göre 2,5 kat, Finlandiyalı bir kamu emekçisine göre 3,3 kat, Fransalı kamu emekçisine göre 2,6 kat, Macaristanlı kamu emekçisine göre 2,4, Çek Cumhuriyetli kamu emekçisine göre 2,2, ABD'li kamu emekçisine göre 2,3 kat daha fazla kişiye hizmet vermek durumunda. Yine Almanyalı bir kamu emekçisine göre yüzde 70, İspanyalı kamu emekçisine göre yüzde 20, İrlandalı kamu emekçisine göre yüzde 90, İtalyalı kamu emekçisine göre yüzde 12 daha fazla kişiye hizmet vermek durumunda.
Kamu Emekçilerinin | ||
Ülkeler | İstihdama Oranı(%) | Nüfusa Oranı(%) |
Kanada | 17,5 | 8,1 |
Almanya | 12,3 | 5,3 |
İspanya | 15,2 | 3,9 |
Finlandiya | 24,3 | 10,4 |
Fransa | 21,3 | 8,2 |
İrlanda | 14,6 | 6,2 |
Türkiye | 9,1 | 3,2 |
ABD | 14,6 | 7,5 |
Çek Cumhuriyeti | 15,4 | 6,9 |
Macaristan | 21,4 | 7,8 |
İtalya | 15,2 | 3,9 |
Kaynak: OECD Public Management Service 2001
KESK, "Kamu harcamalarına ayrılan payın az olması, yetersiz sayıda okul, hastane, doktor, öğretmen, fabrika, yol ve iş demek" diyor."Yetersiz istihdam en temel hakların kullanılamaması demek"
Tombul, Babahan'ın "Bu ülke şişirilmiş devlet kadroları yüzünden öğretmenine, yargıcına hak ettiği maaşı veremiyorsa sadece hükümetleri suçlamak doğru mudur?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Evet, Türkiye'de kamu hizmetlerinin niteliği düşüktür. Ama bu düşüklüğün temel sorumlusu, Uluslararası Para Fonu (IMF) politikalarını uygulayan hükümetler."
Hizmet niteliğinin yükseltilmesiyse, aynı anda atılması gereken birçok adıma bağlı Tombul'a göre; "Fiziki altyapının, teknik koşuların düzelmesi, personelin artması, hizmet içi eğitimden verimliliği artıracak çalışmalara kadar birçok yatırım yapılmalı."
"Hizmet niteliğinin düşüklüğünden biz de mağduruz" diyor Tombul. "Sorumlu kamu çalışanlarıymış gibi görülüyor; oysa biz durumun mağduruyuz. Halkla biz karşı karşıya geliyoruz."
Bütün bu sürecin sonucuysa, yurttaşların en temel haklarını, yani eğitim, sağlık, güvenlik haklarını kullanamaz hale gelmesi.
Çakmak: Ortalama memur verimliliği diye bir kavram yok
Prof. Dr. Çakmak da, kamu çalışanlarının sayısının düşük olduğunu söyledi. Verimlilik ölçmek için "ortalama memur verimliliği" mantığına başvurmanın yanlışlığına da işaret etti.
"Toplam verimliliği toplam memur sayısına bölünce ortaya çıkan ortalama doğru bir gösterge değil. Verimliliği böyle ölçmek yanlış. Doğrusu, sektörel verimlilik ölçümü olmalı. Örneğin bakanlıkta çalışanların, fabrikalarda çalışanların, mühendislerin verimliliğini ayrı ayrı hesaplamak gerek."
Kilit nokta vergi
Çakmak, özellikle altyapı ve eğitim alanlarındaki kalitenin yükselmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Ama bütün bunlar için de para gerekiyor.
"Bu da vergiye bağlı. Birincisi, devlet vergi toplamakta kararlı olduğunu göstermeli; ikincisi, zenginlerin pamuk ellerini ceplerine atması gerekli."
Satlıgan: Neoliberal propaganda
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Satlıgan da, kamu çalışanlarının sayısının azaltılmasıyla ilgili savların, neoliberal ideolojiye dayandığını söyledi.
"Bu savlar, neoliberal ideolojinin, devlet kesimi Türkiye ekonomisinde gerçekten önemli bir ağırlığa sahipken, bu oran imalat sanayisi dahil yüzde 50'ye yakınken, devlet kesiminin tasfiyesine yönelik bir propagandanın malzemesi olarak kullanıldı."
Satlıgan bütün istatistiklerin benzer gelişme düzeyindeki ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye'deki kamu çalışanı sayısının az olduğunu gösterdiğini anımsattı; daha çok kamu alışanı istihdamı gerektiğini söyledi.
"Zaten büyük bir 'yeniden yapılanma'nın sonunda, devlet kesiminin küçültülmesinin sonucunda kamu çalışanı sayısı o kadar azaltıldı ki, 'memur sayısı fazla' sözü güncel bir argüman da değil."
KESK: Adaletli vergi, kayıtdışıyla mücadele, faiz harcamalarına sınır gerek
KESK de, kamu istihdamı oranlarını karşılaştırdığı çalışmanın sonunda şunları söylüyor:
"Kamu hizmetlerinin genişletilmesi, adaletli bir vergi sistemi, kayıtdışıyla etkin mücadele ve bütçede faiz harcamalarının sınırlandırılması ile mümkün. Hükümet böyle bir tercih yerine bütçeyi baskı altında tutuyor, kamu hizmetlerinin niteliksizleşmesi, personele duyulan ihtiyacın kronikleşmesi ve yatırımların durması pahasına gerekli önlemleri almıyor." (TK/EK)