İfade Özgürlüğü Derneği'nin (İFÖD) yeni raporu, Türkiye'deki internet sansürlerinin toplumsal hafızayı nasıl tehdit ettiğini ortaya koyuyor.
Prof. Yaman Akdeniz, "Hatırlama Hakkı: İnternet Sansürünün Toplumsal Hafıza Boyutu" adlı çalışmasında unutulma hakkının sulh ceza hakimliklerince nasıl kötüye kullanıldığını ve bu durumun toplumsal hafızayı nasıl zedelediğini ayrıntılı bir şekilde inceledi.
Geçmişin unutulmasının ötesinde, hatırlama hakkının nasıl yok edildiğini verilerle detaylandırdı.
Buna göre 2020-2022 arasında sulh ceza hakimliklerine toplamda 18 bin 923 sansür talebi geldi. Taleplerin büyük bir kısmını 14 bin 2 adres ile basın kuruluşlarına ait haberler oluşturdu.
Hakimlikler bu tarih aralığında ‘unutulma hakkının’ Türkiye’deki yasal dayanağı olan 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesi kapsamında 930 erişim engeli kararı verdi. Karar sayısı 2020’de 224, 2021’de 324, 2022’de ise 382 oldu.
Kararlarla toplamda 15 bin 732 haber ve içerik sansürlendi. Akdeniz, sansüre uğrayan içeriklerin 3 bin 590’ını ‘kamuyu ilgilendiren haber’, 2 bin 175’ini ‘magazin haberleri’, 1.956’sını içerik ‘kamuyu ilgilendiren yargılama haberleri’, 1.716’sını ‘FETÖ soruşturması-yargılaması haberleri’, 918’ini ‘kadına şiddet’ ve 619’unu ‘taciz – cinsel saldırı haberleri’ olarak sınıflandırdı.
Akdeniz, hakimliklerin ‘unutulma hakkı kapsamında verdiği’ kararların yıllar içindeki artışının dikkat çekici olduğu düşüncesinde.
Çünkü içerikler çoğunlukla yargılama, faili meçhul cinayetler, taciz ve cinsel saldırı vakaları, erkek şiddeti, kamuda yolsuzluk ve usulsüzlük gibi kamuoyunu yakından ilgilendiren haberler.
Sansüre uğrayan haberlerin kamusal ilgi ve yarar taşıdığı için arşiv değeri olduğunu belirten Akdeniz, haberlerin yayından kaldırılmasını ‘toplumsal hafızayı silme girişimi’ olarak nitelendirdi. Ayrıca bunun basın özgürlüğüne müdahale olduğunu savundu. Raporda Avrupa ülkeleri ve Türkiye'deki uygulama farklılıklarına değinen Akdeniz, raporun sonuç bölümünde şöyle yazdı:
“Odağında toplumsal hafızanın ve hatırlama hakkının korunması olmayan ve dolayısıyla basın ve İnternet arşivlerini yok etmek amacı taşıyan yasal düzenlemeler sadece ifade ve basın özgürlüğüne zarar vermeyecek, toplumsal hafızanın yok edilmesine sebep olacaktır.
Bu çalışmayla birlikte ortaya konulan çok sayıda örnekten de görüleceği üzere, toplumsal hafıza ve arşivler çoktan zarar görmeye başlamış ve kamusal açıdan önemli arşiv değeri bulunan haber ve bilgiler sulh ceza hakimlikleri tarafından verilen kararlarla yok edilmektedir.
Basın ve internet arşivlerinin bütünlüğünün korunması gereksinimi demokratik toplumlar açısından kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ‘arşivlerin kültürel mirasın önemli ve yeri doldurulamaz bir parçası olduğunu ve insanlığın hafızasının sürekliliğin korunmasına katkıda bulunduğunu’ belirttiği unutulmamalıdır.
Ayrıca, Bakanlar Komitesi’nin üye devletlere ceza yargılamaları ile ilgili olarak medya aracılığıyla bilgi sağlanmasına ilişkin tavsiye kararında da özellikle kamuoyunun bilgilendirmek için, ceza hukukunun caydırıcı işlevinin görünür kılınması ve kamuoyunun ceza adalet sisteminin işleyişini denetleme hakkını kullanabilmesi için ceza yargılamaları hakkında yapılan haberlerin önemini vurgulamaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’deki unutulma hakkına ilişkin uygulamanın Avrupa’daki uygulamalardan çarpıcı biçimde farklı olduğu tespit edilmiştir. Türkiye’deki uygulama ağırlıklı olarak unutulma hakkı kapsamında değerlendirilen haber ve içeriklerin erişime engellenmesi, yayın ve arşivlerden çıkartılması, dolayısıyla tamamen yok edilmesine yöneliktir.
Raporun tamamını buradan okuyabilirsiniz.
(HA)