Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks, 2017 Raporunu açıkladı.
Türkiye’yle ilgili, “insan hakları krizinin devam ettiği” değerlendirmesini yapan Muižnieks, “uzun süren olağanüstü halin (OHAL) yargısal kontrolü azalttığını, darbe girişimi şüphelilerine yönelik soruşturmaların çok büyük sayıda insanı kapsadığını” ifade etti.
Muižnieks, yıllık raporla ilgili yaptığı açıklamada, “2017’de insan haklarının durumu birçok Avrupa ülkesinde bozulmaya devam etti” dedi:
“Eski krizler derinleşti, yeni krizler ortaya çıktı ve insan hakları değerlerine bağlılık ve standartlar zayıflamış görünüyor.”
“Eleştirel seslere yönelik baskı sürüyor”
Raporda, Türkiye ile ilgili şu değerlendirmeler yer aldı:
“Türkiye’deki insan hakları krizi derinleşti. Buna en net tezahürü, hapisteki hak savunucuları ile gazetecilerin artan sayısı oldu. 2017 yılının başında ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüne dair yayınladığım memorandumda da bu kötü sonuç belgelendi.
“Demokratik tartışma ortamındaki önemli sıkışmışlık varken yetkililer, yargı bağımsızlığını daha da zayıflatacak olan Anayasa değişikliği referandumuna gitti.
“Türkiye’de üç grup olayla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde müdahil oldum: Güneydoğu’daki ‘terörle mücadele’ önlemleri ile gazeteciler ve parlamenterlerin ifade özgürlüğüyle özgürlük ve güvenlik hakkı. Ancak yılın sonunda eleştirel seslere yönelik baskı şiddeti azalmadan sürdü.”
Hak ihlallerinde cezasızlık, kötü muamele
“Muižnieks, 10 Mart’ta Euronews’teki yazısında, Türkiye’nin Güneydoğusundaki terörle mücadele operasyonlarının orantısızlığından duyduğu endişeyi belirtmişti.
“Ayrıca, insan hakkı ihlallerinin etkili soruşturulmadığına dikkat çekmişti.
“Ayrıca, terörist propaganda ve terör örgütünü destekleme kavramlarının yargısal düzeyde çok geniş uygulandığına ve bunun muhalefeti boğmak için de kullanıldığına dikkat çekmişti.”
Raporda ayrıca, güvenlik güçlerinin kötü muamele uyguladığı iddia edilen ülkeler arasında Türkiye de yer aldı.
Sokağa çıkma yasakları, operasyonlar
“Gazeteciler ve hak savunucularına yönelik saldırılar ve tehditler sürerken, bu grupları da yargı da hedef alıyor. Ayrıca bu yıl içerisinde, yargısal taciz, tutuklamalar, gözaltılar, hak savunucularına açılan davalarla ilgili basın açıklamaları da yapılmıştı.
“5 Mayıs’ta konuyla ilgili görüşlerini AİHM’e sunan Muižnieks, Güneydaoğu’daki sokağa çıkma yasakları ile operasyonlarla ilgili 34 olayı anlatmıştı.
“Türkiye’ye yaptığı iki ziyaretin yanı sıra gözleme dayandırdığı bilgilerini sunan İnsan Hakları Komiserinin yazılı görüşünde, sokağa çıkma yasakları ve operasyonların sivil halkı nasıl etkilediği ifade ediliyordu.
“Muižnieks, bitiş tarihi belirsiz olan sokağa çıkma yasaklarının yasal temelden yoksun olduğunu ve büyük bir nüfus üzerinde orantısız sınırlamalara yol açtığını ifade etmişti.
İfade ve basın özgürlüğü
“Muižnieks, 19 Ekim tarihli raporunda da gazetecilerin fazla sayıda soruşturma ve davayla karşı karşıya olduğunu, davaların kanıttan yoksun olduğunu belirtmişti.
“Gazetecilere açılan davaların asılsız söylentilere dayandığının ifade edildiği raporda, sadece gazetecilik faaliyetlerinden dolayı gazetecilerin yargılandığı belirtildi.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı
“Adil yargılanma hakkına da değinilen raporda, tutuklamaların yüksek oranda kullanıldığı, tutuklama için gereken gerekçelendirmenin yapılmadığı ifade edildi. Bunun süregelen bir sorun olduğuna, OHAL ile birlikte arttığına dikkat çekildi.
“Muižnieks’in görüşünde, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının erozyona uğramasıyla, gazetecilerin de ötesinde tüm muhalif seslerin hedef alındığı ifade edildi.
“Ayrıca, gazetecilerin yargılanması ve tutuklanmasının güçlü bir caydırıcı etki yarattığına da değinildi: Böylelikle, iktidarı eleştirenlere baskıların arttığını görmek de zor olmadı.”
Raporda, milletvekillerinin bağımsızlıklarının kaldırılıp yargılanmalarının ve milletvekillerinin tutuklanması da “iktidarı eleştirenlere yönelik baskının boyutunun artmasının bir parçası” olarak değerlendirildi. (AS)
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz. [İngilizce]
* Türkiye’de Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlerin İnsan Hakları Etkilerine ilişkin Memorandum’un tam metnine de buradan ulaşabilirsiniz.