"Türkiye'de devlet, şiddet gördükleri için resmi kurumlarına başvuran kadınları koruyamıyor. Oysa kadınlara güvenli bir hayat sağlamak Anayasa'ya, yasaya ve uluslar arası sözleşmelere göre, devletin görevi."
Türkiy'de son dört günde can güvenlikleri bulunmadığı gerekçesiyle devlet kurumlarına başvuran dört kadın, şiddet mağduru oldu. Adana'da Yasin İlbaş'ın eski kayınvalidesi Gülten Sansür'ü öldürüp eşi Cemile Seçil Sansür'ü yaraladığı gazetelere yansıdı. Haberlere göre, Sansür, eşinin kendisine şiddet uyguladığı gerekçesiyle yardım da istemişti. Hafta sonu anaokulu öğretmeni Saadet Ulus, daha önce hakkında suç duyurusunda bulunduğu Yasin Akbaş tarafından öldürüldü. Bugün Bingöl'de ise bir kişi, kendisinden şikayetçi olarak üç ay hapis yatmasına sebep olduğu gerekçesiyle, hamile eşinin kulakları ve burnunu kesti.
Mor Çatı gönüllüsü Gökçe Kartaler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), geçtiğimiz Haziran ayında kocasından şiddet gören Nahide Opuz'un başvurusunu "devlet tarafından korunmadığı" gerekçesiyle haklı bularak Türkiye'yi tazminata mahkûm ettiğini hatırlatıyor.
Protokolün gerekleri yerine getirilmeli
Kartaler, bu mahkûmiyet kararının ardından İçişleri Bakanlığı ile Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı arasında bir protokol imzalandığını ancak protokolün hayata geçirilmesinde sıkıntılar yaşandığını belirtiyor.
"Protokole göre, kadın karakola gittiğinde şiddeti belgelemesi beklenmeden tutanak tutulması gerekiyor. Kadın eve gitmek istemezse sığınağa yönlendiriliyor. Ancak Kavaf'ın açıklaması, polisin bu sorumluluğu yerine getirmediğini gösteriyor."
7/24 çalışacak sosyal hizmet birimi yok
Ancak Kartaler'e göre, kadın katliamlarında tek sorumlu kolluk kuvvetleri değil, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun da olanaklarını artırması gerekiyor.
Çünkü polisin yönlendirme yapacak aracı da yedi gün yirmi dört saat çalışan bir sosyal hizmet birimi de yok. Polis, mesai saatleri dışında kadınları yönlendirebileceği bir sosyal hizmet yetkilisine ulaşamıyor. Hizmet içi eğitimler de yetersiz.
Kartaler, "Pek çok kolluk görevlisi, şiddetle ilgili bir başvuru olduğunda nereyi araması gerektiğini de savcılığa bildirimde bulunması gerektiğini de bilmiyor" diyor.
Karakollarda sosyal hizmet görevlilerine ihtiyaç var
Peki yapılması gereken ne?" Kartaler'in yanıtı net: "Öncelikle yedi gün 24 saat çalışacak bir servis kurulmalı. Polislerin aile içi şiddet konusunda uzmanlaşmış kişilere her an ulaşabilmesi, daha duyarlı ve etkili yaklaşmasını sağlayabilir. Ayrıca, karakollarda görevli sosyal hizmet uzmanlarına ihtiyaç var."
Kartaler, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde polislere verilen meslek içi eğitimin önemine de değiniyor: "Eğitimler yetersiz. Görev yeri değişikliklerinden sonra karakollarda bu eğitimi almış polis kalıp kalmadığı denetlenmiyor. Her karakolda, her nöbet devrinde meslek içi eğitim almış bir polisin varlığı da gözetilmiyor."
"Avrupa standartlarında her 7 bin 500 kişiden bir kadın ve çocuk için güvenli bir yer sağlanması öngörülüyor. Türkiye'de biz nüfusu 50 bini geçen belediyelerin sığınak açması için mücadele ediyoruz" diyen Kartaler, buna rağmen umutsuz değil. "Olumlu gelişmeler var. Şimdi sıra doğru uygulama için mücadele etmekte" diyor.
Bakan Kavaf, "Polis bakanlığa bilgi vermedi" dedi
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf geçtiğimiz Perşembe günü, kolluk kuvvetlerine şikayette bulundukları halde gerekli önlemler alınmadığı için öldürülen dört kadınla ilgili bakanlığının bilgisi olmadığını, bir kadın hakkında ise aynı isimde pek çok başvuru bulunduğu için işlem yapılamadığını açıkladı. (BB)