Dünyanın en uzun süreli ve en geniş kapsamlı sosyal bilim projesi olarak kabul edilen ve Amerikan Siyaset Bilimi Derneği tarafından "en değerli veri tabanı" ödülünü alan Dünya Değerler Araştırması'nın 2011 Türkiye sonuçları açıklandı.
Dünya Değerler Araştırması Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer'in başkanlığında yapılan '2011 Türkiye Değerler Araştırması' 54 il ve 128 ilçede 1605 kişiyle yüz yüze yapıldı. Görüşmelerden elde edilen araştırma sonuçlarının bir kısmı hayli çarpıcı.
"Eşcinsel, AIDS'li, Nikâhsız, Ateist komşu istemem"
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye'nin hoşgörü konusunda kat etmesi gereken uzun bir yol var. En istenmeyen grup eşcinseller. 1990'lardan beri liste başından düşmeyen eşcinselleri, AIDS'liler, nikâhsız yaşayan çiftler ve tanrıya inanmayanlar takip ediyor.
Komşu olarak istenmeme oranları şöyle:
Eşcinseller %84
AIDS'liler %74
Nikâhsız yaşayan çiftler %68
Tanrıya inanmayanlar %64
Bunun yanında, Türkiye'de kamuoyunun %48'i Hıristiyan komşu istemediğini söylerken, Avrupa'da Müslüman komşu istemeyenlerin oranları da küçümsenmeyecek düzeylerde. Litvanya'lıların %47'si Müslüman komşu istemiyor.
Farklı olarak görülen insanları komşu olarak istememenin, bir hoşgörü göstergesi/ölçütü olarak kullanılmasının tarihi 80 yıl kadar geriye gidiyor. Bu göstergeyi, ilk olarak Emory Bogardus "toplumsal mesafe" ölçeğinin bir öğesi olarak kullandı. Değerler Araştırmaları'nda bütün dünyada "komşu isteme/istememe" sorusu soruluyor.
"Gerekirse savaşırım" diyenler azalıyor
Araştırmanın diğer bir sonucu orduya duyulan güvenin azalmasıyla birlikte, "Gerekirse ülkem için savaşırım" diyenlerin oranının da son beş yılda 11 puanlık bir düşüş göstermesi. "Gerekirse savaşırım" diyenler, %97'den %86'ya inmiş.
Silahlı Kuvvetlere tamamen veya kısmen güvenenlerin oranında da azalma var. Bu konuda 21 yıllık veriler karşılaştırıldığında en alt noktaya inildiği görülüyor:
1990 %91
1996 %94
2000 %87
2001 %84
2006 %87
2008 %90
2009 %86
2011 %75
Yüzde 61: "Plajda mayo giymek günah"
Kadın-erkek eşitliği ve cinsellik gibi konulara gelince Türkiye'nin zihinsel haritası endişe verici.
Geçen senelere göre değişmeyen görüşlerin başında ailenin reisi konusu geliyor. Türkiye'nin yaklaşık dörtte üçü, ailenin reisinin erkek olması gerektiğini düşünüyor. Böyle düşünenlerin oranı 1996'da %73'tü, 2011'de %74.
"Kadın her zaman kocasına itaat etmeli, onun sözünden çıkmamalıdır." Bu ifadeyi doğru kabul edenlerin oranı da 1996'dan bu yana aynı ve %60'ın biraz üzerinde.
"Bir erkeğin, birden fazla eşinin olması kabul edilebilir" sözüne katılanların oranı 1996'da %10, 2009'da ise %11'di. 2011'de bu oran %23 olarak ölçüldü. Örneklemdeki kadınların %19'u (yani her beş kadın denekten biri) bu görüşe katıldığını belirtti.
Plajda mayo giymenin günah olduğunu düşünenlerin oranı %61.
"Bazı kadınlar kocalarından dayak yemeği hak ediyor" diyenlerin oranı 1996'da %19'ken 2011'de %30. 2009 araştırmasında bulgu %33 olarak bulunduğundan, bu artışta bir ölçüm hatası olma olasılığı az. (IC)