Rusya'da yayımlanan İzvestiya gazetesi 23 Mart'ta Moskova'daki kanlı saldırının faillleri olarak tutuklanan dört Tacikisitan yurttaşından ikisinin talimatları Türkiye'den alarak Rusya'ya döndüklerini ileri sürdü. Diğer ikisiyse Rusya'da örgütlenmişlerdi.
"Türk yetkili doğruladı"
İzvestiya, 25 Mart'ta Reuters'a adı saklı kalmak kaydıyla bilgi veren "bir Türk güvenlik yetkilisi"nin sanıklardan ikisinin Rusya'da oturma izinlerini yenilemek için Rusya'dan çıkarak kısa süreliğine Türkiye'ye girdiklerini kabul etmişti. Ancak, yetkili saldırganların radikal İslamcılığa geçişlerinin Türkiye'de bulunmalarıyla bir ilgisi olmadığını söylemişti. Yetkiliye göre, haklarında herhangi bir tutuklama kararı olmadığı için saldırganlar Rusya ve Türkiye arasında rahatça yolculuk yapabiliyorlardı.
Rusya'daki ilgili kurumlar saldırıyı gerçekleştirdiklerini ileri sürdükleri, hepsi Rusya'da çalışan dört şüpheli Tacikistan yurttaşının kimliklerini Dalercon Mirzoyev, Raçabalizod Sayidekremi, Şemsuddin Feriduni ve Muhammedsobir Fayizov olarak belirledi.
"Grubu para bir araya getirdi"
İzvestiya'nın göndermede bulunduğu bir başka adı saklı kaynağa göre, şüpheli grubunu klasik anlamda organize bir "uyuklayan terör hücresi" olarak tanımlamak doğru değil. Kaynak ayrıca, bu grubun belirli bir yapının bünyesindeki bir hücre olarak kurulmadığını, ancak saldırıdan birkaç hafta önce bir miktar para verilerek bir araya getirildiğini belirtti.
"İtiraflar" ve İstanbul hatıraları
İzvestiya'nın kaynağı, Feriduni'nin, sorgu sırasında 4 Mart'ta Türkiye'den Rusya'ya geldiğini itiraf ettiğini söyledi.
Feriduni ifadesinde “[Sosyal medya platformu] Telegram'da bir vaizden vaaz aldım" diyor. "Sonra [vaizin] yardımcısı yazdı. Telegram'da soyadı vermeden, başka hiçbir şey olmadan yazdı. Para teklif etti: Beş yüz bin Rus rublesi [yaklaşık 5 bin 500 dolar]." Feriduni'nin, sorgusunda [görevini] "Kim olursa olsun öldürmek" olarak açıkladığı belirtildi.
İzvestiya'nın haberine göre, Feriduni 23 Şubat'ta sosyal medyada İstanbul'dan fotoğraflar yayınladı.
Katliam sanığının Vahabi vaizleri İstanbul'da
Feriduni, ifadesinde “Rusya'da haklarında gıyabi mahkumiyet kararı olan ve arananlar listesine alınan Vahabi vaizlerin (örneğin Abdullah Kostekskiy ve Ebu Umar Sasitlinskiy) şu anda Türkiye'de [yaşadıklarını]" söylüyor. Gazetenin bir kaynağına göre de, "İstanbul'da her şey yolunda, vaaz verdikleri kendi medya merkezleri var."
Afganistan'daki IŞİD: "IŞİD-K"
Bu acımasız saldırının sorumluluğunu Selefi cihatçı IŞİD'in [İslam Devleti] bir kolu -son zamanlarda İslam Devleti - Horasan Eyaleti (IS-KP, IŞİD-K veya ISIL -K)- olarak tanımlanan Afganistan merkezli grubun üstlenmesine karşın Kremlin, saldırının arkasında IS-KP'nin (IŞİD-K) bulunduğuna ilişkin kanıtlar üzerine yorum yapmaktan kaçındı.
Tacikistan yurttaşları, ABD'nin Ağustos 2021'de Afganistan'dan çekilmesinin ardından ülkede ve Orta Asya'da cihatçı etkinliklerin yaygınlaştığı birkaç yıl boyunca Rusya'da değilse de başka yerlerde birçok terör saldırısında boy gösterdiler.
İzvestiya Tacikistanlılar'ın Türkiye bağlantıları açısından Suriye ve Libya'da çatışmaların alevlendiği 2011'den bu yana Türkiye'nin bir "cihatçılık merkezine" dönüşmesine odaklanıyor. Gazete, Türkiye hükümetinin desteklediği bazı cihatçı grupların Rusya'nın Suriye ve Libya'daki vekil güçleriyle savaştıklarını da hatırlatıyor.
"Saldırganların Türkiye bağlantısı
Putin-Erdoğan ilişkisini bozmaz"
Gazete, bununla birlikte İzvestiya Crocus Kongre Merkezi'ni kana buladıkları iddia edilenlerin Türkiye bağlantısının Ankara ve Moskova arasındaki ikili ilişkilerde radikal bir değişimi tetiklemesinin pek olası görünmediğini yorumluyor.
İzvestiya, Türkiye destekli gruplar son on yıl boyunca Suriye ve Libya'da Rusya'nın vekil güçleriyle savaşırken bile Ankara-Moskova ilişkilerinin Rusya'nın Türkiye topraklarında nükleer tesis inşasını sürdürmesini engellemeyecek kadar güçlü biçimde devam ettiğini hatırlatıyor. Akkuyu'da Rusya tarafından inşa edilen Türkiye'nin ilk nükleer santralinin ilk ünitesinin bu yıl sonlarında devreye alınması planlanıyor.
Rusya'ya giden ihracatın geçiş yolu Türkiye
İlişkilerin derinleşmesinin bir başka boyutu Batı'nın Ukrayna savaşı nedeniyle Kremlin'e uyguladığı yaptırımların ardından Türkiye'nin, Rusya'ya yönelik ihracatta önemli bir geçiş merkezi haline gelmiş olması. Vladimir Putin ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkilerin ticari bir arka planı var. İki "güçlü adam" da Avrupa ve ABD'de sık sık şaşkınlık yaratan "kazan-kazan" anlaşmalarına meraklı: Kazanacak çok şey olduğu gibi, kaybedecek de çok şey var.
Milyonlarca cihatçının ev sahibi
Erdoğan rejiminin şüphelilerle temas kurduğunu düşünmenin saçma olacağını değerlendiren Izvestiya'nın yorumuna göre, Türkiye, dünyadaki tüm cihatçı örgütlerin aynı anda marifetlerini sergiledikleri bir "harikalar sirki".
Nihayet şüphelilerden bazılarının Türkiye'ye gelmiş olması da sürpriz sayılmıyor. Çünkü, şu anda resmi nüfusu 85 milyon olan Türkiye, aralarında Afganistan'dan Libya'ya kadar geniş bir bölgede savaşan milyonlarca cihatçının da bulunduğu 10 milyonu aşkın göçmene ev sahipliği yapıyor.
Ülkenin doğu sınırları açık, batı sınırları ise Ankara'nın 2016 yılında AB ile imzaladığı göçmenlere ilişkin sözde geri kabul anlaşması nedeniyle kapalı.
Diğer tüm uluslararası cihatçı örgütler gibi IS-KP'nin (IŞİD-K) de Türkiye'de ağları var. Aslında bu örgüt İstanbul'da 2017 yılbaşı gecesi gerçekleşen Reina gece kulübü baskını ve Haziran 2016'da yapılan Atatürk Havalimanı saldırısının faili.
Ocak sonlarında, Pazar ayini sırasında İstanbul'daki bir Katolik kilisesine düzenlenen ve bir kişinin hayatına mal olan saldırı da bu örgütün işiydi.
(AEK)