*Fotoğraf: Sven Björk.
Tunus Körfezi'ne ev sahipliği yapan başkent Tunus, deniz kirliliği ve atık yönetiminin yetersizliği sebebiyle geçtiğimiz aylarda pek çok aktivistin ve vatandaşın tepkisini çekti.
Şehirdeki balıkçılar, denizde balık kalmadığını ve yakaladıkları balıkların da içlerinin siyah olduğunu söylüyor.
Balıklar ve insanlar için ciddi bir tehlike
Tunus Körfezi, 600 binden fazla vatandaşın oluşturduğu evsel ve endüstriyel atığın yanı sıra limanlardan ve körfezdeki endüstriyel mülkten de direkt olarak etkileniyor.
Atığın karıştığı su ise ülke dışındaki sulara karışarak balık popülasyonlarına ve insan sağlığına açık ve ciddi bir tehlike teşkil ediyor.
"Yıllardır süregelen bir sorun"
Yabancı kaynaklar, Tunus'taki çevre kirliliği sorunlarının yeni olmadığını belirtiyor.
Suya karışan ağır endüstriyel atığın su kalitesini yıllardır etkilediği söyleniyor.
Endüstriyel aktivitenin çevreye verdiği zararın anca 2011 yılında gerçekleşen Yasemin Devrimi'nden sonra meşru bir diyalog konusu haline geldiği aktarılıyor.
Yönetmeliklerin uygulaması sorgulanıyor
Resmi verilere göre, Tunus Cumhuriyeti'nin atık suyunun yalnızca dörtte biri ülkenin tarıma uygun arazilerini sulamak amacıyla geri dönüştürülüyor ve tekrar kullanılıyor. Bu suyun geri kalanıysa (yaklaşık yılda 247 kübik metre) hükümetin arıtma tesislerinden ülke dışına atılıyor.
Ülkenin çevre yönetmeliklerine göre, endüstriyel atıklar, öncelikle atığın çıktığı kaynakta işlem görerek arıtılmalı ve ardından ileri muamele için başka bir tesise transfer edilmeli.
Aktivistler ise bu yönetmeliğin ne sertlikle ve istikrarla uygulandığı sorguluyor ve deniz kirliliği probleminin sadece Tunus bölgesine özgü bir sorun olmadığını, ülke çapında bu tip sıkıntılarla karşılaşıldığını aktarıyor.
"Arıtma tesisleri, uluslararası borçlarla işletiliyor"
Tunus Körfezi yakınlarında hizmet veren üç büyük su arıtma tesisinin hepsi Onas (Ulusal Sanitasyon Ofisi, Çevre ve Sürdürülebilir Gelişim Bakanlığı'nın alt bölümlerinden biri) yönetiminde, yani ülkedeki su arıtımı tamamıyla merkezi.
Evsel ve endüstriyel atık karışmış su, ülke çapında geniş alanlardan büyük arıtma tesislerine yönlendiriliyor.
Aktivistlerin ifadelerine göre, Onas, Dünya Bankası, AB ve Alman Gelişim Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan alınan borçlardan destek alarak varlığını sürdürüyor.
"Sistemin çalışmamasıyla ilgilenmiyorlar"
Çevre mühendisi ve aktivizm grubu SOS BIAA'nın üyesi Morched Garbouj, tesislere giriş ve çıkış yapan suyun kalitesini 2016 ve 2017 yılında ölçtüklerini ve sonuçların hepsinin istikrarlı bir şekilde insan sağlığına zararlı maddeler içerdiğini belirtti. Bu zararlı maddelerin arasında yükselen seviyede nitratlar ve manganez parçacıkları da var.
"Hükümet bu bulguları reddetti, fakat reddetmedeki metodolojilerini bizimle paylaşmadıkları için bu inkârın ne kadar doğru veya güvenilir olduğunu bilmiyoruz" diyen Garbouj, bulguları Onas'a para desteğinde bulunan uluslararası kuruluşlarla da paylaştıklarını aktardı ve ekledi:
"Bulgularımızı onlara sunduk. Ne olduğundan haberleri var.
Şu anki sistemin çalışmadığını biliyorlar. Ama bununla ilgilenmiyorlar.
Su arıtma tesislerinin ne kadar iyi bir performans sergilediği kimsenin umrunda değil gibi görünüyor. Onas'ın etkinliğini ve verimliliğini kim değerlendiriyor, biliyor musunuz? Çevre Bakanlığı."
(AP/PT)
*Kaynak: theguardian.com
*Çevirip derleyen: Aydost Parlak