Sabriye Okkır'ın avukatı Devrim Taş, "Kuddusi Okkır, belki de 200 yıl geriden gelen cezaevi rejiminin ve politikalarının mağduru oldu. Aradan geçen iki yıla rağmen bir değişiklik de olmadı. Bu politikalar değişmediği sürece, bu mağduriyetler de sürecektir" diyor.
"Kuddusi Okkır'a yapılan yargılama, Türkiye yargısının kendi hukuk düzenini yargılamasıdır" diyen Taş, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Türkiye'de hukuk düzeninin yaşananlara bir cevabı var mı? Kuddusi Okkır'ın yaşadıkları ile bozulan hukuk düzeni, yargılamalar ile kısmen onarılabilir mi? Türkiye'de hukuk düzeni var mı? Kuddusi Okkır'la ilgili davalarda görev yapan yargı mensupları, bu sorulara cevap vermekle yükümlü. Karar Okkır ve ailesine yönelik hak ihlallerinden ziyade Türkiye'de hukuk düzeninin ne olduğuna ilişkin olacak."
"Solcular, demokrat ve devrimciler Okkır ailesini yalnız bıraktı"
"Bu ülkede cezaevi politikalarından ve hak ihlallerinden en fazla zarar görenler, Kuddusi Okkır'ı ve ailesini yalnız bıraktılar. Bugün insanlar taraf olmaya zorlanıyorlar ve solcular, demokratlar, devrimciler, hukukçular da ne yazık ki bunu kıramıyor" diyen Taş, cezaevi rejimine ilişkin aksaklıkları şöyle sıralıyor:
- Türkiye'de tutuklu sayısı daha fazla ama tutuklulara dair yasal düzenleme yok. Sistem Adalet, Sağlık ve İçişleri Bakanlığı'nın cezaevlerine ilişkin üçlü protokolleriyle yürüyor.
- Bu yargı makamlarına güveni esas alan bir uygulama. Oysa hakim ve savcılar tutuklama kararından sonra her ay yapılması gereken tutukluluk incelemelerini bile gerçekleştiremiyor. İncelemeler dosya üzerinden değil dilekçeler üzerinden yapılıyor.
- Özel yetkili ağır ceza mahkemelerle Devlet Güvenlik Mahkemeleri uygulaması sürüyor.
- CMK'nın kısmen özgürlükçü sayılabilecek sistematiği, 5560 ve 5320 sayılı kanunlar gibi düzenlemelerle törpülendi. Otomatik tutuklama gerekçeleri genişletildi, tutukluluk süresi uzatıldı.
- Tutukluluk cezalandırma aracı olarak kullanılıyor. Devlet bunu teşvik ediyor.
- Tutuklu ve hükümlüler cezaevlerinde sağlık hizmetlerine erişemiyor. Hasta hastaneye geç sevk ediliyor. Uzman doktor görmüyor. Tahlil sonuçları görülmeden cezaevine geri gönderiliyor. Tedaviyi üstlenen doktorlar tedaviyi takip etmiyor. Sağlık dosyaları doktorlara ulaştırılmıyor. Kuddusi Okkır'ın ölümüne kadar Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne sabit doktor atanmamıştı.
- Cezaevinde tek kişilik hücrelerde, tutukluların sağlık kontrolü yapılmıyor.
- Kuddusi Okkır revire çıkmak için ilk dilekçesini 30 Temmuz 2007'de verdi. 14 Nisan 2008'de revire çıkmak için ikinci başvurusunu yaptığında yazısı okunmaz halde. O bu hale gelene kadar cezaevi yönetimi hastalığından habersiz. Tedavi görmediği için hastalığı ilerliyor. Oysa devletin cezaevinde bulunan kişilere karşı özen yükümlülüğü var.
- Cezaevi rejimi, tutukluların ölümü kesinleşmedikçe tedaviye erişim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanlarını fiili olarak imkansız kılıyor. (BB)