Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 1994'te 19 yaşındaki Vedathan Gülşenoğlu'nun trafik polisi Abdullah Bozkurt tarafından Beyoğlu'nda polis merkezinde öldürülmesiyle ilgili davada Türkiye'yi yaşam hakkını korumadığı için mahkum etti.
22 Mart 1994'te bir gösteri sırasında bir bankaya molotof kokteyli attığı söylenen Gülşenoğlu, bir başka kişiyle birlikte civarda bulunan üç trafik polisi tarafından gözaltına alındı. Polis merkezinde onu gözaltına alan trafik polislerinden Bozkurt tarafından, başının arkasından vuruldu. Götürüldüğü Taksim Hastanesi'nde öldü.
Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi, 2001'de Bozkurt'u 20 yıl hapse mahkum etti. Ekim 2002'de Yargıtay soruşturma eksikliği gerekçesiyle kararı bozdu. Beyoğlu'ndaki mahkeme bir yıl sonra yine aynı cezayı verdi. Ekim 2004'te Yargıtay kararı yine bozdu. Dava hâlâ Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde.
Trafik polisinin sorgu odasında bulunması "sıradışı"
AİHM, Abdullah Bozkurt'un ölümcül kuvvet kullanımının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) yaşam hakkını düzenleyen maddesindeki istisnaların dışında olduğuna hükmederken, yargılamanın uzunluğuna, etkili soruşturmanın gerçekleşmemiş olduğuna da dikkat çekti.
Kararda trafik polisinin Gülşenoğlu'nu aramamış, kelepçelememiş olmasını "çarpıcı" diye nitelendiren AİHM, sorgu odasında bir trafik polisinin bulunması için de "sıradışı" sözünü kullandı. Hükümetin bu konulara bir açıklama getiremediğini de kararda not etti.
AİHS ne diyor?
AİHS'nin yaşam hakkını düzenleyen ikinci maddesi şöyle:
1. Herkesin yaşam hakkı, yasa tarafından korunacaktır. Hiç kimse, yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan ötürü hakkında bir mahkeme tarafından verilen mahkumiyet hükmünün ardından bu yaptırımın infaz edilmesi dışında, yaşamından kasıtlı olarak yoksun bırakılmayacaktır.
2. Yaşamdan yoksun bırakma, kesin biçimde gerekli olanın ötesine geçmeyen kuvvet kullanımı sonucunda ortaya çıktığında, bu Maddeye aykırı biçimde uygulanmış sayılmayacaktır:
(a) herhangi bir kimsenin hukuka aykırı şiddete karşı savunulması;
(b) hukuka uygun bir yakalama/gözaltına alma ya da hukuka uygun olarak gözaltında tutulan bir kimsenin kaçmasını önleme;
(c) bir ayaklanma ya da isyanı bastırma amacıyla hukuka uygun olarak yapılan tasarruf. (TK)