Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi, Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin düzenlediği Medya ve Barış Konferansı’nın ilk panelinde Türkiye'de Barış Gazeteciliği tartışıldı.
Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu'nun moderatörlüğündeki panelde Prof. Dr. Sevda Alankuş, Faruk Bildirici, Nadire Mater ve Tirşe Erbaysal Filibeli söz aldı.
Panel, bianet’in Barış Gazeteciliği’ne dair Murat Utku ve Işıl Sarıyücel’in hazırladığı video gösterimi ile başladı.
Etkinlik Nurcan Akad moderatörlüğündeki Mehveş Evin, Mete Çubukçu, Ceyda Karan, İsmail Saymaz'ın söz alacağı "Barış Gazeteciliği ve Medya" başlıklı panelle devam etti.
Alankuş: Barış Gazeteciliği çok zor, çok kolay
Türkiye’de Barış Gazeteciliği yapıl-a-madığını söyleyen Alankuş, özellikle ana akım medyada Barış Gazeteciliği yapılabilir mi sorusunu, “Editoryal bir tercih olmasa bile bireysel bir tercih olarak yapılabilir, bu hem çok zor hem de çok kolay” diye yanıtladı.
Barış Gazeteciliği’nin yapılabilmesinin zor olmasını açıklarken Türkiye’de medyanın siyasal iktidarla hiçbir zaman mesafelenemediğini söyledi. Konvansiyonal gazeteciliği savaş gazeteciliği saydığını anlatan Alankuş, buna rağmen Konvansiyonal gazeteciliğin bile gerekli ilkelerine bağlı kalınmadığını anlattı.
Feminist haber eleştirisinin önemine değinen Alankuş, objektiflik kavramına karşı eleştirilerini de paylaştı:
“Feminist haber eleştirisi yapanlar objektif ve geleneksel habercilik anlayışının aslında ikili karşıtlıklar üzerine kurulu dünya anlayışının içinden çıkan onu yeniden üreten bir zihin dünyasını sonucu olduğunu söylüyor.
“Farklı liderlerin demeçlerine karşılıklı olarak yer vererek buna objektiflik diyorlar. Ancak objektifliğin şiddeti ve savaşı katlayan yönde sonuçları olabiliyor.”
Alankuş, Barış Gazeteciliği’nin yapılmasının kolay olmasına dair şu noktalara dikkat çekti:
“Seksist olunmayarak Barış Gazeteciliği yapılmaya başlanabilir. Gazetecilikte referansımız barış olacak. Barış da bir süreç olarak anlaşılmalı. Şiddete yol açacak nedenlerin ortadan kaldırılması için önemlerin alındığı pozitif süreç olarak, gelmesi için uğraşmamız gereken bir kavram.
“Barış ötekiyle yapılan bir şey. Referansımız ötekiyle olan ilişki. Geleneksel gazeteciliğin birey merkezli hali yerine öteki merkezli etik üzerinden gitmeli. Öteki de kadınmış gibi gözükmeden, kadınlaştırılmadan yapılacak bir habercilikle başlanabilir. Bu çok kolay.”
Mater: Barış Gazeteciliği rıza üretimini kırar
Mater, Türkiye’de Barış Gazeteciliği’nin mümkün olduğunu ancak yapılamadığını belirterek, neden yapılamadığını anlattı.
Gazetecilere dönük baskıların olduğu medya ortamının gazetecilerin nasıl haber yaptığı ve yapması gerektiği meselesine gelememesine yol açtığını ancak bu konuda gazetecilerin de fırsat yaratmaktan yana olmadığını söyledi. 15 Temmuz sonrasında ise “rıza üretme/algı yönetimi makinası” ile karşı karşıya olunduğunu anlattı.
Mater, barış gazeteciliğinin rıza üretimini kıran bir habercilik yaptığını söyledi.
“Her şey aslında dil ile başlıyor. Kolombiya’da barış müzakereleri başladıktan sonra Kolombiya Hükümeti ‘teröristler yaptı’ cümlesi yerine ‘çatışma ortamında’ diye resmi dilini değiştirdi. Çatışmanın çıkma nedeni olan iktidar eğer barış istiyorsa önce dilini düzeltmeye çalışmaktan başlıyor.
“Türkiye’de örneğin Dolmabahçe mutabakatında Türkiye’yi yönetenler barış sözcüğünü güzel şekillerde kullandılar. Hükümeti destekleyen, eleştirel yaklaşamayan medya da o zamana dek barıştan söz etmezken barış demeye başladı. Gazeteciler de Barış Gazeteciliği yapmaya başladılar. Biliyoruz ki Barış Gazeteciliği hükümetlerin icazetine bırakılamayacak kadar önemli. Birkaç ay sonra çözüm süreci bitti, Barış Gazeteciliği de bitti.
“Gazeteciler oyunbozan olmalı. Biz rıza üretimine karşı çıkmak durumundayız.”
Bianet’in habercilik anlayışına dair bilgi veren Mater, genç gazetecilere şu mesajları verdi.
“Yaratıcılık önemli. Çok meraklı olmalılar. Duydukları, okudukları, gördükleri her haberi mutlaka sorgulamalılar, ‘Bu doğru mu?’ sorusunu akıllarından çıkarmamalılar. Gazeteciliği heyecanla hakkaniyetli yapmaları, bulundukları ortamların demokratikleşmesi için uğraşmaları, şefleriyle didişmeleri, haber tartışmaları, oto sansüre esir olmamaları gerekiyor.”
Bildirici: Haberin, çatışmanın şehvetine kapıldık
Bildirici, “Gazetecilik yaparken kalıpları aşmak gerekiyor” dedi. Türkiye’deki medya organlarının haberlerinden örnekler vererek Barış Gazeteciliği’nin olmamasının gerekçelerini dile getirdi.
“Olayları doğru vermiyor, olgulara hiç girmiyoruz.
“Her gün haberlerde ‘Ordumuz’ deniyor. Sen gazetecisin ülkeyi yönetmiyorsun, komutan değilsin onun dışında kalman lazım ki bu ülkenin yararına iş yapasın. Bir gazetecinin empati kurması çok önemli. Eğer bir tarafta yer alıyor, karşı taraftakilerin acılarını duyamıyorsanız savaşın tarafında duruyorsunuz, Barış Gazetecisi olamazsınız.
“Ayşe Öğretmen ‘Bu ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız?’ demişti, bu soru suç oldu, yargılanıyorlar. Bu ülkenin doğusunda yaşananların farkında mıyız, gazeteciler gerçekleri olduğu gibi anlatabiliyor muyuz. Yeterince anlatabildiğimiz kanısında değilim.
“Cizre’de bodrumda olanları ne kadar yansıttık? Bodrumda insanlar vardı, Meclis’e ulaştılar, Sağlık Bakanlığı devreye girdi, ambulanslar girdi, giremedi, bina yok oldu, mahalle yok oldu. Nasıl oldu, bilmiyoruz. Biz anlatmadık zaten.
“Şehit ailelerine de saygı duymuyoruz. Hassa kaymakamı aileye çocuklarının ölümünü kameraların önünde verdi diye haber yapıldı. İnsanın acısını kameralar önünde sergilenmesine aracı olmamalıydı. Peki gazeteciler ne yapıyordu? O işi yapanlar onlardı. Biz onlarla da empati kuramıyoruz. Haberin, çatışmanın şehvetine katıldık. Buradan gideceğimiz yeni çatışma haberleri olabilir, başka bir şey olamaz.”
Filibeli: Engeller ve öneriler
Filibeli, Barış Gazeteciliği üzerine Gezi Parkı direnişi sırasında gazetecilik yapan 30 kişi yaptığı görüşmelerden hareketle barış gazeteciliğinin önündeki engeller ve önerilerini aktardı.
Gazetecilerin sıraladıkları sorunları medya ve iktidar ilişkisi, iş güvencesi, sansür-otosansür, çatışmacı ve ayrımcı dil kullanımı, propaganda manipülasyon ve algı yönetimi olarak açıkladı.
Görüştüğü 30 gazeteciden birinin serbest gazeteci olduğunu diğer 29 gazeteciden 20’sinin görüşmeleri yaptıkları 2014 yılından beri gazetelerin kapanması, işten çıkarılma, işyerinde mobbinge uğrama sebebiyle işten ayrılma, kayyum atanması nedeniyle işini kaybettiğini söyledi.
Gazetecilerin aktardığı önerileri ise şöyle sıraladı.
* Medyanın bağımsızlığı sağlanmalı,
* İş güvencesi sağlanmalı,
* Sansür ve oto-sansürün önüne geçilmeli,
* Meydanın bağımsızlığını sağlamak için yasalar düzenlenmeli, gerekirse yeni yasalar getirilmeli,
* Barış gazeteciliği eğitimleri verilmeli
* Barış Gazeteciliği iletişim fakültelerinde ders olmalı,
* Mesleki örgütler geliştirilmeli, ihtiyaç duyulana alanlarda yeni mesleki örgütleri oluşturulmalı,
* Çatışmacı dilden kaçınılmalı,
* İnsan hikayeleri anlatılmalı.
(BK)