Haziran 2019'da değiştirilen Yunanistan anayasası, tecavüzü artık "rıza olmadan cinsel ilişki" olarak tanımlıyor.
TIKLAYIN - Yunanistan'da Tecavüz Yasası Değişti: "Tarihi Bir Zafer"
Bunun öncesinde sunulan bir yasa tasarısı, tecavüzü ağır bir suç olarak değerlendirmiyor ve cinsel saldırıya dair cezaları hafifletiyordu.
Cezası 10 yıla çıkabilen tecavüz suçu, artık rıza ve beyan üzerinden değerlendirilecek ve fiziksel şiddet, vakaların tecavüz olarak nitelendirilmesi için şart olmayacak.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi Nedir?
Yunanistan'daki bu yeni yasayı değerlendirmek ve Türkiye'yle karşılaştırmak için avukatlar İpek Bozkurt, Esin Yeşilırmak, Seher Eriş ve İlayda Önal'la konuştuk.
Bozkurt: "Önemli olan teknik değil, kanun"
"Yunanistan'daki değişen yasada bir cinsel saldırının sadece var olduğunun bir suç olarak ortaya çıkması için kadının rızasının olmaması gerektiği söyleniyor" diyen avukat İpek Bozkurt, şunları söyledi:
"Kadının rızasının olmaması, kendisine karşı yapılan bir eylemi suç haline getiriyor. Eğer şiddet veya tehdit suçun tanımında yoksa ve suçun tek unsuru rızanın olmayışıysa, bunu ispatlamak ya da şikâyet edip davanın görülmesini sağlamak daha kolay bir şey.
"Sadece kadının rızasının olmamasının söylenmesi, davanın yürütmesi için yeterli koşulların sağlanmasına sebep oluyor. İnsan haklarına saygılı bir maddenin yazılmasında kadının beyanı ve rızası, o suçun ortaya çıkması için yeterli olmalı. Fakat asıl önemli olan teknik kanun değil, o kanunun nasıl uygulanacağı.
"Mahkemeler, herhangi bir cinsel saldırıda, kadının mağduriyetini, kadının suça katkısı araştırmadan yargılamalı. Ayrıca hakimlere toplumsal cinsiyet odaklı bir eğitim verilse çok fayda görüleceğini düşünüyorum. "
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi Ne Diyor? Devlet Ne Yapıyor?
Yeşilırmak: "Kadınların önemli bir zaferi"
Avukat Esin Yeşilırmak da, Yunanistan'daki yasanın tüm aktivistlerin ve kadınların çok önemli bir kazanımı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye de Yunanistan gibi yasasında değişiklik yapmalı. 'Rıza olmadan cinsel ilişki' şeklindeki mağdur beyanını esas alan cümleyi yasaya koymalıdır. Tabii ki bu demek değildir ki hiçbir delil olmaksızın salt mağdur beyanı ile cezalandırma yapılsın. Ancak mağdur beyanı delil başlangıcı olarak kabul edilirse, cinsel saldırı gibi ispatlanması çok zor bir suç ile ilgili maddi gerçeklik daha kolay aydınlanacaktır.
"Onun dışında özellikle kendi yasalarımız dikkate alınarak hakimlerin takdiri indirim sebeplerini uygulaması engellenmelidir ve yasalardan ziyade uygulayıcıların cinsiyet eşitliğini kavramalarına yönelik eğitimlerin verilmesi gerekir.
Yasalarınız olması gereken olsa dahi bunu uygulayanların kendi ahlaki ölçütleri ile karar oluşturması yasa metinlerini işlevsiz hale getirecektir."
Eriş: "Cinsiyetçi yargı ve kalıplardan vazgeçilmeli"
Yunanistan'ın yeni yasasında taraflardan birinin rızası olmadan gerçekleşen eylemin de tecavüz suçu olarak kabul edildiğini söyleyen avukat Seher Eriş de şöyle konuştu:
"Bu bağlamda değişen tecavüz yasasıyla direkt somut delil aramamak önemli bir gelişme.
"Tecavüzle karşı karşıya kalan kişiler şiddet görmediği için yargıya gitmiyorsa bu suç işleyenleri de cesaretlendirir.
"Bir olayın tecavüz olarak değerlendirilmesinde somut bir fiziksel şiddet, fiziksel tehdit aramak gerekmez keza bu somut olguları tespit etmek çoğu zaman zaten mümkün olmuyor.
"Bir yasanın eksikliğinden söz etmeden evvel o toplumun yapısının değerlendirilmesi gerek. Zira cinsel saldırı konusu gerek medya, gerek devlet bürokrasisinden yapılan açıklamalar, gerekse eğitim ile adeta beslenmekte ardından hukuki bir çözüm aranmakta.
Önal: "Yunanistan yasası mağduru sorgulamıyor"
Avukat İlayda Önal da şöyle konuştu:
"Değişen tecavüz yasası, rıza kavramının literatürde daha çok kullanılması ve değerlendirilmesi adına oldukça önemli bir adım. Ancak burada önemli olan, 'rıza' kavramının ne şekilde değerlendirileceği diye düşünüyorum. Çünkü yargılamada hep karşılaştığımız durumdur, yasa ve uygulayıcın yorumu arasındaki fark.
"2019 yılında olmamıza, feminist hareketin bunca ilerlemesine ve yürütülen tüm mücadeleye rağmen hala, 'hayır diyordu ama beden dili farklı söylüyordu, bu sebeple rızası vardı' gibi bir anlayışın sonuçlarını yargıda görüyoruz.
"Tecavüz ve rıza dışı cinsel ilişki bağlantısını kurmak tüm bu anlayışı reddediyor. Yıllardır yürütülen mücadele ile savunduğumuz 'Hayır, hayır demektir!' anlayışını hukuk sistemine sokuyor ve mağdurun sorgulanmasını ortadan kaldırıyor.
Av. İpek Bozkurt hakkında Kadın hakları avukatı. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun. Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde hukuk yüksek lisansını "Bir Feminist Aktivizm Yöntemi Olarak Dava Takibi" isimli yüksek lisans tezi ile tamamladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde hukukçu olarak çalıştı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gönüllü avukatlarından. Kadın karşı şiddet ve kadın cinayeti davaları ve İstanbul Sözleşmesi üzerine yayınları bulunuyor. Tigerlily Productions ve The Fuller Project For International Reporting tarafından desteklenen "Dying to Divorce" isimli ve boşanmak isterken öldürülen kadınlar hakkında çekilen bir belgesel için çalışıyor. İstanbul Barosu'nda Anayasa Mahkemesi'ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru konuları üzerine dersler veriyor. Av. Esin Yeşilırmak hakkında İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Mesleğe başladıktan sonra Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nda kadına yönelik şiddet ve konu ile ilgili devlet politikasından mağdur olan kadınlara gönüllü avukatlık yapıyor. Bu bağlamda öldürülen, yaralanan, cinsel saldırıya uğrayan mağdur ve aileleri ile meşru müdafaa hakkını kullanan kadınların davalarını takip ediyor. Halen İstanbul/Tercüman Sitesi'ndeki ofisinde avukat olarak faaliyet yürütüyor. Av. Seher Eriş hakkında İlkokul ve Liseyi Antakya'da bitirdikten sonra İstanbul'a yerleşti. Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 2016'dan beri ceza ve iş hukuku avukatı olarak çalışıyor. Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği bünyesinde Çocuk atölyesinde gönüllü öğretmenlik yaptı. Av. İlayda Önal hakkında Ankara'da hukukçu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hukuk eğitimini Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Hala Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi bölümünde Yüksek Lisans yapıyor. Yaklaşık 3 yıl önce İnsan Hakları alanında çalışmalar yürütmek adına Rize ilinin Fındıklı ilçesine taşındı ve avukatlık ofisini açtı. Şu anda aktif olarak avukatlık mesleğini sürdürüyor. Rize Barosu Kadın Hakları Komisyonu ve Çocuk Hakları Komisyonu başkanı. Rize'de Çocuk Hakları, Çocuk İhmal ve İstismarı, Toplumsal Cinsiyet, Kadına Karşı Şiddet ve Hukuki Koruma Yollarına ilişkin eğitim ve benzeri proje faaliyetleri yürütüyor. |
(AP/EMK)