“Can Dündar’a açılan dava, yapılan suçlama uluslararası ortamda insanların ortak değeri olan hukuk ilkelerine uygun olmadığı için yurtdışı makamları Türkiye’nin isteklerini yerine getirmiyor. Türkiye de ‘Madem onlar taleplerimizi gözardı ediyor biz de daha acımasız oluruz’ diyerek bir gazetecinin mal varlığına el koymak gibi kararları hiç düşünmeden alabiliyor. Bu Türkiye’yi koyu karanlığa sürüklemek demektir.”
İstanbul Barosu eski başkanlarından Turgut Kazan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Can Dündar hakkında verdiği “tüm malvarlığına el koyma kararı”yla ilgili konuştu.
Mahkemenin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128. maddesi kapsamında el koyma kararını verdiğini hatırlatan Kazan “Bu sağlıklı bir hukuk devleti ve demokrasi için kabul edilebilir bir düzenleme değil. Dolayısıyla da kabul edilebilir bir uygulama değil” dedi.
TIKLAYIN - Can Dündar'ın mal varlığına el konuldu
Kazan, uygulamanın Anayasa'nın 38'inci maddesine aykırı olduğunu savundu. Buna göre genel müsadere cezası
verilemeyeceğini dile getirdi.
Kazan, CMK’nın 2016 ve 2018’da değişikliğe uğradığını ifade ederek OHAL Kararnamelerinin kalıcı hale getirildiğini söyledi ve şöyle konuştu:
“Bu düzenlemenin bir parçası OHAL Kararnameleriyle yitirildi ve ne yazık ki günümüzde şiddetli eleştirilerin hedefi olan Anayasa Mahkemesi 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ‘OHAL Kararnamelerini inceleyemem' diyerek kendi içtihadından geri döndü. Bu hamle de OHAL düzenlemelerinin kalıcı olmasına ve Türkiye’nin hukuk rejimi olmaktan çıkmasına yol açtı.
“12 Eylül döneminde ‘yurttaşlığın yitirilmesi’ kararları uygulanıyordu. Ona nasıl hukuk dışı bir karar ya da uygulama gözüyle bakıyorduysak ve karşı çıktıysak, bu yasaya da aynı şekilde karşı çıkılması gerekir.
“Ama Türkiye bugün o günlerden daha kötü bir dönem yaşıyor. O yüzden insanlar böyle bir kararı eleştirmekten korkuyor.
“Hukuk, uluslararası bir değerdir. Eğer işiniz hukuka uygunsa kaçak olarak nitelendirdiğiniz kişinin ifadesini alırsınız. İngiltere’de olsun, Fransa’da olsun, Almanya’da olsun hiç fark etmez. Nerede yaşıyorsa oraya yazı gönderirsiniz. Ülkelerle yapılan karşılıklı anlaşmalar bunun için var.
“Yazıyı gönderdiğiniz ülkenin makamları ifadeyi alır ve size gönderir. Nasıl ki Ankara’daki veya Erzurum’daki yabancı bir sanığın ifadesi Türkiye’de alınıp ülkesine gönderiliyorsa Türkiye’de aynısını yapabilir.
“Ama Türkiye’de Can Dündar’a karşı açılan dava, yapılan suçlama uluslararası ortamda insanların ortak değeri olan hukuk ilkelerine uygun değil. Bu nedenle de yurtdışı makamları Türkiye’nin isteklerini yerine getirmiyor. Türkiye de ‘Madem onlar taleplerimizi gözardı ediyor biz de daha acımasız oluruz’ diyerek bir gazetecinin mal varlığına el koymak gibi kararları hiç düşünmeden alabiliyor. Bu Türkiye’yi koyu karanlığa sürüklemek demektir.
“Ben Türkiye’de daha önce bir gazetecinin mal varlığına el konulmasına şahit olmadım. Olmuştur olmamıştır bilemem ama bu yaşananlar ifade özgürlüğünün yer bakımından Türkiye’nin utanç kaynağı olmalı.”
CMK 128 ne diyor?Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma (1) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait;
Somut olarak belirlenen Bu taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerlerinin şüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi, elkoyma işlemi yapılabilir. (Ek cümle: 21/2/2014 – 6526/10 md.) Bu madde kapsamında elkoyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan, suçtan elde edilen değere ilişkin rapor alınır. Bu rapor en geç üç ay içinde hazırlanır. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre (2) Birinci fıkra hükmü; (2) a) Türk Ceza Kanununda tanımlanan;
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları, c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu, d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar, e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar hakkında uygulanır. (3) Taşınmaza elkonulması kararı, tapu kütüğüne şerh verilmek suretiyle icra edilir. (4) Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların (5) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba elkonulması kararı, teknik iletişim araçlarıyla ilgili banka veya malî kuruma derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili banka veya malî kuruma ayrıca tebliğ edilir. Elkoyma kararı alındıktan sonra, hesaplar üzerinde yapılan bu kararı etkisiz kılmaya yönelik işlemler geçersizdir. (6) Şirketteki ortaklık paylarına elkoyma kararı, ilgili şirket yönetimine ve şirketin kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğüne teknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili şirkete ve ticaret sicili müdürlüğüne ayrıca tebliğ edilir. (7) Hak ve alacaklara elkoyma kararı, ilgili gerçek veya tüzel kişiye teknik iletişim (8) Bu madde hükmüne göre alınan elkoyma kararının gereklerine aykırı hareket edilmesi |
Ne olmuştu?29 Mayıs 2015’te “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle yayınlanan MİT TIR’ları haberi hakkında “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “terör örgütünün propagandasını yapma” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan MİT TIR'ları haberinin ardından TRT'de katıldığı canlı yayında isim vermeden Can Dündar'ı tehdit etti. Erdoğan, "Öyle zannediyorum bu özel haberi yapan kişi bunun bedelini çok ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu" dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve eski Ankara Temsilcisi Erdem Gül, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak" ile ''silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlarından 26 Kasım 2015’te tutuklandı. 25 Şubat 2016’da Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı vermesininardından, Dündar ve Gül 26 Şubat 2016’da cezaevinden tahliye oldular. Kararın ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Saygı duymuyorum, karara uymuyorum" dedi. Başsavcılıkça hazırlanan iddianameyi kabul eden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 Mayıs 2016’da "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" suçlamasıyla Dündar'a 5 yıl 10 ay, Gül'e ise 5 yıl hapis cezası verdi. Dündar ve Gül’e "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlamalarından ise beraat veren Mahkeme, "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan dosyayı ayırdı. Duruşmanın görüldüğü gün, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Can Dündar’a yönelik silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda Dündar yara almazken, NTV muhabiri Yağız Şenkal bacağından yaralandı. Saldırıyı gerçekleştiren Murat Şahin, 10 ay hapis ve 4 bin 500 TL para cezasına çarptırıldı. Mahkeme sanığa iyi hal indirimi uygularken, "teşebbüs aşamasında kalan eylem nedeniyle cezalandırılamayacağına" karar verdi. Dündar ve Gül'ün, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama" suçlarından verilen hapis cezası kararlarının Yargıtay tarafından 9 Mart 2018’de bozulmasının ardından yargılama İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Nisan 2018’de yeniden başladı ve mahkeme Dündar hakkında kırmızı bülten çıkartılmasını istedi. 17 Eylül'de görülen son duruşmada mahkeme, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine, yurtdışında bulunan Can Dündar’ın 15 gün içinde mahkemeye gitmemesi durumunda "kaçak" sayılarak tüm mallarına el konulmasına karar verdi. |
(HA)