*Fatih sondaj gemisinin yanı sıra, Türkiye'ye ait Barbaros Hayreddin Paşa gemisi de sismik faaliyetini sürdürüyor.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de gerçekleştirdiği sondaj faaliyetiyle ilgili ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye saati ile gece yarısı yaptığı açıklamaya, Türkiye Dışişleri'nden tepki geldi.
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Türkiye'nin kendi kıta sahanlığında gerçekleştirmekte olduğu sondaj faaliyetine ilişkin olarak ABD Dışişleri Bakanlığının 5 Mayıs 2019 tarihinde yaptığı açıklama gerçeklerden kopuktur" denildi.
"Türkiye'nin sondaj ve sismik gemilerinin, kendi kıta sahanlığında, Türk hükümetinin 2009 ve 2012 yıllarında Türkiye Petrolleri'ne verdiği ruhsat sahalarında arama ve sondaj faaliyetlerinin kararlılıkla devam edeceği belirtilen açıklamada,
"Aynı şekilde Rum tarafı Ada'nın eşit ortağı Kıbrıs Türklerini, hidrokarbon kaynakları konusunda karar alma mekanizmalarına dahil etmedikçe veya tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerini sona erdirmedikçe, Türkiye Kıbrıs Türklerinin de kıta sahanlığı haklarını korumayı sürdürecektir" ifadeleri kullanıldı.
"Türkiye kıta sahanlığını duyurdu"
Açıklamada ayrıca şunlar söylendi.
"Güney Kıbrıs Rum yönetiminin bölge ülkeleri ile bu tarihten itibaren yaptığı MEB (Münhasır Ekonomik Bölge) sınırlandırma anlaşmalarının hem bizim hem de Kıbrıs Türkleri için geçerli olmadığı, bunların bir tanesinin de ülkemizin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığı haklarını ihlal ettiği zamanında ilgili ülkelerin ve uluslararası toplumun dikkatine getirilmişti.
"Aynı şekilde Türkiye, bölgedeki kıta sahanlığını da uluslararası topluma duyurmuş ve Birleşmiş Milletler nezdinde de kayda geçirmiştir.
"Ne yapıcı ne de hukuka uygun"
"Bölgede, tüm ilgili kıyıdaşlar arasında uluslararası hukuk kuralları uyarınca hakkaniyete dayalı sınırlandırma anlaşmaları henüz tamamlanmamıştır.
"Hal böyle iken, üçüncü tarafların kendilerini adeta uluslararası mahkeme yerine koyarak deniz sınırlarının nereden geçeceğini tayin etmeye çalışmaları kabul edilemez.
"Bu anlamda, ABD'nin Rumların 'hak iddia ettiğini söylediği' bir alana yönelik geçerli sınırlandırma anlaşması varmış gibi Türkiye'ye çağrıda bulunması, ne yapıcı ne de uluslararası hukuka uygun bir yaklaşımdır. "
Sözcü Prodromu: Uluslararası yargıya başvurulur
Öte yandan Güney Kıbrıs yönetimi tarafından Sahil radyosu aracılığıyla Fatih gemisine yapılan anonsta "Faaliyetlerinize acilen son verin" çağrısı yapıldı.
Rum Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromu ise "Türkiye'nin NATO, ABD ve bütün bölge ülkeleri ile ilişkileri iyi değil. Sahip olduğumuz ve geliştirebileceğimiz olanaklar dahilinde mümkün olan her şeyi yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Prodromu, ayrıcı gazetecilerden gelen soru üzerine, personel hakkında tutuklama emri çıkartılabileceğini söyledi:
"Yasanın verdiği izin çerçevesinde, bu tür faaliyetlere katılanların kişisel sorumlulukları vardır ve aranabilir. Bu, hükümetin planladığı önlemlerden biridir.
"Kıbrıs (Rum) Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde sondaj yapılması halinde gemi kaptanları olarak veya destek hizmetleri verenler olarak uluslararası yargıda kovuşturulabilirler."
Münhasır Ekonomik Bölge nedir?1982'de yapılan, 1994'te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler'in Deniz Hukuku Sözleşmesi'nde tarif edilen Münhasır ekonomik bölge (MEB), (İngilizce: Exclusive economic zone (EEZ)) Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca bir devletin deniz kaynaklarının araştırılması ve kullanılmasında su ve rüzgar enerjisi de dahil olmak üzere özel haklara sahip olduğu deniz bölgelerini kapsıyor.
|
Sondaj tartışmaları 2010'da başladı2010 yılı Aralık ayında Kıbrıs Kıbrıs Rum kesiminin tek taraflı olarak İsrail'le Kıta Sahanlığı Anlaşması imzaladı. Kıbrıs Rum kesiminin sondaj faaliyetlerine başlandığını açıklanması üzerine dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu arasında 21 Eylül 2011'de New York'ta Kıta Sahanlığı Sınırlama Anlaşması imzalandı. Sondaj sorunu, o tarihten beri karşılıklı açıklamalarla Kıbrıs sorununa paralel olarak gündeme gelmeye devam etti. |
(PT)