Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Opuz Grubu Davaları Gölge Raporu’nu Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’na sundu.
Mor Çatı hazırladığı raporda, “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekmesine” değindi ve “şiddetle mücadelede siyasi irade eksikliği olduğunu” vurguladı.
“Etkili soruşturma ve cezasızlık” başlığı ele alınan raporda; öne çıkanlar şöyle:
Kadınlar adalete güvenmiyor
*Türkiye’de şiddete maruz kalan kadınların adalete erişimindeki en önemli engellerden biri kadınların ceza adalet sistemine güvenmemesi ve buna bağlı olarak maruz kaldıkları şiddet nedeniyle şikayetçi olmamasıdır.
Soruşturma ve dava süreçleri çok uzun
*Şikayette bulunulan örneklerde soruşturma ve kovuşturma süreleri, makul süreyi aşıyor. Özel avukatla, iyi takip edilen bir dosyada şikayetten iddianamenin hazırlanmasına giden süre 1 yılı bulabilirken yerel mahkeme süreci bittikten sonra dosyanın sonuçlanması istinaf aşamasında ortalama 2-3 sene, Yargıtay’da da ayrıca yaklaşık 2-3 seneyi bulabiliyor.
Karar temyiz veya Yargıtay tarafından bozulur ve yeniden yerel mahkemeye gönderilirse süreç neredeyse en baştan başlamaktadır ve bazen dosyaların kesinleşmesi 10 yıldan fazla sürebiliyor.
Risk analizi kararlara yansımıyor
Savcılıklar, Ceza ve Aile Mahkemeleri defalarca kadına yönelik şiddet içeren suçları işleyen failler hakkında herhangi bir risk analizi yapmıyor. Aldığı tedbir kararının süresi dolan kadınlar tekrar tekrar kolluk veya mahkemelere başvurmak zorunda kalıyor. Kolluk tarafından yapıldığı söylenen risk analizi, 6284 sayılı Kanun kapsamında alınan kararlara yansımıyor.
Verilen cezalar caydırıcı değil
Cezaların yüksekliği ile caydırıcılığı doğru orantılı değildir. Cezalar arttıkça hakimlerin daha güçlü deliller beklentisi içine girdikleri ve beraat kararı verme yönünde eğilimleri olduğu görülmektedir. Bu nedenle cezaların artırılması cezasızlığa sebebiyet verebiliyor.
Cezalar genellikle alt sınırdan verilmekte ve takdiri indirim (iyi hal indirimi) yapılmaktadır. Kasten yaralama, tehdit, hakaret suçları için genellikle hükmedilen indirimli hapis cezası adli para cezasına çevrilmekte, ardından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile para cezası dahi fiilen ödenmiyor.
Faile göre ceza veriliyor
Mahkeme kararlarını failin görünüşü ve ekonomik standartları etkilemektedir. Fail “temiz yüzlü”, iyi giyimli, kendini iyi ifade eden veya zengin, nüfuzlu bir kişiyse cezasızlığa meyil olduğu ancak kötü görünümlü, kendini ifade edemeyen bir kişiyse daha kolay ceza verildiği gözlemlenmiştir.
Kadınların ısrarla suça maruz kaldıklarını söylemelerine karşı beraat kararlarına gerekçe olarak sıklıkla “sanığın suçlamaları ısrarla reddetmesi” gibi ifadelere yer verilerek masumiyet karinesi cezasızlığa hukuki kılıf olarak giydiriliyor.
AKBK’nın Türkiye’ye tavsiyeleri
Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu 9 Aralık’ta açıkladığı tavsiyelerinde Türkiye’ye İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararını geri almasını tavsiye etti.
Ceza Kanunu ve diğer alanlarda yapılan yasal düzenlemelere rağmen kadına yönelik şiddetin halen çok yaygın olmasına dair endişelerini tekrar etti.
Yetkilileri şiddete karşı kurumsal müdahaledeki boşlukları tespit etmek, gidermek ve önlemek, yargı ve kolluk kuvvetleri tarafından veri toplamayı iyileştirmek ve yürürlükteki mevzuatın gerektiği gibi uygulanmasını sağlamak amacıyla daha fazla yasal ve diğer önlemleri almaya çağırdı. Devletin kadın örgütleri ile işbirliği içinde çalışması konusunda verdiği tavsiyeyi tekrar etti.
Nahide Opuz Davası
2009 yılında AİHM Türkiye'yi Nahide Opuz ve annesini maruz kaldıkları sistematik erkek şiddetine karşı korumayarak ayrımcılığa neden olduğu için mahkum etmişti.
Bu karar aynı zamanda AİHM düzeyinde, bir devletin kadına yönelik şiddetle mücadele etme yükümlülüğünü vurgulayan ilk karar oldu.
İstanbul Sözleşmesi de bu karar üzerine inşa edildi ve devletlere kadınları şiddetten korumanın yanı sıra şiddeti önlemek için de yükümlülükler tanımladı.
Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden 2021 yılında imza çekmiş olsa da Opuz Grup Davaları nedeniyle izleme altındadır.
Opuz kararı sonrasında AİHM nezdinde açılan dört kadının davasında da Türkiye aleyhine karar verildi. Bu kararların tümü Opuz Grup Davaları başlığında takip edilmektedir. Türkiye, Opuz Grup Davaları için düzenli olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi(AKBK)'ne rapor sunuyor ve Bakanlar Komitesi Türkiye'ye tavsiyelerde bulunuyor.
TIKLAYIN - bianet erkek şiddeti çetelelerinin tamamı
(RT)