Ergenekon soruşturması kapsamında Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü Sevgi Erenerol da gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan bir başkasının, avukat Kemal Kerinçsiz'in Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne karşı eylemlerde öne çıktığını anımsayanların kafası karışmış olabilir.
Türk Ortodoks Patrikhanesi, dünya Ortodokslarının ruhani merkezi olan Fener'deki Rum Ortodoks Patrikhanesi'yle ilgisi yok. Ya da varsa bile, Türkiye'de devletin on yıllardır Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne karşı bir "dengeleme kozu" olarak kullandığı bir kurum. 1968'den beri bir cemaati yok.
Sevgi Erenerol
Sevgi Erenerol, 2005'te Osmanlı Ermenileri Konferansı'nın ilk düzenleneceği Boğaziçi Üniversitesi önündeki protesto eyleminde İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nde konferansın durdurulması için dava açan Kemal Kerinçsiz'le birlikteydi.
Erenerol'un adı Danıştay saldırısı davasının kilit isimlerinden emekli subay Muzaffer Tekin'le ilgili de gündeme gelmişti. Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan emekli tümgeneral Veli Küçük'ün elini öperkenki fotoğrafları gazetelerde yer alan Tekin'in telefon kayıtlarında Erenerol'uın adı da vardı.
Erenerol, gazeteciler Hrant Dink'in ve Aydın Engin'in yargılandıkları davaya müdahil olmak isteyen grubun da içindeydi. Grupta yine Kerinçsiz, Küçük ve 6-7 Eylül sergisini, panelleri basmakla ünlü Ramazan Kırkık ve Ramazan Bakkal da yer alıyordu. Şişli Adliyesi'ndeki duruşmada, Dink ve Engin'in avukatları bu grup tarafından tehdit edilmiş, üzerlerine bozuk para ve kalem fırlatılmıştı. Mahkeme bu grubun müdahil olma talebini reddetmişti. Hrant Dink, daha sonra bianet'e bu grup için "Marjinal milliyetçilerin oyununa gelmeyeceğim" demişti.
Türk Ortodoks Patrikhanesi
Doç. Dr. Elçin Macar'ın İletişim Yayınları'ndan çıkan "İstanbul Rum Patrikhanesi" kitabından Türk Ortodoks Patrikhanesi'yle ilgili bilgiler özetle şöyle.
Ankara Hükümeti, Anadolu Hıristiyanları için bir kilise kurma planını, Anadolu’nun işgali sürerken, 1921’de bir bakanlar kurulu kararı ile gerçekleştirmeye başlar. 1922’de Kayseri’de, Papa Efthim önderliğinde “Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi” kurulur. Ancak bu kilisenin cemaatini oluşturması beklenen Kapadokya Ortodokslarının mübadelesi kararının alınmasıyla, proje çöker. Fernau bu kararı, Rum Patrikhanesi’nin İstanbul’da kalacağının anlaşılmasına bağlar. Türkiye böylece, kalacağı anlaşılan Patrikhane’nin Anadolu’da hiçbir etkisinin kalmamasını sağlamayı amaçlar.
1924 tarihli bir kararname ile Papa Efthim ve ailesinin mübadele edilmeyip, İstanbul’a yerleşmesine izin verilmesi kararlaştırılır. Yalnız kız kardeşi onunla kalır, diğer iki kız kardeşi ve bir erkek kardeşi, Selanik yakınlarında Pellas vilayetinin Arides kasabasına yerleşirler.
Efthim, Patrikhane ile arası kötü olan Galata Rum cemaatinin ileri gelenlerinin de teşvikiyle, Galata’daki Panayia Kilisesi’ne yerleşir. Burayı “Türk Ortodoks Patrikhanesi”nin merkezi, kendisini de patrik ilan eder. 1965 yılındaki kriz sırasında oğulları Turgut ve Selçuk Erenerol, Galata’daki Ayios İoannis ve Ayios Nikolaos kiliselerine de el koyacaklar, böylece yönettikleri kilise sayısı üç olacaktır.
Papa Efthim’in ölümü üzerine 1968’de yerine büyük oğlu Turgut, onun 1991’deki ölümü üzerine de küçük oğlu Selçuk Erenerol geçer. Selçuk Erenerol’un 2002’deki ölümünden beri yerinde oğlu Paşa Erenerol bulunmaktadır. Papa Efthim döneminden beri cemaati bulunmayan bu kilise, hiçbir kilise tarafından tanınmamış, Türkiye’nin Rum Patrikhanesi’ne yönelik olarak elinin altında bulundurduğu bir denge aracı işlevi taşımıştır.
Bu kilise, hiçbir zaman Ortodoks bir kilise örgütlenmesinin sahip olması gereken asgari koşullara sahip olmamıştır. Örneğin Ortodoks ilahiyatına göre episkoposların ilahiyat eğitimi almak zorunda olmalarına rağmen, ne Papa Efthim ne de oğulları bu eğitimi almışlardır. Bir diğer zorunluluk, patriği dinadamlarından oluşan bir Kutsal Meclis’in seçmesidir ki bu da bu kilisede hiç gerçekleşmemiştir. Bir diğer koşul olan episkoposların evlenmeme geleneğine, ne Papa Efthim ne de oğulları uymuştur. (TK)