Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Boğaziçi Üniversitesi'nde "AB Ekseninde AKP Politikaları, Demokratikleşme ve Kadın" paneli düzenlendi.
Açılış konuşmasını Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Ayşe Soysal'ın yaptığı panele konuşmacı olarak Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Cengiz Aktar, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Fatmagül Berktay, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Fuat Keyman, KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Gülseren Onanç konuşmacı olarak katıldı.
Panelin kolaylaştırıcılığını KAGİDER Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Meltem Gürler yaptı.
Kesintiye uğrayan AB müzakere süreci ve bu süreçte kadının yerinin tartışıldığı panelde Aktar "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) müzakere tarihinin alındığı 17 Aralık 2004’te AB işinin peşini bıraktığını" söyledi.
Aktar: AKP AB işinin ucunu birden bıraktı
Aktar bu durumun nedenleri olarak "Kıbrıs hüsranını, PKK’nin Temmuz 2004’ten sonra uyguladığı silaha başvurmama politikasını, Leyla Şahin davasının AİHM tarafından reddedilmesi ve AKP tabanında şok etkisi yaratmasını" saydı.
Aktar "Bu iş ancak eğer AKP hayat memat meselesi olarak algılarsa canlanacak" dedi.
Berktay: AKP'yle ABD'deki yeni muhafazakar anlayışın kadın politikaları benziyor
Berktay "Yeni anayasa taslağının ailenin korunması için kadını eve soktuğunu, evliliği tek meşru beraberlik biçimi olarak tarif ettiğini" belirten Berktay "Yeni sosyal güvenlik yasası 17-18 milyon kadını sosyal güvenlikten yoksun bıraktı" dedi.
Berktay "ABD’de kadınların eve döndürmeye çalışan, bireysel özgürlük yerine cemaat özgürlüğünü ön plana çıkaran yeni muhafazakar anlayışın kadın politikalarıyla AKP'nin kadına yaklaşımı arasındaki benzerliğe" işaret etti.
Keyman: Emek ve kadın meselesi AKP'nin yumuşak karnı
Prof. Keyman "AKP'nin 2002'den 2006’ya AB ve Kıbrıs konusunda kazan-kazan siyaseti sürdürdüğünü ve siyaseti bir müzakere süreci olarak gördüğünü, 2006-2008 arasındaysa kazan-kaybet politikası oluşturduğunu, partinin topluma hizmet götüren insan odaklı duruşunun da 2006’dan sonra kimlik odaklı oldu ve ayrıştırıcı olduğunu, bu bağlamda kadın, emek ve emek meselesi AKP'nin yumuşak karnı olduğunu" söyledi.
Keyman "AB sürecinin canlandırılması için kadın sorunu üzerinden STK’ları güçlendirilmeli, katılımcı demokrasi güçlendirilmeli" dedi.
Onanç: Kadının bireysel özgürlükçü dili AB sürecine sahip çıkmalı
"Türkiye’nin AB sürecine mutlaka kadın eli değmesi gerektiğini" söyleyen Onanç "Türkiye’deki kadın-erkek eşitsizliği AB müzakere sürecinde önemli bir engel. Türkiye’de kadın İslam’ın görsel nesnesi durumunda" dedi
"Müzakere süreci değişime açık olmayan, muhafazakar ve milliyetçi bir erkek diliyle sürüyor. Kadının bireysel özgürlükçü dili sürece sahip çıkmalı."
Onanç AB üyeliğinin cinsiyet eşitliğini iyileştirmek yönünde önemli bir katkı sağlayacağına inandıkları için KAGİDER'in Brüksel’de ofis açtığını söyledi. (NZ/GG)