Erdoğan, Ankara'da "Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi’’ndeki İslam, Türklük ve devleti, aralarında hiçbir dolayım kalmayacak şekilde tarihsel, kültürel ve toplumsal olarak aynılaştıran konuşmasında "yeni resmi ideoloji"nin özetini sundu.
Konuşma, Erdoğan hükümetlerinin, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, Ayasofya'nın müze olmaktan çıkarılması, LGBTİ+'nın varlık hakkının inkârı, Aleviliğin ayrı bir inanç topluluğu olduğunun, Kürtlerin etnik ve ulusal kimliklerinin reddi gibi adımlarla 20 yılı aşkın bir dönem boyunca yürüttüğü pratikleri yeni bir devlet-toplum ilişkisi anlatısı çerçevesinde rejimin doruğunda bütünleştirmeye yönelik bir müdahale niteliğindeydi.
Erdoğan'ın konuşmasını üç bölüm halinde yayımlayan Anadolu Ajansı'nın öne çıkardığı başlıca spotlar şöyle:
"Müslüman olmayana Türk denmez"
▶ Kur'an'a, hadise sıkı sıkıya sarılmak suretiyle bugüne kadar İslam nasıl güçlü bir şekilde gelmişse, bundan sonra da güçlü bir şekilde kıyamete dek gidecektir.
▶ Yaklaşık bin yıldır Türkler İslam'ı, İslam da Türkleri muhafaza etmiş, Türkler İslam'ın, İslam da Türklerin kılıcı olmuştur. Tarih kitaplarına şöyle bir göz attığınızda karşınıza çıkacak hakikat şudur, Türk demek, aynı zamanda Müslüman demektir.
▶ İslam'ı Türk'ten, Türk'ü de dini mübini İslam'dan koparan, ayrıştıran, arasına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir illiyeti yoktur.
"Bizim yorumumuz dışında bir
İslam yorumu dine husumettir"
▶ Lümpen faşistlerin gündeme getirmeye çalıştığı "İslamsız Türklük' tanımları" [ile] milletimizi ayakta tutan, milletimize asli kimliğini kazandıran tarihi, kültürel ve beşeri değerleri tahrip edilmek isteniyor.
▶ İslam'ın gaza ruhunu taşımayan bir Türklük tanımı ve projesi, aslında Türk milletini müzeye kaldırma, folklorik bir öge haline getirme teşebbüsleridir. Burada gaye milletin mayasını bozmak, dışarıdan sarsamadıkları kaleyi içeriden çökertmek, mümkünse teslim almaktır.
▶ Farklı maskeler altında sahnelenen şeriat düşmanlığı, İslam'ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir. İnanıp inanmamak, yaşayıp yaşamamak elbette bir tercih meselesidir ama dinin emirlerine dil uzatmak başka bir konudur.
▶ 15 Temmuz, hoca kılıklı bir sahtekarın ülkemize ne kadar zarar verebileceğinin en son örneğidir. Böyle bir facianın tekrar yaşanmasına müsaade edemeyiz. Tek bir evladımızın dahi ihanet şebekeleri ve terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz.
Yeni bir anayasal mücadele dönemi
Halen yürürlükte olan Anayasa ve Anayasa'nın 90. Maddesi'ne göre kanun hükmünde olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle (AİHS) açık bir çelişme oluşturan değerlendirmeleriyle Erdoğan yerel seçimler sonrasında önemli bir yenilgiyle karşılaşmadığı takdirde "yeni resmi ideoloji"ye Anayasal güç kazandırmak üzere bir mücadele dönemi açılacağını da haber vermiş oldu. Erdoğan'ın konuşmasının çatıştığı AİHS ve Anayasa hükümleri arasında ikisi öne çıkıyor.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. Maddesi
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.
Anayasanın 24. Maddesi (Din ve Vicdan Hürriyeti)
Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
(AEK)