Fotoğraf: Tülin Hadi'nin fotoğrafları Evrim Kepenek/ bianet
İstanbul’da ilçe meydanlarında “katılım kafeleri” kurdular. Yurttaşların taleplerini ve önerilerini bizzat kendilerinden duydular.
Özel bir çalışma ile İstanbul’daki 6 bini aşkın çocuğa ulaşıp dertlerini, hayallerini dinlediler.
Üniversitelerde iş birliği yaptılar, kadın örgütleriyle bir araya geldiler.
En önem verdikleri konu ise “katılımcı bütçe”
Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin belirli bütçesini yine İstanbulluların seçtiği projelere ayırıyorlar.
İstanbul Kent Konseyi Başkanı Mimar Tülin Hadi, az önce sözünü ettiğim çalışmaları anlatırken hiç yorulmuyor. İlle de “katılımcı demokrasi”yi vurguluyor, bu amaçla gidilecek yolun uzun ama bir o kadar keyifli ve sonuç alıcı olduğunu söylüyor.
NOT: "Katılımcı Bütçe" projesinin fikir maratonları bitti. 26 Haziran’a kadar butcesenin.istanbul sitesine fikir/proje yükleyebilirsiniz.
Tülin Hadi ile Kadıköy’deki Müze Gazhane’de bir araya geldik, hem Kent Konseyi’nin çalışmalarını hem de "katılımcı bütçe" modelini konuştuk.
"Hayalimiz çok"
Siz ikinci kez başkan olarak seçildiniz. Önce oradan başlayalım isterseniz. Nasıl bir duygu?
Yeniden bir sorumluluk verildi. Bu benim için sevindirici. Bu durum, ilk kez kurulmuş bir yapı olduğunuzu düşündüğünde insana güven veriyor. Bu çerçevede ilk dönem çalışmaları meseleyi anlamakla, İstanbul Kent Konseyi’ni kurmaya çalışmakla geçmişti.
Yapmayı hayal ettiklerimizin birçoğunu o dönem yapamadık. İkinci kez seçilmiş olmak demek, ilk dönem hayalini kurduklarımızı yapabilecek zamanımız olması açısından da çok güzel.
Üstelik tüzüğe göre ilk çalışma dönemi 2 yıldı, ikinci dönem 3 yıl. Daha fazla zamanımız var.
O zaman hemen sorayım, nasıl projeler hayal etmiştiniz?
Şimdi birincisi, İstanbul gibi çok kimlikli bir yerde, insanların birazcık birbirine yaklaşabileceği etkinlikler yapmak istemiştik. Fakat hem salgın hem de buranın yeni kuruluyor olması en başta bizi bir açıdan yavaşlattı. Özellikle, pandemi, çok engel yarattı bize.
Kişilerin önce Konsey'de olanların bir araya gelenlerin birbirini tanıması lazım ki başka işlere girişebilsinler. Gerçi sivil toplum dünyasında birbirini bilenler vardı fakat onların dışında da çok geniş bir kitleyiz biz. Kent Konseyi’ne her gün yüzlerce insan dâhil oluyor, arıyorlar. Dâhil olmak istiyorlar. Önerilerle geliyorlar.
O dönem, ekibimiz de çok küçüktü. Şimdi birazcık daha genişlemiş bir ekibimiz de var. Biz de Konsey’in ne olduğunu anlayarak biraz organizasyon becerisi de kazandık.
Artık İBB de Kent Konseyi'yle nasıl işbirlikleri yapabileceğini çok iyi biliyor. Bir yandan İstanbul Planlama Ajansı var. İstanbul Planlama Ajansıyla da beraber iş birliklerine gidebileceğimizi görüyoruz.
Bir de İstanbul Gönüllüleri mesela onlarla da ortak işler yapabileceğimizi görüyoruz. Bütün bunları yoluna koyabilmek ve düşündüğümüz bütün bu noktalarla usulüne göre demeyeyim ama işin tabiatına göre yani reflekslerimizi geliştirebilmek zaman aldı tabii ki. Hayallerimizi gerçekleştirmek, ikinci döneme kısmet oluyor.
Gönüllü ve profesyonel ekip bir arada çalışıyor
Sizinle birlikte ekipte kaç kişi var?
Şu anda sayımız arttı. Bir de ofiste bize yardımcı olan tempomuzun bölünmemesi için “Bir ihtiyacınız var mı? Çay getireyim mi?” diyerek destek olanlar var.
Sağda solda bir yere bir şey bırakılacaksa onu götürüp getiren, işte kapının önünde çok direnç çıkan olduğu için güvenlik olarak duran da var. Yani hem bir gönüllü faaliyet hem profesyonel çalışanlar var.
İstanbul'da ilk Konsey
Kent Konseyi İstanbul'da şimdiye kadar neler yaptı?
Hani ilk dönem pandemiyle geçti. Bu dönem böyle hani şunu yaptı, bunu yaptı diye bir ufak tefek şeyler oluyordu. 25 çalışma meclisinin kurulmasına, 21 tane de çalışma grubunun oluşturulmasına vesile olduk.
Başka büyük şehirlerde de konseyler vardı ama İstanbul'da yoktu. İlk defa kuruldu.
Ekrem İmamoğlu bir seçim vaadi olarak sunmuştu. Kuruluş çağrısını yaptı. 2019’dan itibaren İstanbul'un da bir kent konseyi var artık ve çok ilgi görüyor. Çünkü İstanbul'un sivil toplum sermayesi çok yüksek.
Kadınlar, çocuklar, gençler işte belli konulara özellikle önem verenler işte çevreyle ilgilenenler, gıdayla ilgilenenler tüketici haklarıyla ilgilenenler, herkes kendinden bir parça bulabiliyor burada.
Peki, proje katılımcı bütçeyi anlatır mısınız?
Sayabileceğim en büyük en önemli proje katılımcı bütçenin ortaya çıkışı. Neden önemli diyoruz? Çünkü bu sivillerin belediyenin yaptığı bir uygulamada planlama aşamasından itibaren içinde olduğu bir uygulama. O açıdan çok önemli.
Katılımda bu, beraber üretim, beraber yaratım, beraber üretimi teşvik ediyor. Aktif yurttaşlığı harekete geçiriyor.
Sivil yapılanmalarla yani bunların tüzel kişiliği olsun veya olmasın aktif yurttaşlık öneriyor. Hareket etmesini teşvik ediyor. O açıdan çok önemli buluyoruz. Hatta toplantılarda başladık galiba. Fikir maratonları devam ediyor. Geçen sene bir tane fikir vardı. Proje toplama süreci iki haftaydı.
O iki hafta içerisinde dokuz temada fikir maratonu olmuştu. Bu sene üç hafta fikir toplama süresi. Biraz da öne çekildi. Bu sürece eşlik etmek üzere biz yedi tane fikir maratonu düzenledik.
Geçen sene tek günde bir araya gelenler bugün bu sefer ayrı ayrı günlerde bir araya geldiler. İki tane de yerel yapmaya niyetimiz var; bir tanesi Anadolu yakası ve bir tane de Avrupa yakası olmak üzere.
TIKLAYIN - Katılımcı bütçeye katılın
Biraz daha somut anlatmanızı istesem…
Bunun bir ortak yaratım süreci olduğundan bahsettik, haliyle tabii ki yurttaşlarının kapısında çok fazla fikir var ama mevzuatı bilmeyebilirler, yönetmeliği bilmeyebilirler olabiliyor.
Dolayısıyla biz onları bu fikir maratonlarında İBB'nin temsilcileriyle bir araya getiriyoruz. Bütün maratonlara İBB'nin daire başkan
temsilciler katıldı. Ve önerilen fikirler üzerine birlikte düşündüler. İBB yetkilileri güncel olarak hangi projelerin üzerinde çalıştıklarını
kendilerinin politikasının ne olduğunu anlattılar.
Ve gelen önerilere “ha bakın bu olabilir, bu biraz uzun süreli bir projedir. bu bütçe dönemi için de yetişmez, bu düşündüğünüzden çok daha maliyetli” gibi geri bildirimlerde bulundular. Yönlendirici oldular. İşin sevindirici tarafı Belediyede çalışanlar son derece yetkin kişiler. Onlar ne yapacaklarını biliyorlar. Buradan “Bunları uygulamak için heyecanlanıyoruz diyerek. Aferin. Ayrıldılar.”
Peki kadınlar özelinde bir çalışmanız var mı?
Kadın Meclisi’miz var. Muhtarlar Meclisi de var meela kadınların seçilme konusunu teşvik etmenin üzerinde duruyorlar.
İstanbul Sözleşmesi'ni tabii ki hatırlatmak en gündemlerinde en öne koydukları işlerden bir tanesi. Kadın platformlarının gücünü arttırabilmek için ne lazımsa onu yapıyorlar. 8 Mart'ta mesela bir mor otobüs projesi oldu. Bütün ilçeleri dolaşarak kadınlara hatırlattılar.
Peki siz hiç bilmediğiniz bir dünyanın içine girmiş oldunuz, zorlandınız mı?
Biraz zorlandım. Çünkü ilk kez kurulacak bir konseyden söz ediyoruz. İlk defa kurulmuş olmanın avantajıyla da hareket ettik.
Yönetmeliği defalarca okudum. “Orada yazılanı ideal bir biçimde hayata geçirebilir miyiz? Ve bugüne kadar Kent Konseyi dünyasında
yapılmamış bir şeyleri deneme imkânı olur mu?” Ona baktık.
Çok sayıda insan buraya destek vermek istedi. Daha biz kimlerle görüşsek diye düşünürken onlar bizim kapımızı çaldılar. Bu çok iyi oldu. Çok iyi bir genel sekreterimiz var.
İlk kuruluşunda 42 asıl, 42 yedek üyesi vardı ve hala da öyle. 84 kişi bir de ben, 85 kişi bir araya geldik. Bir çalıştay yaptık. “Burası nasıl bir yer olsun? Bizim çalışma ilkelerimiz neler olsun? Amaçlarımız neler olsun?” gibi konuları tartıştık.
Gerçi bunların bir kısmı yönetmelikte tarif edilmiş ama "Biz acaba bunlara farklı bir perspektifle bakabilir miyiz? Orada yazmayan bir şeyleri ortaya çıkartabilir miyiz, altını çizebilir miyiz?" gibi düşündük. Bazı yeni meclisleri kurma fikri de böyle ortaya çıktı.
Stratejik planı elimize aldık ve dedik ki sonuç olarak biz belediyeye destek olmak üzere çalışacaksak şöyle söyleyeyim aslında belediyeyle birlikte ilerleyeceksek biz belediyenin yaptığının ettiğinin danışmanı ya da karşı ağırlığı olacaksak o zaman onun ne yaptığına bakmalıyız. Stratejik planlığa bakarak onun üzerinden vardık bu sonuçlara.
Peki önümüzdeki süreçte ne gibi işler var?
Şimdi bu çocuk katılımıyla ilgili “İstanbul çocuklara soruyor” projesinin çıktılarını paylaşacağız. Katılımcı bütçe meselesinin kalıcı hale gelmesini umut ediyoruz.
Bir takım şeyler oluşturduk. Katılım uygulamaları… Mesela katılım cafeler var. Belli ilçelere giderek bir tarih ilan ediyoruz. O yörenin koşulları neyin üzerindeyse onun temsilcileri geliyorlar. Ve onlar üzerinde böyle birkaç saatlik sohbet oluyor. Masalara ayrılıyoruz. Onları küçük raporlar haline getiriyoruz.
İBB de onlardan faydalanıyor. Bunlar şu ana kadar Esenyurt ve Sarıyer'de oldu. Bir tane burada Kadıköy'de yapmıştık ama Kadıköy'deki biraz daha İstanbul genelindeydi.
Ataşehir'de oldu. Güzel gidiyor bu uygulamalar. Önümüzdeki günlerde Sancaktepe'de yapacağız.
Ondan sonra katılım okulumuz var. Bu birazcık sivil toplumun kapasite geliştirmesine yönelik. Ve ayrıca üniversiteler iş birliği yapmak istiyorlar kent konseyi ile birlikte.
Böyle yurttaşlarla bir araya gelerek üretmek istedikleri projeleri var. Ya da araştırmaları. Onları birlikte yapıyoruz. Koç Üniversitesi'yle birlikte bunlardan iki tane yaptık.
Kadir Has Üniversitesi'yle birlikte bir Haliç kıyısı üniversiteleri forumu gerçekleştirdik. Onlar da mesela çıkan projelerine katılımcı bütçeye ekleyecekler.
Peki şu anda diyelim bu haberi okuyan bir İstanbullu yurttaş, Kent Konseyi’ne dair ne öğrense ya da kent konseyine ulaşmak için ne yapabilir insanlar?
Kent Konseyi’ne ulaşmak çok kolay. Web sayfası üzerinde bir katılım formu var. Onu doldurdukları zaman koordinatör arkadaşlarımız hemen kendilerine geri dönüş sağlıyorlar. İlgi duydukları herhangi bir grubun içine dâhil olabiliyorlar. Bazen sadece bir küçük proje için gelenler oluyor. Onları da ilişki kurmak istedikleri grupla irtibata geçiriyorlar. Çok kolay yani.
Tülin Hadi hakkında
Mimar.
Orta eğitimini 1987 yılında Saint Michel Fransız Lisesi'nde tamamladı.
İTÜ Mimarlık Fakültesi'ni bitirdikten sonra, bir süre Londra'da Bernard Blauel'in ofisinde ve daha sonra bir süre Turgut Cansever ile çalıştı.
Katılımcı Bütçe Modeli Katılımcı bütçe modeli; halkın yerel ölçekte doğrudan bütçe harcamaları ve öncelikleri ile ilgili kararlara aktif katılımı anlamına geliyor. Şeffaflık, hesap verilebilirlik ve kaynakların adil bir şekilde tahsis edilmesi gibi hususlar çerçevesinde şekillenen yeni bir yönetim anlayışını destekleyen katılımcı bütçe modeli; kentlilerin ihtiyaç bildirme, fikir önerme ya da oy verme gibi çeşitli biçimlerle bütçenin tamamının ya da bir kısmının nasıl harcanacağına dair kararlara katıldığı bir süreci tarif ediyor. Katılımcı bütçe modelinin temel amacı, vatandaşların aktif katılımını esas alarak, birbirinden farklı proje modellerinin ve uygulama biçimlerinin demokrasi pratiği içerisinde değerlendirilmesine imkân sağlamak. Dünyada ve Türkiye’de Katılımcı Bütçe Deneyimleri Dünyada katılımcı bütçe uygulamalarına Brezilya’nın Porto Alegre kentindeki deneyim öncülük etti. 2000’li yılların başından itibaren hızla Latin Amerika, Avrupa ve Afrika şehirlerine yayıldı. Bu dönemde, demokratik, şeffaf ve katılımcı yönetim ilkelerini hayata geçirilmesinde Katılımcı Bütçenin son derece etkili olduğu görüldü. Son on yıldır, katılımcı bütçe uygulamaları çok geniş bir coğrafyada yeni yorumlarla çeşitlendi. Yönetim sistemleri birbirinden farklılık taşısa bile, New York’tan Lizbon’a; Glasgow’dan Madrid’e; Paris’ten Seul’e pek çok şehirde yapılan uygulamalar ile kalıcı bir hâl aldı. Günümüzde katılımcı bütçe uygulamaları Birleşmiş Milletler’in öncülük ettiği “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine” ulaşmak için bir toplumsal kaynak olarak kabul görüp evrensel bir nitelik kazandı. Türkiye’de ise katılımcı bütçe; Ankara, Eskişehir, Çanakkale, Fatsa, Nilüfer ve Şişli’de gibi il ve ilçelerde toplumcu belediye anlayışı içinde kendine yer buldu. Dünyadaki deneyimlere hızla ayak uydurmak ve evrensel nitelikte uygulamalara kavuşmak için il ve ilçe belediyelerinin yanı sıra büyükşehir belediyelerinin rolü, atacağı cesur adımlar son derece belirleyici oldu. 2021 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin devreye aldığı katılımcı Bütçe uygulaması İstanbul’da yürütülen en geniş kapsamlı çalışma olma özelliğini hâlâ koruyor. İstanbul’da Katılımcı Bütçe Yerel demokrasiyi geliştirmek amacıyla şeffaflık, hesap verebilirlik ve kapsayıcılık ilkelerinin temelinde İstanbul’da katılımcı bütçe modeli yerel yönetimlerde dayanışma ve uzlaşma kültürünü geliştirmek, iş birliklerini güçlendirmek ve temel hak ve hizmetlere erişimde sosyal adaleti sağlama amacıyla tasarlandı. Katılımcı bütçe modeli çerçevesinde belirlenen temel ilke ve hedefler;
İBB Katılımcı Bütçe Modeli beş aşamadan oluşuyor:
Proje başvuruları 30 Mayıs–19 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Ön değerlendirme kriterleri;
Ön ve teknik değerlendirme 20 Haziran–10 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Projeler 11-24 Temmuz tarihleri arasında oylamaya sunulacak.
Projeler 24-28 Temmuz tarihleri arasında değerlendirilecek ve kazanan projeler 29 Temmuz’da ilan edilecek.
|
(EMK)