Diyarbakır’da Marksizm Okulu Marksizm Günleri düzenledi. Mordem Sanat’ta düzenlenen etkinliğinin konu başlıklarından birisinde, Kürtlerin yaşadığı yerlerde gerçekleşen asimilasyonlar ele alındı.
Yazar Şerefxan Cizîrî moderatörlüğünde Dilbilimci, Yazar Samî Hêzil ve Akademisyen Dr. Dilawer Zeraq konuşmacı olarak katıldı.
“Ezilen halklar sessiz ölümü deneyimledi”
Asimilasyonun ezilen halklar için hakikatli bir konu olduğunu söyleyen Dilbilimci, Yazar Dr. Samî Hêzil, “Kusura bakmayın bu konu bizim için keyifli değil. Yazar Osman Aydın “Asimilasyon sessiz ölümdür” diyor. Gerçekten de ezilen halklarda asimile olmuş kişiler, sessiz ölümü uzun zamanda deneyimledi. Kürtlerde de her tarafta aynı olmasa da bu durum var” dedi.
Amerika ve Avrupa’da halklara yönelik asimilasyonlara örnek veren Hêzil, tarih içinde egemenler halklarının birlikte yaşadığı halkları kendileri gibi yapmak için asimileme etmeye çalıştığını anlattı.
Kuzeyde (Türkiye’de) entegrasyonun biraz güzel gösterilmeye çalışıldığını söyleyen Hezil, “Bu entegrasyon içinde olanlar Türkçeyi daha fazla konuşuyor, daha az Kürtçe konuşuyor. Yani böyle bir hava var. Bu durum entegrasyon engeliyle oluşuyor” dedi.
“Asimilasyon Türkiye’de daha çok tesir etti”
Osmanlı’nın dağılmasından sonra Şark Isılahat Planı ile Kürtçenin inkar edilmeye başlandığını ifade eden Hezil, bununla beraber sürgünlerin, katliamların yaşandığını söyledi.
Hezil, “Türkiye bu politikayı uzun tuttu. Türkiye’de asimilasyon daha çok tesir etti. Bakur(Türkiye), Başur(Irak) Rojhılat’ta(İran) devletlerin amacı Kürtleri eritmek olsa da Bakur’da (Türkiye) bunlardan farkı bir durum var. Belki başka nedenleri de vardır. Türkiye’deki asimilasyonda dilin öldürülmesi diğer parçalara göre daha uzun sürdü. 1926 yılında İngilizler Kürtçenin ileri gitmesi için yardımcı oldular, bir yol açtılar. Kürt aydınlarıyla çalıştılar. Tabi bu biraz siyasi bir şey de. Musul’da Kürtlere ihtiyaçları vardı. Sonra Musul onların istediği gibi çözülüyor. O zamanda Kürtlerin önünde engeller oluşuyor. Yine de Irak’ta dil için yasa çıktı. Daha sonra ise güneyin mücadelesi yıl yıl daha da güzel oldu, bir statüye kavuştu. Mesala İran’a da bakıyoruz. Burada Farsça dışındaki diller yasaklandı. Mahabat Cumhuriyeti’nden sonra bu politikayı bıraktılar. Biraz entegrasyon politikası ortaya çıktı.”
“Evde Kürtçe özgür kaldı, burada yasaklayamadılar”
Türkiye’de Kürtlere yönelik asimilasyonun ‘90’lı yıllara kadar devam ettiğini, sonrasında ise bu politikanın entegrasyona bıraktığını dile getiren Hêzil, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye’de Kürtler bu politikadan çok aldılar, kendilerinden az verdiler. Türkiye’de elit Kürtler, Kürtçe konuşmayı bıraktılar. Türkiye Kürtleri büyük bir darbe yedi, kendine gelemedi. Bu dönemlerde dilin prestiji önemlidir. Dil prestij alanlarında savunulmazsa o zaman asimilasyon etkisi çok daha fazla oluyor. Diğer bir şeyde, dilin üzerinde çalışılması. Bunlarda birisi evde konuşulan dildir. Türkiye’de evde özgür kalındı çünkü kontrol edip, dili yasaklayamadılar."
"Tabii bunun üzerine de politika yürüttüler. Uzun bir zaman evde konuşulan dil kaldı, son zaman kadar. Bir örnek vereyim, İran ve Irak’ta Kürtçe az çok eğitim dili oldu. Türkiye’de yakın zamana kadar bu fırsat yoktu. İdare yönetimi bakımından da doğudakiler, güneydekiler, kuzeydekilerden çok çok iyiler. İdare yönetiminde Kürtçe konuşabiliyorlar. Türkiye’de idare yönetimde son zamanlarda az az Kürtçeyi görebiliyoruz. Tabi bunların sonuçları oldu. Kürtlerin dili, kültürü kimlikleri olmadı.”
“Medreselerde Kürtler asimile edildi”
Akademisyen Dr. Dilawer Zeraq ise asimilasyonun bir süreç olduğunu söyledi. Ezilen halkın kökünden kopmasıyla renginin kaybolduğunu dile getiren Zeraq, asimilasyona maruz kalan kişinin zenginliğini kaybettiğini belirterek, nüvesiz kalındığını söyledi.
Zeraq, şöyle dedi:
“Bu üç şeyin bir araya gelmesiyle o kişi asimile olmuştur. Kürdistan’daki medreselerde Kürtler asimile edilmiştir. Medreselerde Arapça dışındaki diller yasaktı. Dil ulusun ruhudur, bir dili yasakladığında milleti de yasaklıyorsundur. 1700’li yıllardan sonra Kürtlerin asimilasyonu başlıyor. Kürtlerin büyük başarısı dilini evlerinde konuşuyor olarak kalmış olmasıdır. Bu da bir zamana kadar sürdü, o da bitti artık.”
(İY/EMK)