Onların görevlerini köy, köy gezen çerçiler doldururdu. Artık, taşıyabildikleri, ya da eşeklerine, katırlarına yükleyebildikleri kadarıyla heybelerinde ne varsa onu satarlardı.
Yine böyle gezmekten bıkmış, satışlardan da artık yeterince verim alamayan çerçinin birinin yolu bir köye düşer. Birilerinin gelip, ortaya serdiklerinden bir şeyler satın almasını ya da köylük yerin ürettiklerinden bir şeylerle değiş tokuş yapmasını beklerken; biri çerçimizin yanına yanaşır ve der ki; "İşler iyi değil gibi gözüküyor, ne dersin!". Çerçi bu, gerçekten iyi olmadığını yanıtlar.
Köylü de devamla; "Ben derim bırak bu incik boncuğu, bunlardan artık bir hayır yok. Şehirle irtibatı olan herkes bunların daha güzellerini getirtebiliyor. Ama köy yeridir. Damdan, ağaçtan dereden, bayırdan bir şekilde düşüp orasını burasını kıran zedeleyenler sıkça oluyor. Sonra yel giriyor, soğuk vuruyor, romatizma oluyor. Hemen herkesin mutlaka yakı'ya ihtiyacı oluyor. Sen bunları sat yakı al. Mutlaka daha iyi olur işlerin."
Zaten işleri iyi gitmeyen çerçimizin kafasına yatan bu öneri üzerine bütün malzeme elden çıkarılıp sermaye yakı'ya yatırılır. Bir süre sonra yakı'larıyla çerçi aynı köye gider. "Yakı sat" önerisinde bulunan köylü hemen bir yakı satın alır. Devamını beklediğini hisseden çerçiye de, "Eh der benim bir yakıya ihtiyacım vardı. Getirdin, aldım. Şimdi diğer yakı'ları da diğer ihtiyacı olanları bulup sen satacaksın" der.
Şimdi bu hikayeyi neden anlattım.
Teknolojinin hele hele iletişim teknolojisinin zaman zaman insanı esir eden, bağımlı yapan olumsuz yanının yanında çoğu kez yeni bilgi birikimlerine ve yeni dostluklara ortam hazırlayan olumlu yanına da dikkat çekmek istiyorum.
Bunlardan biri bugünlerde yana yakıla su perisi Allianoi** için destek çabasına giren oluşumun en cevval şahsiyetlerinden biri İffet Diler'i bana tanıştırmış olması. İşte o İffet Diler bana geçtiğimiz günlerde bir dergi yolladı. Adı "Sırtçantam" ***. Sonra derginin bugüne kadar çıkan 19 sayısının tümünü sevgili İsmail Şahinbaş yolladı.
Nedense çok sevdim Sırtçantam'ı. Bu belki de ilk aşamada derginin isminin bende yarattığı sempatiden sonra da derginin ele gelen, insanın içini okşayan duruşundan gelen esinti ile oldu.
Elbette Türkiye'de insanın içindeki seyahat arzusunu sürekli kamçılayan, insanı sürekli alıp bir yerlere götüren ulusal ölçekte büyük medya kuruluşlarının da desteklediği Atlas, National Geografic gibi başka dergiler de var. Ama böyle, bir grup cevval insanın bir dolu eziyeti göze alarak kararlılıkla çıkardığı dergiler de var. Ve bir başka profesyonellik ruhu içinde ama tümüyle gezgin ruhuyla ve de amatörce çağrışımlar sunan "Sırtçantam" gibi dergiler de var.
Sırtçantam'la mutlaka tanışmak gerek. Hepsini birden istiyorsanız eğer, sırt çantanızla dağlara çıkmak, uyandığınızda bir çadırın içinden başı göğe ermiş bulutlara adım atmak, bir tekneden gökyüzünü esir alan yıldızların göz kırpışlarını izlemek, ya da suya düşen yakamozlara yoldaş olmak gibi size gerçekleşmesi hayal gibi gelen hülyalarınız varsa hadi bakalım demenin tam da zamanıdır bu Temmuz tabak ayında.
Bir sırt çantasına ne sığıyorsa onu alıp çıkın yola. Hiç zaman kaybetmeden ama...
Benim size armağan ettiğim sırtçantam'da ne var derseniz. İşte size özeti: Akdeniz'in belki de çok az adımlanmış bir kıyısından suya adım atacak, Kaleköy üzerinden kuş olup uçacak, her birimizin daha buzdolapları çıkmadan anımsadığımız bir kar hikayesini Toros'lardan okuyacak, sonra da benim şehrim Diyarbakır'ın sırlarına bu kez vallahi de billahi de benden değil uzaklardan gelen bir dosttan dinleyecek okuyacaksınız.
Ben mitolojinin yalancısıyım. Ama masum yalancı. Derler ki; sayısız kederlerle, acılarla inleyen, ıstırap çeken, bahtsız insanlara acıyan tanrılar tanrısı Zeus, bir gün kendi kendine söylendi: Her birinizin bir sırt çantası olsun. İçinde de dostlarınızla paylaşacaklarınız... (ŞD/EÖ)
* Tûrikê we de çi heye! : Heybenizde neyiniz var.
** Allianoi. Bergama Yortanlı Kurtarma Derneği Hesabı Bergama Akbank Şubesi hesap no: DHV 33453-01-2
*** Sırtçantam. Aylık Gezi Kültürü Dergisi.www.sirtcantam.com tel. 0 216 482 59 24-25