Türkiye’nin uyguladığı yüksek faiz politikası nedeniyle sanayi üretimi düşüyor, işsizlik artıyor ancak enflasyonda gerileme görülmüyor. Ekonomide bu durumun bir adı var: Stagflasyon
Önce 5 Ağustos’ta gelen enflasyon verileri, ardından 9 Ağustos’ta açıklanan sanayi üretim endeksi ve son olarak dün (12 Ağustos) açıklanan işsizlik istatistikleri ekonomistlerin Türkiye’nin stagflasyona girdiği yönündeki tespitlerinin artmasına neden oldu.
Öngörüler sanayi üretiminin düşmeye devam edeceği ve işsizliğin daha artacağı yönünde.
Peki nedir bu stagflasyon? bianet yazarlarından Bülent Danışoğu ile birlikte Binnur Berberoğlu ve Kudret Emiroğlu’nun yazdığı Ekonomi Sözlüğü’nden bakalım:
Durgunluk içinde enflasyon demektir (stagnation ve inflation kelimelerinin birleşmesiyle türetilmiştir). 1970’li yıllarda ABD ve İngiltere başta olmak üzere, bazı ülkelerde enflasyon yükseldiği halde ekonomik durgunluk ve yaygın işsizlik yaşanması, ilk kez karşılaşılan bir durumdu. O yıllara kadar, Philips eğrisinde ifade edildiği gibi, enflasyonla işsizlik arasında ters orantılı bir ilişki olduğu düşünülürdü. Keynesyen görüşler doğrultusunda, çözülmesi gereken asıl sorun istihdam olarak görülürdü.
1970’li yıllarda yaşanan stagflasyon Keynesyen görüşlerin terk edilip, monetarizmin öne çıkmasında etkili oldu. Monetaristler, Keynesyen görüşler doğrultusunda istihdamı arttırmak için, para arzının genişletilmesi suretiyle faizlerin yapay olarak düşürülmesinin stagflasyona yol açacağını öne sürmüşlerdir. Bu durum verimsiz, yanlış yatırımların yapılmasına, kaynak israfına neden olmakta; faizler yeniden yükselince, yanlış yatırımların tasfiye olmasıyla, işsizlik ortaya çıkmaktadır.
Bu görüşe karşılık, toplam arzı kısan çeşitli maliyet artışlarının ve üretim darboğazlarının stagflasyona yol açtığı da savunulmuştur. Stagflasyon yerine enflasyonist resesyon terimi de kullanılmaktadır.
İKTİSATÇI GAYE YILMAZ YORUMLADI
“En Kötü Ekonomik Kriz Durumu Olan Stagflasyonu Yaşıyoruz”
(HA)