"Türkiye Barışını Arıyor" Konferansı sırasında oluşturulması hedeflenen Türkiye Barış Meclisi’nin (TBM) kuruluşu 1 Eylül Barış Günü’nde 375 delegenin ve aralarında Akın Birdal, Hasip Kaplan, Ayla Akad ve Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekillerinin katılımıyla gerçekleştirilen “Türkiye Barış Buluşması” konferansı sırasında ilan edildi.
Konferansa eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, ses sanatçısı Aynur Doğan ve Nilüfer Akbal, yurtdışında yaşayan sol önderlerden Mahir Sayın, “barış anneleri”, travesti ve transseksüeller de katıldı.
Amaç Kürt sorununa barışıl çözüm için kamuoyunu harekete geçirmek
Kuruluş çalışmaları iki yıl önce oluşturulan Ankara Barış İnisiyatifi’yle başlayan TBM, çatışmaların yarattığı tahribatların giderilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve devletin çeşitli organları üzerinde baskı oluşturmayı, Kürt sorununun barışçıl çözümü için kamuoyunu harekete geçirmeyi, çatışmaların yarattığı sorunlar üzerine araştırmalar yapmayı ve ekonomik, sosyal, kültürel, cinsel ve dinsel alanlardaki ayrımcılık uygulamalarına karşı mücadele etmeyi hedefliyor.
Dink ve Doğan'a özel anma
13-14 Ocak’ta Ankara’da gerçekleştirilen Türkiye Barışını Arıyor Konferansı’nın ilk meyvesi olarak görülen TBM, konferansın çağrıcılarından, silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Hrant Dink ve kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Orhan Doğan’ın anısına yapılan sinevizyon gösterisiyle açıldı.
Dink ve Doğan’ın barış mesajlarının hatırlatıldığı gösterimden sonra Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen, açış konuşması yaptı. Önen’in ardından Prof. Cengiz Güleç de TBM’nin amaç ve hedeflerini anlattı. Daha sonra Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen delegeler, TBM’nin amaç ve hedefleri konusunda görüşlerini ifade ettiler. Konferansın sonunda ise Kürt sorununun çözümü için atılması gereken adımların sıralandığı bir sonuç bildirgesi ve TBM’nin çalışma ilkeleri deklare edildi. TBM’nin sonuç bildirgesinde ifade edilen önerilerin daha da netleştirilmesi amacıyla 17 Kasım’da tekrar toplanması kararı da alındı.
Önen: Barış ellerimizin içindedir
Konuşmasında tüm insanlığın acil ve vazgeçilmez gereksinimi olan barışı gerçekleştirmek, sürekli kılmak için yola çıktıklarını ifade eden Önen, “barış ellerimizin içindedir. Barışı koruyacağız, savunacağız ve tüm engellemelere rağmen, barış düşüncesini ve kültürünü geliştireceğiz” dedi.
Güleç: Düşük yoğunluklu savaş halinin acilen sonlandırılması gerek
Empati, tolerans ve diyalog kavramlarına vurgu yapan Güleç de barışın pasif bir kavram olmadığını, özveriyle inşa edilebilecek zor bir süreç olduğunu ifade etti.
Cumhuriyetin kuruluşunda ve 1. Milli Meclis’in oluşumunda gözetilen demokratik ilkelerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Güleç, 1. Milli Meclis’in Türkiye’nin kültürler ve halklar mozaiği bir ülke olduğu kabulünden hareket ettiğini hatırlattı ve farklılıkların reddedilmediği, çatışmaların sonlandığı bir Türkiye için çalışmalarını artık TBM çatısı altında yürüteceklerini belirtti.
Türkiye Barışını Arıyor Konferansı’nın yarattığı umudun sönmemesi için barış ve insan hakları savunucularını duyarlı olmaya çağıran Güleç, şunları söyledi: “Hangi siyasi görüş ya da geleneğe mensup olursa olsun, temel tercihini barıştan yana yapmış olan tüm kişi ve kuruluşları, ortaya güçlü bir barış iradesi koyabilmek için, bir kez daha güç ve eylem birliğine çağırıyoruz. Güvenlik ve istikrar adına yurttaşlarımızın bir bölümüyle yürütülen düşük yoğunluklu savaş halinin acilen sonlandırılması gerekiyor.
"Çatışma ve şiddetin giderek yükseldiği, etnik milliyetçiliğin azgınlaştığı, farklılıklara toleransın iyiden iyiye soğuduğu, militarist resmi politikaların sivil yaşamı daralttığı bir ülkede yaşamayı, insanlık onurumuzla bağdaştırmıyoruz…
"Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözüme kavuşmasını ülkemizin iç dinamiklerinde arıyoruz. Neredeyse bir iç savaş haline gelen çatışmaların yarattığı acıları, herkesin ortak acıları olarak görüyoruz. Bu nedenle her türlü şiddeti ve ayrımcılığı reddediyoruz. Sosyal barışı, sosyal adaletten ayrı düşünmeyen biz barış savunucuları, toplamsal uzlaşma sağlamaya yönelik çabaları bütünleştirmek ve güçlendirmek üzere böylesi tarihi bir görevi üstlenmiş bulunuyoruz.”
Güvenç: Kürt sorunu Ortadoğu'daki bütün halkların sorunu
Konferansta söz alan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) eski başkanı Kaya Güvenç, Kürt sorununun sadece Türkiye’nin ve Kürtlerin sorunu olmadığını, Ortadoğu’da yaşayan tüm halkların sorunu olduğunu söyledi. Güvenç, “Emperyalistlerin Ortadoğu’daki oyunlarını göz ardı edemeyiz. Ortadoğu, emperyalizmin oyun alanı haline getirildi. Barış, bu oyunları bertaraf etmekle olur. Türkiye halklarının, emperyalizmin oyunlarına dur diyebilme cesareti göstermesi gerekiyor” dedi.
Birdal: Hükümet programı umudu azalttı
DTP milletvekili Akın Birdal'sa konuşmasında 22 Temmuz seçimleriyle TBMM’ye giren DTP’li milletvekillerinin, Kürt sorunu konusunda muhatap alınması gerektiğini vurguladı. Barış savunucularına da seslenen Birdal, meclis içinden ve dışından yürütülecek çalışmalarla hükümetin Kürt sorununun çözümü ve çatışmaların durdurulması konusunda adım atmaya itilebileceğini söyledi. AKP hükümetinden, çalışma programı açıklanmadan önce umutlu olduğunu, ancak hükümetin çalışma programını gördükten sonra bu umudunun azaldığını belirten Birdal, buna rağmen barış çabalarının artırılması gerektiğini söyledi.
Öneş: TBM çözüm için siyasi iktidara destek vermeli
Türkiye Barışını Arıyor Konferansı’na katıldığında çok tartışılan isimlerden olan Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, TBM’nin ilan edildiği konferansa da katıldı. Siyasi iktidarın çözüm üretebilmesi için Barış Meclisi’nin gerekli desteği vermesi gerektiğini söyleyen Öneş, Türkiye’de "bölücülük" konusunda travmatik bir yapı yaratıldığını, demokrasinin derinleştirilmesi için önemli adımların atılmasının zorunla hale geldiğini söyledi. Öneş, “Temel sorun, bu adımların doğru zamanda ve etkili atılmasıyla çözülebilir” dedi. Öneş’in, Türkiye Barışını Arıyor Konferansı’na nazaran katılımcılar ve basın mensupları tarafından ilgiyle karşılanmaması ise dikkatlerden kaçmadı.
Güzel: Sorunun ekonomik yönetimi de gözetilmeli
Konferansa Hatay’dan katılan delegelerden Mehmet Güzel, Kürt sorununun dünyanın en önemli sorunlarından biri olduğunu söylerken, barış çabalarının, çatışmalı süreçte ortaya çıkan “halk önderlerinin” bertaraf edilmesiyle yürütülemeyeceğini ifade etti. TBM’nin Kürt sorununun çözümü konusunda çalışma yürütürken, sorunun ekonomik yönünün de gözetilmesi gerektiğini vurguladı.
Kaya: Barış dilinin oluşması önemli
Barışı sağlamak için savaşa başvurulduğunu belirten eski İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman'sa, barışın akla savaşı getirmemesini ve barış kavramını farklı bir bağlamda ele almak gerektiğini söylerken, Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nden (ÖDP) Yıldırım Kaya da barış dilinin oluşmasının önemine dikkat çekti.
Solun daha önce Kürt sorununun çözümü konusunda yaptığı tespitlerde yanılmadığını, ancak yapılan tespitler doğrultusunda çalışma yürütülmediği için bir sonuç elde edilmediğini ifade eden Kaya, işsizliğe, yoksulluğa vurgu yapılmadan ve silahlar susturulmadan barış seçeneğinden söz edilemeyeceğini söyledi. Kaya, Orhan Doğan ve Hrant Dink’in Türkiye Barışını Arıyor Konferansı’nda oynadıkları rolü de hatırlatarak, “Doğan ve Dink’e verdiğimiz barış sözünü yerine getirmeden mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Tahmaz: TBM sivil anayasayla ilgili de çalışmalı
ÖDP’li Hakan Tahmaz, AKP hükümetinin gündemine aldığı “sivil anayasa” konusunda TBM’nin çalışması gerektiğini söyledi. Her sivil anayasanın demokratik anayasa anlamına gelmediğini belirten Tahmaz, yeni anayasanın demokratik olması için taleplerin dillendirilmesi gerektiğini ve bu konuda ciddi çalışmalar yürütülmesinin elzem olduğunu vurgularken, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel de Türkiye’de demokrasi olmadığı için barışın gerçekleşmediğini söyledi.
Akbal: Kuzey Irak'a operasyon derin tahribat yaratır
Nilüfer Akbal da konferansta söz alarak, Kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği konserler sırasında edindiği izlenimlerini aktardı. Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye’ye büyük bir sevgi beslediğini belirten Akbal, Türkiye’nin olası bir operasyonunun bölgede derin tahribatlar yaratacağını ve Türk ordusunun Kuzey Irak’ta bir batağa saplanacağını söyledi. (TK)