Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri ile Cumhuriyet gazetesi yönetici ve çalışanlarının tutuklanmasının ardından 60 üyeli Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi’nin (PM) 6 Kasım 2016’da yayınladığı bildiri nedeniyle Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu dahil bütün PM üyeleri hakkında soruşturma başlatıldığı ortaya çıktı.
Hem Erdoğan hem AKP’den suç duyurusu
Hürriyet’in haberine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Kasım 2016 tarihinde avukatı Hüseyin Aydın aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına’na, Kılıçdaroğlu ve PM üyeleri hakkında, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
AKP Genel Merkezi ise aynı bildiri nedeniyle “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçunu düzenleyen TCK’nın 301. Maddesi’ne ilişkin suç duyurusu yaptı.
Fezlekeler Meclis’te
Başlatılan soruşturma kapsamında PM üyesi milletvekilleri hakkında, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçu yönünden fezlekeler hazırlanarak TBMM’ye gönderildi. Dosyaları ayrılan, milletvekilli olmayan PM üyeleri hakkındaki soruşturma ise sürüyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Fezleke düzenlenmiş olması bile orada yazanların ne kadar haklı olduğunun kanıtıdır” dedi.
Hakkında fezleke düzenlenen İstanbul milletvekili İlhan Cihaner ise “İlk kez bir partinin Parti Meclisi’ne tümden soruşturma açılıyor” diye konuştu.
301 için izin bekleniyor
TCK’nın 301. Maddesi’ndeki suçlar için yapılacak soruşturma için Adalet Bakanlığı’nın izni bekleniyor. Vekillerin dokunulmazlıkları kaldırılırsa Kılıçdaroğlu dahil tüm PM üyeleri hakim karşısına çıkabilir.
CHP PM bildirisi
CHP’nin 6,5 saatlik PM toplantısının ardından yayınlanan bildiride HDP’li milletvekillerinin tutuklanmalarının Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına aykırı olduğu ifade edilmiş, tutuklu tüm gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulunulmuştu.
Bildiride şu ifadeler yer almıştı:
“AKP iktidarı 15 Temmuz’da yaşananlardan hiçbir ders almamıştır.
“Toplumsal uzlaşıyı dışlamış, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine dönük saldırılarını arttırarak sürdürmüştür. Yargı siyasetin güdümü altına alınmıştır.
“Gelinen noktada Türkiye, FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) ile mücadele bahanesiyle ortaya konan karanlık ve otoriter Saray darbesini yaşamaktadır.
“Mevcut siyasi durum halkımızın özgürlüğüne ve ülkemizin bekasına yönelik büyük bir tehdit oluşturmaktadır.”
Bildiri “Türkiye’yi uçuruma sürükleyenler mutlaka yargıya hesap verecektir” cümlesiyle sona eriyordu. (EA)