* Fotoğraf: AB Türkiye Delegasyonu
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor, Türkiye'ye yaptığı ziyareti tamamlayarak dün akşam (20 Aralık) Ankara'da Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu'nda bir basın toplantısı yaptı.
Sánchez Amor, yayımlanacak yıllık Türkiye raporu hazırlıkları dâhilinde gerçekleştirilen iki günlük ziyareti kapsamında başkette üst düzey hükümet ve parlamento yetkilileri ile siyasi parti, düşünce kuruluşları ve sivil toplum temsilcileriyle görüşmeler yaptı.
Bu görüşmelerin ardından Brüksel'e dönmeden önce düzenlediği basın toplantısında konuşan Sánchez Amor, Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) açılan kapatma davası ve hakkında hapis cezası ve siyaset yasağı karar verilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında da konuştu.
AP'nin resmi internet sitesinde paylaşılan Türkçe açıklamaya göre, AP Türkiye Raportörü, "jeopolitiğin demokrasi eksikliği için bir mazeret olamayacağını" vurguladığı açıklamasında özetle şöyle konuştu:
"Katılım jeopolitik ile devre dışı bırakılamaz"
"Türkiye, bir NATO müttefiki ve ticaret, ekonomi ve göç alanlarında kilit bir ortak olmanın yanı sıra, halen AB'ye katılım için aday ülkedir. 2023'teki yeni raporun taslağını hazırlarken, raportör olarak görevim Türkiye'nin bu alandaki ilerlemesini değerlendirmektir. Şu an için, Türkiye ile ilgili yalnızca ilerleme eksikliğinden bahsedebileceğimizi üzülerek gözlemliyorum.
"Net kriterlere dayanan katılım sürecinin jeopolitik ile devre dışı bırakılması mümkün değildir. Bununla birlikte, Rusya'ya yönelik yaptırımlardan kaçınılmasını önleyecek çabaların artırılması, AB dış politikasına uyumun bir parçası olarak doğru yönde atılmış bir adım olacaktır. AB'ye üye olmak bir ülkedeki demokrasinin durumuyla ayrılmaz biçimde ilişkilidir.
"Otoriter yönetim var, denge-denetleme yok"
"AB ile uyumlu olmak, belirli bir toplum modeliyle uyumlu olmak anlamına gelir. Bugün mevcut Türk hükümeti tarafından sunulan model ise, bunun aksine, otoriter yönetim ve denge ve denetleme mekanizmasının olmaması ile tanımlanmaktadır.
"Bu senaryoda, ortak çıkarları ilgilendiren konuları tartışmaya devam edebiliriz, ancak salt bu tür bir işbirliği ilişkilerimizin potansiyeline ulaşmasına izin vermeyeceği gibi, Türk toplumunun özlemlerini tatmin etmekten de uzak kalacaktır.
"Avrupa'nın, Türkiye'nin kendi dış politikasını oluşturması ve savunması ile bir sorunu yoktur. Öte yandan bu politikanın şu andaki gibi sert bir söylem ve askeri vasıtalar kullanılarak yürütülmesi, özellikle diplomatik yöntemler ve uluslararası hukukun giderek daha fazla göz ardı edildiği bir ortamda, ciddi endişeler yaratmaktadır.
"Güçlü bir bölgesel aktör olmak, demokratik değerleri desteklemekle çelişmez. Türkiye'nin demokrasi istikametine geri döndüğünü ve güvenin yeniden tesis edilebileceğini görmeyi samimiyetle diliyorum."
"İmamoğlu da bir nevi siyasi rehine oldu"
Gazete Duvar'dan Menekşe Tokyay'ın haberine göre, Nacho Sánchez Amor, Ekrem İmamoğlu davasının, AİHM'in tüm kararlarına rağmen Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın tutuklu bulunmasına benzer şekilde hukuki sonuçlarının yanı sıra siyasi sonuçlarının olduğunu söyledi:
"İmamoğlu da son davayla birlikte bir nevi siyasi rehine olmuştur. Yaptığım görüşmelerde bir üst mahkemenin bu durumu düzelteceği yönünde bir beklenti mevcut, ancak bu mahkeme kararının da seçimle ilişkili olduğu yönünde bir değerlendirme var.
"Avrupa'da ifade özgürlüğü standartlarına göre böyle bir açıklamanın herhangi bir hukuki sonucu doğmamalıydı. Avrupa'da bir kamu görevlisine yönelik olarak, standart bir insana söyleyeceğinizden daha saldırgan ifadeler kullanabilirsiniz. İnsanlar bir demokraside serbestçe konuşabilmeliler."
"AİHM kararlarını uygulamaktan kaçınamazsınız"
AP Türkiye Raportörü, HDP'ye açılan ve Anayasa Mahkemesi'nde görülen kapatma davası ile ilgili olarak ise şöyle dedi:
"Tüm bu davalardan sonra, uluslararası bağımsız gözlem misyonlarının Türkiye'ye geldiklerinde bu seçimlerin adil bir ortamda yapılabildiğini söyleyebileceklerine inanıyor musunuz? Ben sokaktaki şu kişiyi sevmiyorum, şu kişinin cezaevinden çıkmasını istemiyorum diyerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamaktan kaçınamazsınız.
"Avrupa Konseyi üyesiyseniz AİHM kararlarını uygulamakla yükümlüsünüz. Tüm bu davalar ve kararlar Türkiye'nin uluslararası imajına zarar veriyor. Oysa iyi bir imaj, Türkiye siyasetinde bir kazanımdır ve bu imajı çok iyi askeri teknolojiler üreterek sağlayamazsınız." (SD)