Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın özgün edebiyat eserlerini üretecek ya da bunları yayımlatacak yazarlara mali destek sağlamaya yönelik Edebiyat Eserlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik’i Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yönetmelikte belirtilen koşullara göre, her Türkiye vatandaşı destek için başvurabilecek, ancak belirlenen koşullardan biri destek verilecek eserin Türkçe yazılmış olması.
Destek için yapılacak başvuruları da Edebiyat Eserlerini Destekleme ve Değerlendirme Kurulu belirleyecek. Bu kurul, müsteşar veya ilgili müsteşar yardımcısı başkanlığında, genel müdür ve edebiyat alanında temayüz etmiş kişiler arasından bakanlık onayı ile belirlenecek beş kişi olmak üzere toplam yedi üyeden oluşacak.
PEN Türkiye Başkanı Tarık Günersel yönetmelikte dikkat çeken bu iki noktayı değerlendirirken süreci “gelişen antidemokratik eğilimin bir yansıması” olarak niteledi.
Diğer diller dışlanıyor
PEN’in dil haklarını savunduğunu hatırlatan Günersel, resmi dil ile Türkiye’de yurttaşların yazmayı tercih ettikleri dillerin verimliliği arasında yer yer uyuşmazlık olabileceğini, ancak yönetmelikte Kürtçe, Ermenice gibi dillerin otomatik olarak dışlanmış olduğunu dile getirdi.
“Türkiye’nin çeşitliliğine saygı ifadesi ve yaratıcılığı geliştirmeye dönük iyi niyetli bir proje totaliter bir zihniyete destek haline getiriliyor.
“Bu proje önceki aşamalarında daha farklıydı. Bakanlığın seçeceği edebiyatçılar da yoktu, daha çok yazar derneklerinin üye görevlendirmesi vardı. Şimdi değişti.
“Daha önce son derece aydın demokrat birkaç bürokrat vardı. Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdür Yardımcısı Ümit Yaşar Gözüm’ün son derece yapıcı, demokrasi ufkuyla bağdaşan bir yaklaşımı vardı. Genel Müdür Onur Bilge Kula keza öyleydi. Fakat bu değerli, aydın bürokratlar başka konumlarda görevlendirildi. Bu kişiler Türkiye’nin çeşitliliğini uluslararası alana yansıtmaya özen gösteriyordu. Fakat bu sona erdi. Yeni kurulun böyle oluşması antidemokratik sürecin bir yansıması.
“Bugün bir tekelleşmeye başvuruluyor. Yasama, yürütme, yargının tekeleştirilmesine ek olarak medya da mümkün mertebe tek elde toplanıyor. Bu tür uygulamalarla da toplumun çeşitliliği görmezden gelinip tek boyutlu kılınıyor. Süreç gelişen antidemokratik eğilimin bir yansıması.” (YY)