Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'den YouTube'a erişimin engellenmesinin "ifade özgürlüğünün ihlali" olduğuna karar verdi.
Başvuruculardan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Yaman Akdeniz’le kararın önemini, “kullanıcı sıfatıyla başvuru”nun ne anlama geldiğini konuştuk.
AİHM, bu kararla tarihinde ilk defa kullanıcıyı taraf olarak kabul etti. Bu karar sadece Türkiye için değil, AİHM’e taraf olan tüm ülkeler için emsal teşkil edecek.
Kullanıcı sıfatı neden önemli?
AİHM’in kararıyla ilgili Prof. Akdeniz şu yorumu yapıyor:
“Yaşadığımız bu dönemde hayatımızın bir parçası olan internet gibi interaktif iletişim ağının kullanıcılarının haklarının Avrupa’daki en yüksek mahkeme tarafından kabul edilmiş oldu. Bu durum sadece Türkiye için geçerli değil. Yarın öbür gün Rusya’dan, Almanya’dan, İngiltere’den kullanıcılar da “kullanıcı sıfatı”yla başvuruda bulunabilirler.”
Sansür ve başvuru
5 Mayıs 2008’de Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi, “Atatürk’e karşı hakaret” gerekçesiyle 10 video için YouTube’a erişimi engellemişti.
Akdeniz, o sürece kadar YouTube’un “rahatsızlık” yaratan videoları kaldırdığını, ancak 2008’e gelindiğinde sosyal medya şirketinin artık içerik kaldırmama kararı aldığını söylüyor. Akdeniz, söz konusu videoların altısının kullanıcı yahut YouTube tarafından önceden kaldırıldığının, kalan dört videodan birinin eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, bir diğerinin de yanan Türkiye bayrağı klibi olduğunu vurguluyor.
Altısı silinmiş, ikisi Atatürk, biri bayrak ve biri de Büyükanıt ile ilgili olan 10 videonun “Atatürk’e hakaret” içerdiği gerekçesiyle YouTube 30 Ekim 2010’a kadar erişime engelli kaldı.
Bu süre için üç hukukçuda Yaman Akdeniz, Kerem Altıparmak ile birlikte, Serkan Cengiz de tek başına erişime engeli kararına itiraz etti.
18 aylık sansür sürecinde, 2 Temmuz 2010 itibariyle iç hukuk yollarının tükendi.
Prof. Akdeniz, Türkiye’de itiraz süreçlerini şöyle anlatıyor:
“Biz, erişim engeli kararına itiraz ettiğimizde mahkeme siz taraf değilsiniz demişti. Bu süre içinde YouTube da zaten bu içerikleri, bugün Twitter’ın bazı durumlarda yaptığı gibi, Türkiye’den erişime engellemişti.
Bu durumu aktarıp, sitenin topyekun engellenmesine gerek olmadığını belirttik. Ancak mahkeme ‘Global serverlardan kaldırmadığı sürece kaldırmam’ dedi.
AİHM’e hazırlık yaparken 30 Ekim 2010’da YouTube yeniden açıldı. Önce Almanya’da bir şirketin bu videoların haklarını aldığı, telif üzerinden YouTube’dan kaldırıldığı söylendi. Ancak 1 Kasım 2010’da YouTube ‘Telif hakkı iddiasını kabul etmiyorum’ diyerek yeniden içerikleri yükledi. Ancak YouTube bir daha kapanmadı. Bugün o içeriklere ulaşmak hala mümkün.”
AİHM süreci
Hukukçular, ifade özgürlüğü ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 10. madde, kararların bağlayıcılığı ve infazı başlıklı madde 46 ile adil yargılanma hakkına ilişkin madde 6’dan ihlal olduğunu savunmuştu.
Türkiye’nin savunması
Prof. Akdeniz, Türkiye’nin savunmasını şu maddelerle sıralıyor:
“Türkiye ilk olarak “kullanıcıları” başvurucu olarak kabul edilemeyeceğini savundu. Bir diğer noktaysa, ‘teknik yetersizlikten” sebebiyle URL bazlı engelleme yapamamaları dolayısıyla topyekun erişim engeli yoluna gitmeleriydi. Türkiye ayrıca, uyar kaldır sistemini benimsemeye çalıştıklarını ancak serverları yurtdışında olan bazı sosyal medya şirketlerinin ülkenin ‘hassasiyetlerine uymadığını’ savundu.”
AİHM kararı
* AİHM, Türkiye’yi 10. madde [ifade özgürlüğü] ihlalinden mahkum etti. Kararda, AİHM, Cengiz, Akdeniz ve Altıparmak’ın YouTube sadece eğlence değil, akademik amaçla da kullandığının altını çizdi. Kararda ayrıca, YouTube’un özellikle siyasi ve sosyal durumlarda yayın yapmak için eşsiz bir platform olduğu vurgulandı. Mahkeme, erişim engelleme kararıyla, başvurucu Akdeniz, Altıparmak ve Cengiz’in “bilgi alma hakkının” ihlal edildiğini belirtti. Mahkeme, ayrıca, Ahmet Yıldırım kararına da atıf yaptı.
* Temel yasal sorunları madde 10 altında incelediğini ifade eden mahkeme madde 6 [Adil yargılanma hakkı] ile ilgili karar vermedi.
* Mahkeme, madde 46 [Kararların bağlayıcılığı ve infazı] ile ilgili değerlendirmesinde, AİHM başvurusunun ardından internetin düzenlendiği 5651 sayılı yasanın değiştiği, buna göre topyekun site engellemenin koşullarının 5651’in 8/a maddesinde belirtildiği ifade ederek, bu maddeden ihlal kararı vermedi.
Karardaki 8/a sorunu
Prof. Akdeniz, mahkemenin “yasada değişiklik olduğu” gerekçesiyle madde 46’dan ihlal vermemesinin fahiş bir hata olduğunu söylüyor.
“Biz bu yasanın değişmesi için başvuruda bulunmuştuk” diyen Prof. Akdeniz, başvuru yaptıkları sırada sadece 8. Maddeden erişim engelleme kararı verilebildiğini, ancak bugün 5651’in 8 [katalog suçlar], 8/a [milli güvenlik], 9 [kişilik hakları] ve 9/a’dan [özel hayatın gizliliği] maddeleriyle erişim engelleme kararı verildiğine dikkat çekti.
Prof. Akdeniz, bu anlamda mahkemenin kararına itiraz edeceklerini, düzelmediği takdirde Büyük Daire’ye (Grand Chamber) başvuracaklarını ekledi. (EA)