Haberin Kürtçesi için tıklayın
Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesi, Türkiye’nin yabancı gazeteciler için ne kadar güvenli olduğu sorusunu gündeme getirdi.
Türkiye’de son üç yılda beş yabancı gazeteci öldürüldü.
İlk olarak 30 Ekim 2015’de Urfa’da Suriyeli İbrahim Abdulkadir ile Firaz Hamadi bıçakla boğazları kesilerek öldürüldü.
TIKLAYIN -Urfa'da İki Suriyeli Gazeteci Öldürüldü
27 Aralık 2015’de ise Suriyeli gazeteci Naji El Jerf, Antep'te yolda yürürken silahlı saldırıya uğradı. Hastaneye kaldırılan gazeteci kurtarılamadı.
TIKLAYIN - Suriyeli Gazeteci Jerf Antep'te Öldürüldü
Daha sonra 12 Haziran 2016’da Ahmed Abdulkadir'in silahla saldırı sonucu yaralandı. Bu saldırıyı da IŞİD üstlendi.
TIKLAYIN - Suriyeli Gazeteciye Saldırıyı IŞİD Üstlendi
Üsküdar'da 22 Eylül 2017’de Suriyeli muhalif aktivist Orouba Barakat ile 22 yaşındaki gazeteci kızı Halla Barakat da Türkiye'de öldürülen gazeteciler arasında.
Son olarak ise Suudi Arabistan vatandaşı Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı 2 Ekim'de Suudi Konsolosluğu'na girdi ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Yabancı gazeteciler sınır dışı ediliyor
Türkiye'deki çok sayıda yabancı gazeteci çeşitli gerekçelerle sınır dışı ediliyor, bir çoğunun haberleri takip etmesi için gerekli olan akreditasyonları da onaylanmıyor.
Son olarak, 9 Nisan 2017’de gözaltına alınmasının ardından Muğla Geri Gönderme Merkezi'nde tutulan İtalyan gazeteci Gabriele Del Grande, 24 Nisan’da sınır dışı edildi.
Meslek örgütleri temsilcileri ve gazeteciler, yabancı gazetecilerin yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerini bianet'e değerlendirdi.
TGS: "Gazetecilik saldırı altında"
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Kaşıkçı’nın öldürülmesinin tamamen diplomatik bir kriz olduğunu belirterek, cinayetin ancak hükümetin atacağı adımlarla çözülebileceğini belirtiiyor.
Yabancı gazetecilerin her gün sahada sorunlar yaşadıklarını, sınır dışı tehdidi ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Durmuş, gazeteciliğin saldırı olduğunu söylüyor:
“Türkiyeli gazeteciler ne zorluklar yaşıyorsa yabancı gazeteciler de sorunlar, zorluklar yaşıyor. Gazeteciler için Türkiye, rahat güvenli bir ülke değil"
Basın İş: "Yabancı gazeteciler rehine gibi kullanılıyor"
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren de, Kaşıkçı'nın cinayetinin korkunç bir olay olduğunu ve daha çok ülkeler arasında diplomatik bir sorun olduğunu belirtiyor. Kaşıkçı Cinayeti'ne insan hakları savunucularının ve meslek örgütlerinin de tepki gösterdiğini hatırlatan Eren, Türkiye'nin yabancı gazeteciler için güvenilir bir ülke olmadığı görüşünde.
Türkiye'deki yabancı basının, Türkiyeli gazetecilerin yaşadığı baskıların çok daha fazlasını yaşadıklarını aktaran Eren:
"Bir kere ekreditasyon sorunu yaşıyorlar. Ülkeden sınır dışı edilmekle tehdit ediliyorlar. Ayrıca, her yabancı gazeteciye de casus gözüyle bakılıyor bu da sahada çalışmalarını zorlaştırıyor. Üstelik Türkiye hükümeti yabancı gazetecileri bir rehine gibi kullanıyor. Sonrasında pazarlık konusu yapabiliyor. Bu da yabancı gazeteciler için Türkiye'nin ne kadar tehlikeli bir ülke olduğunu gösteriyor."
Mehveş Evin: Çok tehlikeli bir dönemdeyiz
Gazeteci Mehveş Evin de Türkiye'nin gazeteci cinayetlerine yabancı olmadığına dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Dünyanın neresinde olursa olsun, meslektaşlarımızın susturulma, cezalandırma, gözdağı verme gibi amaçlarla öldürülmesi dehşet verici. Galiza'dan Haşukki'ye, devlet ve çıkar çetelerinin "hoşuna gitmeyen" yayınları yapan gazetecilerin katledilmesi, kuralsızlık, şiddet, hukuksuzluğun yükselişinden ayrı düşünülemez.
Türkiye, gazeteci cinayetlerine hiç yabancı değil. Uğur Mumcu'dan Hrant Dink'e, isimleri bile bilinmeyen 100'ü aşkın Kürt gazeteciye, bu topraklarda öldürülen gazetecilerin failleri bulunmadı. Cezasızlığın hüküm sürdüğü topraklarda, artık başka ülkelerin vatandaşı gazetecilerin de öldürülüyor olması, tesadüf olabilir mi? Gazetecilerin özgürlüğü ve hayatının, devletlerarası siyasetin, pazarlığın nesnesi haline getirilebildiği çok tehlikeli bir dönemdeyiz."
Fatih Polat: Kaşıkçı Cinayeti fotoğrafı gözler önüne seriyor
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da, Kaşıkçı cinayetiyle birlikte Türkiye'deki gazetecilerin yaşadıkları zorlukların bir kez daha görünür hale geldiğini belirtiyor:
"Kaşıkçı cinayeti dışında son üç yıl içinde Türkiye’de yabancı uyruklu gazetecilerin öldürüldüğünü ve sınır dışı edilmesi, Deniz Yücel gibi gazetecilerin tutuklanması, yabancı gazeteciler açısından, Türkiye’nin ortaya koyduğu bir tablo.
Dolayısıyla Türkiye açısından Kaşıkçı Cinayeti’nin Arabistan açısından sorgulanması gereken “Emri kim verdi?” sorusu biz gazetecilerin ve Türkiye’nin yüzleşmesi gereken fotoğraflardan biri olarak ortada duruyor. Türkiye'de yabancı gazeteciler tehlike altında."
Ne olmuştu? |
Cemal Kaşıkçı’dan, konsolosluğa girdiği 2 Ekim, saat 13.00’ten beri haber alınamıyor. Kaşıkçı'ya konsolosluğa ilk başvuru yaptığı 28 Eylül'de “Evrakların hazır değil” denmiş, 2 Ekim’de gelmesi istenmişti. TIKLAYIN – Cemal Kaşıkçı’nın Son Görüntüsü Yayınlandı Kaşıkçı’nın konsolosluğa giriş görüntüleri de Washington Post gazetesince yayınlandı. Çıktığına dair ise herhangi bir görüntü yok. Ancak aynı gün Suudi Arabistan’dan gelen dokuz kişinin, olayla bağlantılı olduğu iddia edildi. Reuters ve Türkiye’den gazetecilerin yanı sıra, Türk Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı da Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü ve cesedinin konsolosluktan çıkarıldığını iddia etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, kayıp gazeteci Cemal Kaşıkçı soruşturmasında Suudi Arabistan Başkonsolosluğundaki adli işlemleri yürütmek üzere bir başsavcı vekili ve bir cumhuriyet savcısı görevlendirdi. |
(EMK)