Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) Mayıs 2019 verilerine göre üye ülkeler arasında Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) ardından hapsetme oranlarında ikinci sırada yer alıyor. Türkiye'yi üçüncü sırada ise İsrail takip ediyor.
Türkiye'de cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının her geçen gün arttığını ifade eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel'in, cezaevlerine yönelik CİMER'e yaptığı başvuruya gelen yanıta göre, inşaatı devam eden 114 adet Ceza İnfaz Kurumu'nun bulunduğu aktarıldı. 114 hapishanenin toplam kapasitesi 73 bin 448 ve ihale aşamasındaki ceza infaz kurumu sayısı ise 23.
"353 adet ceza infaz kurumu var"
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün bilgilerine göre, Türkiye'de Temmuz 2019 tarihi itibariyle 353 ceza infaz kurumu var. Cezaevlerinin toplam kapasitesi 218 bin 950. 353 cezaevinin 75'i açık, 7'si kadın açık, 9'u kadın kapalı, 7'si çocuk kapalı ve 4'ü çocuk eğitimevi.
2018 ve 2019 yıllarında tamamlanan ceza infaz kurumu sayısı 27. Yeni açılan ceza infaz kurumlarının toplam kapasitesi 16 bin 566.
Gelen yanıtta inşaat ve ihale aşamasındaki ceza infaz kurumlarının maliyetine ilişkin sorular yanıtsız bırakıldı.
İstanbul Milletvekili Adıgüzel inşaat halindeki 114 adet yeni hapishaneyi işaret ederek, OECD'nin Mayıs 2019 verilerine dayandırdığı açıklamasında hapsetme oranları olarak Türkiye'nin ABD'den sonra gelerek ikinci sırada yer aldığını belirtti ve şunları söyledi:
"Gazeteciler yargı önüne çıkmadan tutuklu bekletiliyor"
"330 milyon nüfuslu Amerika'da 100 bin kişiye düşen tutuklu ve hükümlü sayısı 655 iken, bu sayı 82 milyon nüfusa ev sahipliği yapan Türkiye'de 318.
"Ne acı ki eğitimde, sağlıkta, teknolojide ve daha birçok konuda OECD listelerinin son sıralarında yer alan Türkiye, hapsetme oranlarında ABD ve İsrail'le ilk 3 sırayı paylaşıyor.
"Türkiye tutuklamaların yargısız infaza dönüştüğü, insanların yargı önüne çıkmadan suçlarını bilmeden aylarca ve hatta yıllarca cezaevinde kaldığı, tutuksuz yargılanma ilkesinin ihlal edildiği bir ülkeye dönüştü. Gazeteciler sırf halkın haber alma hakkını sağladıkları için aylarca yargı önüne çıkmadan tutuklu bekletiliyor.
"Cezaevi yapmakla övünülmez"
"Adalet Bakanlığı bu durumu düzeltmek için adım atmak yerine, yeni cezaevleri müjdeliyor vatandaşa. Cezaevi yapmakla övünülmez, bundan ancak utanç duyulur.
"Elbette, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Ancak sayıları her yıl artan cezaevleri, Türkiye'de adalet sisteminin bir parçası olmaktan çıkıp, yandaş müteahhidi zengin etme aracına dönüştü. Çözüm daha çok cezaevi inşaat etmek değil. Çözüm, yerle bir edilen yargı bağımsızlığının yeniden tesis edilmesinde yatıyor." (AÖ)