Haberin İngilizcesi için tıklayın
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) İnsani Gelişme Raporu 2019 verilerine göre, Türkiye insani Gelişme Endeks değerinde 0,806 alarak 189 ülkeden 59’uncu sıraya yerleşti. Listenin ilk sırasındaki ülkeler, Norveç, İsviçre, İrlanda ve Almanya.
TIKLAYIN - UNDP raporunun Türkçe özeti
Aynı raporun Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine bakıldığında da Türkiye’nin geçen yıl 0,305’lik değerle 162 ülkeden 66’ncı sıraya yerleştiği kaydedildi. Türkiye'nin önünde yer alan ülkeler ise Uruguay, Kuveyt, Barbados, Palu, Romanya, Karadağ, Bulgaristan ve Kazakistan geliyor.
TIKLAYIN - Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Türkiye Sondan 10
TIKLAYIN - Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde 19 Ülkeyi Geride Bıraktı
Cinsiyet eşitsizliği ile ilgili 940 haber yansıdı
Ajans Press, cinsiyet eşitsizliği ile alakalı basına yansıyan haber adetlerini inceledi. Ajans Press ve PRNet’in dijital basın arşivinden derlediği bilgilere göre geçen yıl cinsiyet eşitsizliği ile alakalı basına 940 haber yansıdığı tespit edildi.
2019 yılı verilerine bakıldığında ise 928 basın haber ile konuşulduğu görülürken, cinsiyet eşitsizliğine karşı yapılan konferans ve söyleşilerin ön planda olduğu görüldü.
Ajans Press’in, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) verilerinden elde ettiği bilgilere göre, Türkiye insani Gelişme Endeks değerinde 0,806 alarak 189 ülke ülkeden 59’uncu sıraya yerleştiği görüldü.
Böylelikle Türkiye’nin ilk kez “çok yüksek insani gelişme” kategorisinde yer aldığı belirlendi. Aynı raporun Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine bakıldığında da Türkiye’nin geçen yıl 0,305’lik değerle 162 ülkeden 66’ıncı sıraya yerleştiği kaydedildi.
Bu kırılım üreme sağlığı, kadının güçlendirilmesi ve ekonomik faaliyetler alanlarında cinsiyete dayalı eşitsizliklere ilişkin bulgular baz alınarak hazırlandı.
"Kadınlar evde erkeklere kıyasla üç kattan daha fazla ücretsiz bakım işi yapıyor"
Raporda, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilgili şu bilgilere yer verildi:
"Bazı insan grupları pek çok şekilde sistematik olarak dezavantajlı durumda kalıyor. Bu gruplar etnik köken, dil, toplumsal cinsiyet veya sosyal sınıf tarafından veya yalnızca bir ülkenin doğusu, batısı, güneyi veya kuzeyinde yaşıyor olmaları ile tanımlanabilir. Bu tür gruplara pek çok örnek verilebilir fakat şüphesiz ki dünya genelinde en büyük grup kadınlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri her yerde görülen en yerleşik eşitsizlik türlerinden biridir. Bu dezavantajların dünyanın yarısını etkilemesi nedeniyle, toplumsal cinsiyet eşitsizliği insani gelişmenin önündeki en büyük engellerden biridir.
'Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikler belirgin'
"Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ilerleme ve gerileme açısından bir yerden bir yere ve konudan konuya değişiklik gösteren karmaşık bir konudur. Kadınlara karşı şiddete dikkat çeken #MeToo hareketi veya #NiUnaMenos hareketi ile bu konuda farkındalık yaratıldı. Ve dünya genelindeki kız çocukları, ilkokula kayıt olma gibi bazı temel konularda arayı kapatıyorlar. Fakat bu temel konuların ötesinde sağlanan ilerlemede kutlanacak çok daha az şey var. Kadınlar ve erkeklerin evde, işyerinde ve siyasette güçlerini kullanmaları noktasında eşitsizlik hala çok belirgin.
"Kadınlar evde erkeklere kıyasla üç kattan daha fazla ücretsiz bakım işi yapıyorlar. Ve çoğu ülkede kadınlar ve erkeklerin seçimlerde eşit biçimde oy kullanmasına karşın, siyasi gücün daha üst düzeylerinde farklar söz konusu. Güç ne kadar artarsa, eşitlikten de o kadar uzaklaşılıyor ve bu devlet ve hükümet yönetiminde yüzde 90’a kadar çıkıyor. Sosyal ve kültürel normlar sıklıkla bu tür eşitsizlikleri sürdüren davranışları besliyor. Normlar—ve güç eksikliği— kadınlara karşı şiddetten cam tavanlara kadar tüm toplumsal cinsiyet eşitsizliği türleri üzerinde etki sahibi. Bu rapor, sosyal inançlar ve toplumsal cinsiyet eşitliği arasındaki bağlantılara çoklu boyutlardan bakan yeni bir sosyal normlar endeksi sunuyor. Küresel düzeyde, 10 erkekten yalnızca 1’i (ve her 7 kadından biri) toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı net bir yanlılık göstermedi.
"Yanlılıklar bir örüntüyü takip ediyor: Daha çok gücün söz konusu olduğu alanlarda daha yoğun olma eğilimindeler. Ve bir ters tepki söz konusu; çünkü ülkeler arasında farklı örüntüler olmasına karşın, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı yanlı olan insanların oranı son yıllarda artış göstermiş durumda"
(EMK)