Cinsiyet, Makro-ekonomi ve Uluslararası Ekonomiler Çalışma Grubu'nun (Gem-IWG); Heinrich Boell Vakfı, Levy Ekonomi Enstitüsü, Birleşmiş Milletler Kadın (UN Women) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) desteği ile düzenlediği "Avrupa'daki Ekonomik Krize Cinsiyet Üzerinden Bakış" konferansı; 17 Ekim'de İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ) gerçekleştirildi.
Konferansın üçüncü oturumunda, ekonomik krizlerin Türkiye üzerindeki etkileri tartışıldı. Oturumda "Krizin Politik İktisadı: Muhafazakarlığın Yükselişi, Nakit Transferi ve Cinsiyet Eşit(siz)liği" başlıklı bir sunum veren İTÜ İşletme Mühendisliği Bölümü öğretim görevlisi İpek İlkkaracan, iş piyasasındaki kadın-erkek eşitsizliğinden; makro-ekonomik büyüme ve modernleşmenin iş piyasasına etkilerinden ve kadınların iş piyasasına hangi politikalarla dahil edilebileceğinden bahsetti.
Hükümetlerin, sürdürülebilirliği tartışılacak "nakit transferi politikaları" ile kadınların iş hayatından ve sosyal hayattan uzaklaştırılması yerine; çalışma hayatına dahil edilmeleri gerektiğini savunan İpek İlkkaracan ile işsizlik ve kadının iş hayatındaki yeri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Türkiye'deki ekonomik krizler, işsizliği nasıl etkiledi?
Türkiye'deki işsizliğe tarihsel olarak bakıldığında, ilk sıçrama 1970'lerde petrol krizinden sonra görülebilir. İşsizlik, 1970'lerde yüzde üç-üç buçuk civarında sabitlenirken; 1980'lerde yüzde beşlere çıktı. 1990'larda, liberalleşme sürecinden sonra yüzde altı-altı buçuk civarında seyretti. 2001 krizinden sonra ilk defa iki haneli sayıları bularak yüzde on buçuğu gördü.
2009 krizinden sonra Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine ulaştı ve yüzde 14-15 seviyesine ulaştı. Tarım-dışı olarak ele alındığında yüzde 17-18'lere çıktığını görebiliriz. Türkiye bu şekilde bakıldığında dünyadaki en yüksek işsizlik oranlarından birine sahip oluyor.
Şu anda hızlı ekonomik büyüme ile yüzde 10 civarına indirildi ama Avrupa'daki kriz çözülmedikçe Türkiye'deki toparlanmanın ne derece kalıcı olacağı ayrı bir tartışma konusu.
Türkiye'deki işsizlik ile Avrupa ile karşılaştırıldığında ne gibi sonuçlara ulaşılabilir?
Çok ciddi bir fark var. Örneğin Polonya veya İspanya'daki işsizlik Türkiye'dekinden yüksek. Ancak işsizliğin yüksek olduğu Avrupa ülkelerinde kadınların iş gücüne katılım oranı Türkiye'dekinden kat be kat yüksek. Bu ülkelerde, hem yetişkin erkeklerin ve kadınların iş gücüne katılım oranları hem de işsizlik oranları Türkiye'dekinden daha yüksek.
Türkiye'de iş gücüne katılım nasıl?
Avrupa'da yetişkinlerin iş gücüne katılımı yüzde 60'larda 70'lerdeyken; Türkiye'de bu oran yüzde 48. Türkiye'de yetişkin kadınların yüzde 27'si iş gücüne katılıyor; bunun yüzde 24-25'i ise kentsel alanlarda çalışıyor.
Bunun yanı sıra Türkiye'de kadın işsizliği, erkek işsizliğinden hep daha yüksek oldu.
Türkiye'de bir yandan iş gücüne katılımda kadın ve erkek arasındaki büyük uçurum kapatılmalı; diğer yandan da işsizlik düşürülmeli.
Kriz dönemlerinde kadın istihdamı ile erkek istihdamı arasındaki fark neden azalıyor?
Kriz dönemlerinde farkın nispi olarak düşmesinin nedeni; erkeklerin kriz dönemlerinde işsiz kalması veya ücretlerinin düşmesi sonucu azalan toplam aile gelirini kadınların ek işçi rolüyle kapatma amacıyla işgücü piyasasına dönmesi. Bu durumda kadın ve erkek istihdamı arasındaki fark azalıyor ama kapanmıyor.
Kadın ve erkek istihdamı arasındaki uçurumun kapanması arzu edilen bir şey ama bu şekilde değil. Bu uçurum, erkeklerin çalışma koşulları ve erkek işsizliği üzerindeki olumsuz etkilerden dolayı değil; güçlü bir büyüme sonucunda genişleyen iş gücü piyasasında kadınların olumlu koşullarda ve sigortalı işlerde çalışmasıyla kapanmalı.
Hükümetin yürüttüğü nakit transferi politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Seçimlerden önce Adalet ve Kalkınma Parti'li (AKP) belediyelerin yaptığı erzak yardımları, Tunceli'de beyaz eşya dağıtılması ve ayni yardımlar oldukça tartışıldı. Benim özellikle eleştirel yaklaştığım uygulama ise belirli bir gelirin altında olan hanelerdeki yaşlı veya engellilere bakım sorumluluğunu kabul eden aile bireylerine; hükümetin asgari ücret ödemesi. Bunun ön şartı da bu sorumluluğu alan kişinin başka hiçbir işte çalışmaması. Aksi halde bu yardım kesiliyor.
AKP'nin üst üste kaydettiği seçim başarılarının arkasında bu tür popülist yardım politikalarının da önemli bir yeri olduğu düşünülüyor. Hükümet bu yönde birçok eleştiri alırken; 2011 seçimlerinde ana muhalefet konumundaki ve sosyal demokrat bir parti olarak adlandırabileceğimiz Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de seçim kampanyasındaki en önemli ataklardan biri olarak Aile Sigortası'nı önerdi.
Aile Sigortası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu politikanın bir toplumsal cinsiyet boyutu vardı. CHP, aile sigortasının ailedeki kadına ödeneceğini belirtti. CHP bunu, kadınları güçlendirmede kullanılacak bir araç olarak sundu. Bu ayni yardımlar kadına verildiği sürece kadının aile içinde güçlenmesi sağlanabilir; ancak eğer bir serbest piyasa ekonomisinde yaşıyorsak, bu çerçevedeki bir toplum düzeninde güç sahibi olmanın en temel yolu piyasaya entegre olmaktır.
Türkiye'de sosyal sigortaya erişmek için çalışıyor olmak gerekiyor. Böyle bir ortamda, iktidar veya anamuhalefet partileri, işsizliği azaltacak güçlü bir ekonomik büyüme modeli veya kadınlara iş yaratacak politikalar yerine kendilerine oy çekebilecekleri ayni yardım politikalarına yöneliyor.
Nakit transferlerinin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine etkileri neler olabilir?
Bu transferler; ayrımcılığın temelinde yatan geleneksel kadın rollerini pekiştirici bir etki yapabilir. Erkek, "Zaten devletten de para alıyorsun, çalışmana gerek yok" diyebilir.
Kadının işgücüne katılımını artırmak için ne gibi politikalar yürütülebilir?
Kayıtdışı sektör, düşük maaş verilmesi ve uzun çalışma saatleri gibi uygulamalara karşı önlemler alınmalı. Yurtdışından gelen sıcak paraya dayalı balon büyüme modelinden de uzaklaşılmalı ve iş yaratmanın temel hedef olduğu maliye ve para politikalarına yönelinmeli. Devlet ayrıca çocuk yuvaları, yaşlı ve engelli bakım evlerinin oluşturulacağı yeni bir kurumsal yapılanmaya gitmeli. Bu da aslında büyümeyi tetikleyici yeni bir hizmet sektörü oluşturulmasını ve kadınlar üzerindeki ücretsiz iş yükünün kamusal alana taşınmasını sağlayacaktır. (IK/HK)