Almanya'da Frankfurter Allgemeine Zeitung'un (FAZ) kültür haberlerine ve sanat eleştirilerine ayrılan sütunlarında, Türkiye ile Avrupa ülkeleri ve özellikle Almanya arasında baş gösteren kültür varlıkları krizini eleştiren bir makale yayımlandı.
Berlin'de bulunan Prusya Kültür Mirası Vakfı'nın Başkanı Hermann Parzinger'in kaleme aldığı "Bergama Önündeki Korsanlar"* başlıklı makalede, iki ülke arasında gerçekleştirilebilecek işbirliği çerçevesinde Almanya tarafından ortaya konan iyi niyet göstergelerinin Türkiye tarafından nezaketsizce karşılandığı vurgulanıyor ve "Türkiye kendini bir kültür emperyalizmi kurbanı olarak göstermeyi tercih ediyor" deniyor. Arkeoloji profesörü Parzinger'in üslubu sert, verdiği örnekler ise çarpıcı.
Arkeolojiyi uluslararası bir bilim olarak niteleyen Parzinger, kazı sürecinde yer alanların konusunda yeterliliğe ve gerekli maddi kaynaklara sahip oldukları sürece hangi milliyetten olduklarının bir önem teşkil etmediği görüşünde. Böylece Parzinger, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın Berlin Müzesi'nde bulunan Hitit Dönemi'ne ait Boğazköy Sfenksi'nin iade edilmemesi hâlinde, Çorum Boğazkale'de bilimsel kazı yapan Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün çalışma izninin iptal edileceği yönündeki açıklamalarını birinci ağızdan yanıtlamış oluyor.
Prusya Kültür Mirası Vakfı Başkanı, Kültür Bakanlığı'ndan dünya çapında birçok müzeye, teşhir koleksiyonlarındaki kültür varlıklarını kaynağına geri göndermeleri yönünde yapılan çağrıda kullanılan tonun, diplomatik olmaktan öte, tarihsel olarak bu derece yakın iki ortak ülke Almanya ile Türkiye'yi rahatsız edecek düzeyde olduğunun altını çiziyor. Hermann Parzinger'in ifadesiyle "kültür varlıklarını koruma hakkına sahip olma arzusundan öte, en başta siyasi" bir tavır sözkonusu. Arkeolog bu görüşünü, Türkiye'de 19 Ocak 2012'de "kamuya fark ettirilmeden güncellenen "Kültür Varlıkları Yönetmeliği"ne** göndermede bulunarak destekliyor. Yönetmeliğin ilgili maddesi şöyle:
Madde 10 - (Değişik 19/01/2012 tarih, 28178 Sayılı Resmi Gazete)
(4) Müzeye getirilen ve bir yıl içinde sahiplerince geri alınmayan varlıklar müzelerde korunabilir, durumlarına uygun olarak kayıt altına alınabilir veya usulüne uygun olarak Devletçe satılabilir.
(5) Değerlendirme komisyonu tarafından müzeye alınmasına gerek duyulmayan tescile tabi taşınır kültür ve tabiat varlıkları, envanter bilgileri çıkartılarak müze emanetinde alıkonulur. Bu şekilde değerlendirilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları ile komisyon tarafından etütlük eser olarak tasnif edilen ve müzeye alınmasına gerek görülmeyen taşınır varlıkların Bakanlık denetimindeki özel müze veya koleksiyoncuların envanterlerine kaydedilmek üzere satışına izin verilir. Bir yıl içerisinde özel müzelere veya koleksiyonculara devri gerçekleşmeyen bu taşınır kültür ve tabiat varlıkları durumlarına uygun olarak müzelerde kayıt altına alınır.
Bu düzenlemeyle salt etütlük değer taşıyan eserlerin, benzerleri müzenin teşhir koleksiyonunda bulunduğu takdirde, bakanlığın gözetiminde satışa sunulmasının yolu açılmış oluyor. Tarihöncesi Dönem Uzmanı Parzinger'e göre böylece "aşırı dolu depolarını boşaltmak adına müze görevlileri resmi onayla kendi envanterlerini elden çıkarma iznine" sahip oluyorlar. Bu durumda müzelerin öncelikli vazifesi olan insanlığın kültürel hafızasının muhafaza edilmesine, araştırılmasına aracılık etme ayrıcalığı hiçe sayılmış oluyor: "Yani 'sadece' bilimsel değer taşıyan kültür varlığı bundan böyle korunmayı hak etmiyor mu ve neyin elden çıkarılabileceğine nihai olarak kim karar veriyor? Teşhir koleksiyonunda iki güzel çivi yazılı tablet sergileyen bir müze böylece depoda bulunan 50 fazlayı en yüksek miktarı teklif eden özel koleksiyonerlere saçıp savurma iznine mi sahip oluyor?"
Parzinger'in ifadesiyle "bir taraftan böyle bir yönetmeliği yürürlüğe koyanların, diğer taraftan şimdi bir anda yüzyıllar önce meşru bir biçimde yurtdışına çıkarılan kültür varlıklarının hiddetle peşine düşmesi" meseleyi açıkça ortaya koyuyor.
Prusya Kültür Mirası Vakfı Başkanı'nın verdiği ikinci örnek Ağustos 2011'de yürürlüğe giren Türkiye Bilimler Akademisi'nin (TÜBA) yapısına yönelik köklü değişikler. Sözkonusu kanun hükmünde kararnameyle, TÜBA üyelerini artık kendisi seçemiyor. Yönetim kurulu da dahil olmak üzere üyelerinin üçte ikisi hükümet tarafından atanıyor. Bu değişikliğin dünya çapında tepki uyandırdığına değinen Parzinger, "ülkenin en iyi beyinleri" olarak nitelediği 140'dan fazla üyenin şimdiden üyelikten çekildiklerine dikkat çekiyor.
Parzinger'in kaleme aldığı satırlarda, RTÜK tarafından, The Simpsons'un yayıncısı CNBC-e'ye "çizgi filmdeki karakterlerden biri, bir diğerinin dini inancını kullanarak, onu şiddete yöneltiyor, Tanrı'nın olmadığına ilişkin sözler söyleniyor, Tanrı şeytana kahve ikram ederek şeytanın emrindeymiş gibi gösteriliyor, Noel'in alkolizm için iyi bir fırsat olduğu ifade edilerek alkolü özendirici yayın yapılıyor" gerekçesiyle kesilen para cezasına da rastlamak mümkün.
Parzinger, Twitter hesabından paylaştığı Ömer Hayyam alıntısı nedeniyle hakkında 9 aydan 1.5 yıla kadar hapis cezası istenen piyanist Fazıl Say'ın durumunu ise Moskova'da bir katedralde düzenledikleri Putin karşıtı eylem nedeniyle tutuklanan rock grubu Pussy Riot ile karşılaştırıyor.
Birçok Avrupalı'nın İslam ile bezenmiş kültürüyle Türkiye'yi Avrupa'nın bir parçası olarak gördüğüne işaret eden Hermann Parzinger, Türkiye ile Almanya'nın gerek tarihsel bağlamda, gerekse yüzbinlerce Türk vatandaş ile sıkı biçimde birbirlerine bağlı olduklarını bir kez daha yineliyor. Prusya Kültür Mirası Vakfı Başkanı'nın önerisi ise Türkiye'nin siyasi-kültürel yüzleşme stratejisinden vazgeçip, yeniden tarihi ortağına yaklaşması.
* Frankfuter Allgemeine Zeitung, Hermann Parzinger, "Piraten vor Pergamon", Nr. 293, S. 31, 15.12.2012.
** Korunması Gerekli Taşınır Kültür Ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik.
*** Frankfuter Allgemeine Zeitung'taki haberde Allianoi'deki Venüs heykelinin fotoğrafı kullanıldı ve altına heykelin yapılacak barajın sularının altında kalma tehlikesi olduğu yazıldı.