Tunus’un en önemli kadın insan hakları aktvistlerinden Sihem Bensedrine de, Uluslararası İfade Özgürlüğü Kampanya Örgütü IFEX’in Genel Kurulu’na katılmak için Uruguay, Montevideo'da.
Bensedrine, ABD ve Fransa gibi ülkeler destek vermese Tunus gibi Mağrip ülkelerinde diktatörlerin bu kadar uzun süre iktidarda kalamayacağına inanıyor.
Fransa’da Nicolas Sarkozy’nin Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Tunus’ta hak mücadelesinin olumlu etkilendiğini söyleyen Bensedrine, bianet’e verdiği röportajda, “Siyasal nedenlerle kişilerin İnternet bağlantıları durup dururken kesiliyor, aktivistlere artık büro ve mekan bile kiralanmaz oldu” dedi.
“Sarkozy tavır değiştirince olan bize oldu”
Tunus’ta şu anki duruma nasıl bakıyorsunuz?
Tunus için verilen bunca mücadelenin boşuna gittiğini düşünmeye başladım. 7 Kasım’da Ben Ali diktatörlüğünün 20 yılı kutlanacak. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uzun yıllardır Mağrip ülkelerine uyguladığı “diktatörlere destek” politikasına son olarak Fransa’da Cumhurbaşkanı seçilen Nikolas Sarkozy katıldı.
Kampanya öncesinde Tunus’ta hak mücadelesini vurgulayan Sarkozy, Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez Ben Ali’ye desteğini sunması, bizde boğucu bir etki yarattı. Tunus’la en sıkı ilişkiler yürüten Fransa’nın bu yaklaşımı biz insan hakları ve demokrasi beklentileri içindeki insanları nasıl bir terkediliş hissine itti bilemezsiniz.
Durum hep böyle mi sürdü?
Tunus ile demokratik değerler etrafında ilişki kurulmasını savunan ve öyle yaklaşan Fransa eski Dışişleri Bakanı Hubert Védrine sayesinde işler düzelme göstermeye başlamıştı.
Siyasal nedenlerle tutuklananlardan birçoğu serbest bırakılmış, işkence ve diğer ağır ihlallerde azalma gözlenmeye başlamıştı ve aktivistler az da olsa nefes almaya başlamıştı. Ancak Sarkozy’nin bu tavrının bizim üzerimizdeki zararlarını çok geçmeden gördük.
“Aktistlere büro kiralamak da yasak”
Örnek verir misiniz?
Siyasal nedenlerle ADSL bağlantısı olan İnternet kullanıcılarının bağlantıları durup dururken kesiliyor, polis baskısından aktivistlere artık büro ve mekan kiralanmaz oluyor, büroları olanlar yerlerinden ediliyorlar. Yani, farklı düşünüyorsanız Tunus’da nefes aldırmıyorlar…
“Hukuk devleti yok, egemen olan baskı”
Tabii hukuk devleti olmayınca insan hakları zaten olmuyor. Rejim tamamen baskı ve sindirme üzerine kurulunca keyfiyet had safhada oluyor. Düşünün, Fransa’nın altıda biri kadar büyüklükte olan Tunus’ta Emniyete ayrılan bütçe bu ülkeninkine eşit.
Neden böyle?
Bush’un Kuzey Afrika ülkelerinin aşırı dincilerin eline geçmemesi için müdahaleci politika bizim geleceğimizi belirlememize engel… “Onlar olmazsa aşırı dinciler iktidara gelir” mantığıyla dikatörlere gösterilen yakınlık ülkeyi bitiriyor.
“Yakında Tunus’un sorunu insan kaynağı olacak”
Bakın, bu politikalarla gençlerimiz zaten işsiz; Fransa gibi Avrupa ülkelerine giderek vasıflı birer insan haline geliyorlar ve oralarda kalmaya karar veriyorlar. Nasıl dönsünler, ülkede kalan gençlerin çoğu işsiz ve baskıcı rejimi finanse etmekten onlara dönük yatırım yapmıyorlar.
Peki, toplanan vergiler nereye gidiyor?
Tüm kaynaklar, toplum dinamiğine hizmet etmesi için değil Ben Ali ailesi ve çevresindeki ticari dostlarına gidiyor. Ülkeye yayılan ve devletin sorumluluk anlayışını yansıtan bir ekonomik kalkınma faaliyeti yok.
Yakın gelecekte Tunus’u bekleyen en büyük tehlikelerden biri, insan kaynağı sıkıntısı olacak. Oysa, ülkemiz o kadar kalkınmaya müsait ki! (EÖ/NZ)