Fotoğraf: Hikmet Adal / bianet
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü açıklamasına göre Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 19 bini aşkın bina çöktü.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının verilerine göre 50 bin 576 bina acil yıkılması gereken ağır hasarlı bina ya da zaten yıkık durumda.
Depremlerde hayatını kaybeden kişi sayısı şimdilik 35 bin 418. Yine resmi açıklamalara göre 105 bin 505 kişi yaralandı. 13 bin 208'inin hastanelerde tedavisi devam ediyor.
Daha enkaz kaldırma çalışmaları başlamadan savcılıklar da harekete geçmiş durumda. Savcılar 10 ilde yıkılan ya da imara aykırı değişiklik tespit edilen binalarla ilgili soruşturma başlattı. 221 kişinin sorumluluğunu tespit etti. Sorumluluk tespiti yapılanlardan 24'ü çıkarıldıkları hakimliklerce tutuklandı. 11 şüpheli adli kontrole serbest bırakıldı. 5 şüpheli hakkında yakalama kararı, 54 kişi hakkında da gözaltı talimatı var. Halen 60 kişi gözaltında.
Halkın öfkesi büyük. Müteahhitlere tepkililer. Sorumluların cezalandırılmasını istiyorlar. Ancak Türkiye’de bir cezasızlık gerçeği var.
1999 Gölcük, 2003 Bingöl ve 2011 Van ve 2020 İzmir depremlerinde bina sahipleri, müteahhitler, mühendisler ve fenni mesuller 'bilinçli taksirle ölüme neden olmaktan' yargılandı. Ancak ya beraat ettirildi ya da ödül gibi cezalar verildi.
Gölcük’te 2100 davada sadece 110 ceza
Fotoğraf: AA
17 Ağustos 1999’daki 7.4'lük Gölcük depreminde 17 bin 408 kişi hayatını kaybetti. Kayıpların çoğu konutların yıkılmasından kaynaklandı. Depremde 112 bin 724’ü yıkık ve ağır hasarlı olmak üzere toplam 376 bin 479 konut ve işyerinde hasar saptandı.
Deprem sonrasında 2 bin 100 kadar dava açılsa da 1800 dava yasal boşluklar nedeniyle düştü. Kalan 300 davadan sadece 110'u ceza ile sonuçlandı ve bu cezaların çoğu ertelendi.
Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007’de yedi buçuk yıl geçtikten sonra zaman aşımına uğrayarak düştü.
Kocaeli’nde açılan 600’e yakında davada sadece 12 kişi 10’ar ay hapis cezası aldı. Altısının cezası infaz edildi, altısının cezası ise ertelendi. Sakarya’da 695 davadan sadece beş kişiye ceza çıktı. Düzce’de 220 kadar dava açıldı. Yargılamaların sonucunda hiç kimse cezaevine girmedi. Yalova’da ise 173 dava açıldı. Hemen hemen tamamı sonuçlansa da ceza aldığı bilinen tek isim müteahhit Veli Göçer.
İnşa ettiği binaların çoğu çöken ve 200'ye yakın insanın hayatını kaybetmesine neden olan Veli Göçer'in davası Gölcük depreminin sembolü haline geldi.
Göçer, 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılsa da 7,5 yıl hapis yattıktan sonra 2011'de tahliye edildi. Göçer 2018’de yeni bir müteahhitlik firması kurdu ve yeniden inşaat yapmaya başladı.
1999 Gölcük depreminin ardından 170 kamu görevlisine de ‘görevi ihmal’ suçlamasıyla dava açıldı. Bazı kamu görevlileri görevden uzaklaştırılırken, bazı davalar da zaman aşımı nedeniyle düştü.
Bingöl'de 85 canın bedeli 1.5 yıl |
1 Mayıs 2003’te Bingöl’de meydana gelen 6,4’lük depremde 625 bina çöktü veya ağır hasar aldı. Depremde 177 kişi öldü. Depremde en fazla can kaybı Çeltiksuyu Pansiyonlu İlköğretim Okulu’nda yaşandı. Okulun koğuş bloku çökmesi sonucu 1’i öğretmen 84’ü öğrenci 85 kişi hayatını kaybetti. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Malzemeden çalınmış, ihale şartlarına uyulmamış, suçlular masaya getirilecek” dediği depremle ilgili karar 6 yıl sonra çıktı. Bingöl Ağır Ceza Mahkemesi ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan okulu yapan müteahhit Şeref Bozkuş’a 3,5, kontrol mühendisi Şadiye Topçu ve mühendis İsmet Elhakan’a da 2,5 yıl hapis cezası verdi. Davada yargılanan 6 sanık da beraat etti. Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği cezaları onadı. Karın onanmasından sonra Bozkuş 1.5, Elhakan ise 1 yıl cezaevinde kalarak tahliye oldu. Hayatını kaybedenlerin yakınlarının açtığı davada ise Elazığ Bölge İdare Mahkemesi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ailelere 50 bin ile 120 bin TL arasında değişen tazminat ödemesine karar verdi. |
Van'da da adalet çıkmadı
23 Ekim 2011’de 7.2 büyüklüğündeki Van-Erciş merkezli deprem ve 9 Kasım 2011’de yaşanan 5.6 büyüklüğündeki Van-Edremit merkezli depremde 604 hayatını kaybetti, 4 bin 152 kişi de yaralandı.
İlk depremde 2 bin 262, ikinci depremde de 2'si otel olmak üzere 25 bina yıkıldı. Depreminin ardından ilk ceza ikinci depremde yıkılarak aralarında DHA muhabirleri Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir'in bulunduğu ve 24 kişinin hayatını kaybettiği Bayram Oteli’nin sahibi Tevfik Bayram'a verildi.
Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Bayram, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek’ suçundan önce 11 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Daha sorna Yargıtay, ‘Eylemin ağırlığı ve ölen kişi sayısının fazlalığı’ nedeniyle cezayı az bularak yerel mahkemenin kararını bozdu. Tekrar yarılanan Bayram 15 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.
4 yıl cezaevinde kalan Bayram, 2016’da çıkartılan bir Kanun Hükmündeki Kararname sonrası tahliye edildi.
Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala, Bayram Otel’yle ilgili davada, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararını dikkate almayarak kamu görevlilerinin soruşturulmasına izin vermedi.
Belediye ve bakanlık tazminata mahkum oldu
Van depreminde ikinci hapis cezası depremden 4 yıl sonra çıktı. Ruhsatta 4 kat görülmesine rağmen 6 kat olarak inşa edilen ve yine ikinci depremde yıkılan Arslan Oteli’nin ortakları Ahmet ve Mahmut Arslan 11 yıl 1 ay 10'ar gün hapis cezası çarptırıldı.
Arslan Oteli'nin enkazında ölen Mevlüt Sinan'ın çocuklarının açtığı davada ise Van Belediyesi, AFAD ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 45 bin TL tazminat ödemesine hükmedildi.
Konutları yıkılan ev sahiplerinin açtıkları davalarda ise, Van Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile AFAD, sonuçlanan 100 dosya için 5 milyon liralık tazminata mahkum oldu.
Mütalaaya rağmen beraat
Van depreminin sembol davası ise 39 kişinin hayatını kaybettiği Sevgi Apartmanı davası oldu. Binanın müteahhidi Salih Ölmez ile İnşaat Mühendisi Murat Kazancı’nın yargılandığı dava depremden 8 yıl sonra 6 Kasım 2019’da sonuçlandı.
Erciş Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma savcısının sanıklar hakkında ‘bilinçli taksirle ölüme neden olmaktan’ ceza istediği mütalaaya rağmen Ölmez ve Kazancı’yı beraat ettirdi. Müşteki avukatların katılmadığı duruşmada sonrasında avukatlar beyanlar beklenmeden beraat kararı verilmesine tepki gösterdi.
10 yıllık hapis cezaları para cezasına dönüştü
Erciş’te 45 kişinin hayatını kaybettiği 7 katlı Dağ Apartmanı davası ise 2015’te sonuçlandı. Eşi ve iki kızını da bu binada kaybeden müteahhit İrfan Dağ ile diğer müteahhit Celal Yıldız ve inşaat mühendisi Murat Kazancı’nın yargılandığı davada Erciş Ağır Ceza Mahkemesi sanıkları taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmaktan 10’ar yıl hapis cezasına çarptırdı.
Mahkeme aynı kararda sanıkların cezalarını 8 yıl 4 aya indirdi. Daha sonrada 3 bin 40 günü, günlüğü 20 TL’den para cezasına çevirdi. Böylece sanıklar, toplamda 60 bin 800 TL adli para cezası ile cezalandırıldı.
20 kişinin hayatını kaybettiği Safa apartmanının sahibi Nezir Baş ise 6 yıl 3 ay hapse mahkum edildi.
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında binanın yapımı sırasında gereken özenin gösterilmediğini, kötü demir işçiliği ve beton kalitesi ile donatı eksiklikleri nedeniyle binanın yıkıldığı hükmüne vardı.
Fakat Baş’a verilen ceza, sanığın kişiliği, taksire dayanan kusuru, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık, sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek 227 bin 500 lira adli para cezasına dönüştürüldü.
İzmir'de 10 kişiyi 4 ile 18 yıl arasında hapis cezası |
Fotoğraf: Mehmet Emin Mengüarslan / AA 30 Ekim 2020'de Ege Denizi açıklarında 16 saniye süren 7,0 şiddetindeki depremde 117 kişi yaşamını yitirdi, 1034 kişi de yaralandı. Çöken Rıza Bey Apartmanı’nda 36, Emrah Apartmanı’nda 32 ölü, Doğanlar Apartmanı’nda 15, Yağcıoğlu, Yılmaz Erbek ve Barış Sitesi’nde 11 kişi hayatını kaybetti. Yıkılan binalarla ilgili aralarında müteahhit, sürveyan, inşaat mühendisi, mimar, yapı denetim şirketi yetkilileri, bina yöneticileri ve izinsiz tamirat işlemi yapan toplam 37 sanık hakkında "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan dava açıldı. Şimdiye kadar davaların üçü sonuçlandı. Davalarda 10 sanık, 4 yıl 5 ay 10 gün ila 18 yıl arasında hapis cezalarına çarptırıldı. Yağcıoğlu Apartmanı davasında, müteahhit Şerafettin Ağar ve bina fenni mesulü Orhan Ayber "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 12 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırıldı. Doğanlar Apartmanı davasında yapı müteahhidi Çetin Doğan 18, proje müellifi Mehmet Sedat Boyacı 12, sürveyan Gündüz Uysal da 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası aldı. Yapı fenni mesulü firari Bedriye Işıldak'ın dosyası ise ayrıldı. Yılmaz Erbek Apartmanı davasında mahkeme davanın tek tutuklu sanığı Mustafa Yılmaz'a 15 yıl hapis cezası verdi. Binanın inşaat mühendisi Ali Özsoy 10 yıl, yapı denetim şirketi yetkilileri Binay Bükey ve Eşref Pervis Toğulga ile fenni mesul Nurettin Bozdoğan 7'şer yıl 6’şar ay hapis cezaları aldı, 6 sanık beraat etti. Yargılama sürecinde 2 sanık vefat etti. Depremde ölüm ve yaralanmaların yaşandığı Barış Sitesi'ne ilişkin ise şüphelilerin hayatta olmaması ve kimlik tespiti yapılamaması nedeniyle dava açılamadı. Depremde 36 kişiyle en çok can kaybının olduğu Rızabey Apartmanı'na ilişkin davada 13 sanık, 30 kişinin yaşamını yitirdiği, 8 kişinin yaralandığı Emrah Apartmanı ile ilgili davada 2 sanık, 10 kişinin yaralandığı Cumhuriyet Sitesi’ne ilişkin davada ise tutuksuz 3 sanığın yargılanması devam ediyor. Kamu görevlileri de yargılanıyor Soruşturma kapsamında binaların yıkılmasında ihmali, denetim eksikliği olduğu öne sürülen belediye görevlileri ile İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi çalışanları hakkında hazırlanan ve Memur Suçları Bürosuna gönderilen dosyaların ise bazılarında davalar açıldı. Rızabey Apartmanı, Barış ve Cumhuriyet Sitesi'ndeki ölüm ve yaralanmalara ilişkin belediye fen işleri müdür vekili, imar müdürü, şube şefi, inşaat mühendisi, imar müdür yardımcısı ve teknisyenin de bulunduğu 11 sanığın "görevi kötüye kullanma" suçundan yargılamaları sürüyor. İddianamelerde bu sanıkların yıkılan binaların statik projesini inceleyip kontrol eden, onay veren ve ruhsat düzenleyen kamu görevlileri oldukları, 3194 sayılı imar kanunundaki yasal mevzuat ile 1975 tarihli yönetmelik hükümlerine göre kendilerine yüklenen görevin gereklerine aykırı hareket ettikleri öne sürüldü. |
(HA)