OdaTV davasında İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Ekinci'nin istediği Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) çalışanları Osman Pamuk, Ünal Tatar ve Emin Çalışkan'ın hazırladığı ikinci rapor mahkemeye ulaştı.
Avukat Hüseyin Ersöz, bianet'e yaptığı açıklamada, ilk raporun daha açıklayıcı olduğunu, bu kez bilimsel tespitlerin bir kenara bırakıldığını ama her şeye rağmen ikinci raporda incelenen dokümanların da kullanıcılar tarafından oluşturulmadığının ve açılmadığının ifade edildiğini söyledi.
Rapordaki "Belgeler hafıza kartıyla bilgisayara yüklenmiş olabilir" ibaresinin ne anlama geldiğini sorduğumuz Ersöz, şu yanıtı verdi:
"Bilirkişiler, bu yorumu, suç unsuru oluşturmayan dokümanları inceleyerek yapıyor. Ayrıca bu yorumla ilgili somut delil de göstermiyor."
Ersöz, "ikinci raporun 15 ve 16. sayfalarında açıkça, suç unsuru oluşturduğu ileri sürülen dokümanların, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın bilgisayarlarında, kullanıcılar tarafından oluşturulmadığını ifade ediyor" dedi.
OdaTV'den gazeteciler, bilgisayarlarından çıktığı iddia edilen "Ulusal Medya 2010" adlı dosyadaki dokümanlar nedeniyle suçlanıyorlar.
"Delillerin hukuka aykırı olduğu ortada"
İlk raporda, bu dokümanların kullanıcılar tarafından oluşturulmadığı, değişiklik yapılmadığı ve silindiği ifade edilmişti. 84 sayfalık ikinci rapor da aynı yorumda bulunuyor.
Ersöz, ikinci raporda, dokümanların başka bilgisayarda oluşturulmuş olabileceği bilgisinin de yer aldığını ancak bununla ilgili de somut delil gösterilmediğini açıkladı.
Bu kez daha kafa karıştırıcı bir raporla soru işaretleri yaratmaya çalıştıklarını söyleyen Ersöz, mahkemenin ilk rapordaki tespitlerle de delillerin hukuka aykırı olduğunu belirtmesi gerektiğini altını çizdi.
"Bu davada muhalif gazeteciler yargılanıyor, davanın siyasi bir özelliği var. Başbakanlığa bağlı faaliyet gösteren bir kurum olan TÜBİTAK'ın çalışanları, bu sebeple üzerlerinde baskı hissetmiş olabilir. Başbakanlığın memuru konumunda görev yapıyorlar, ikilemde kalmaları çok doğal. Raporda soru işareti doğuran cümlelerin sıkça kullanılmasının sebebi bu olabilir."
OdaTV davasının avukatlarının üniversitelerden aldığı bağımsız raporlar mahkemece kabul edilmemiş, TÜBİTAK'tan rapor istenmişti. TÜBİTAK mahkemeye beş bilirkişi önerdi, içlerindne üçü raporu hazırladı. Hakim Ekinci, ilk raporun karmaşık olduğunu söyleyerek ikinci raporu talep etti.
Raporda neler var?
84 sayfalık raporda, TÜBİTAK'tan bilirkişiler, mahkemenin şu sorularına cevap verdi:
"Dosyaların anılan bilgisayarlarda kesin olarak oluşturulup oluşturulmadığı, değiştirilip değiştirilmediğinin tespiti mümkün mü?"
"İlk raporda belirtilen dosyaların anılan bilgisayarlarda 'açıldığına dair bulguya rastlanılmadığı' olgusunun yalın bir şekilde açıklanması, belgenin açıldığına dair izlerin nerede ve ne şekilde bulunacağının açıklanması, 'bu tür bulguya rastlanmamış olmasının kullanıcı tarafından kesin olarak açılmadığı anlamına gelmeyeceği' belirlemesinin yine yalın bir şekilde açıklanması..."
Raporda özetle şu noktalar yer aldı:
* Herhangi bir dosyanın bir bilgisayarlarda oluşturulup oluşturulmadığı, değiştirilip değiştirilmediğinin kesin tespiti mümkün değildir.
* Dosyaların Delil 1 (Oda tv bilgisayarı) ve Delil 2 (Barış Pehlivan'ın bilgisayarı) bilgisayarlarına, bahse konu olan zararlı yazılımlar ile yüksek ihtimalle gönderilmediği de göz önünde bulundurulduğunda, dokümanların, yüksek ihtimalle farklı bir bilgisayarda oluşturulduğu ve daha sonra ilgili bilgisayarlara CD/DVD, USB tarzı veri depolama cihazları ile taşındığı değerlendirilmektedir.
* Barış Pehlivan'ın bilgisayarında izleri silmek için kullanılan 'Ccleaner' uygulamasına ait izlere rastlanmıştır. Dava kapsamında incelenen Delil 2 bilgisayarında $LogFile sistem dosyasında, EK-1 dosyalarının birçoğunun ismi geçmesi, bununla birlikte dosya içeriklerine ve MFT kayıtlarına dair hiçbir izin bulunmamasının sebebi, dosyaların "Ccleaner" ile temizlenmiş olması olabilir.
* Dosyaların açılmasıyla alakalı izlere rastlanmamış olması, ilgili dokümanların açılmadığını kesin olarak göstermemektedir.
OdaTV davasında gazeteci Soner Yalçın, gazeteci yazar Yalçın Küçük ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı Mart 2011'den beri tutuklu.
Diğer gazeteci sanıklar Ahmet Şık, Nedim Şener, Müyesser Uğur Yıldız, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Coşkun Musluk, Sait Çakır ve Doğan Yurdakul en az bir yıllık tutukluluktan sonra tahliye edildi. Ahmet Mümtaz İdil ile İklim Ayfer Kaleli de davanın tutuksuz sanıkları.
TÜBİTAK raporu sahiplenmedi
TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, bugün yaptığı açıklamada, raporun TÜBİTAK'ın mahkemeye önerdiği bilirkişilerce hazırlandığını, raporu hazırlayanların TÜBİTAK çalışanı olduğunu belirtmesinin ardından, "olayın TÜBİTAK'la ilgisi olmadığını" söyledi.
84 sayfalık rapor üç kişiden oluşan bilirkişi heyetinin imzasını taşıyor.
Altunbaşak, mahkemenin TÜBİTAK'ın enstitülerinden bilirkişi olarak 5 ismin bildirilmesini istediğini, listeyi göndermelerinden sonra mahkemenin seçim yapıp bilirkişi ataması yaptığını söyledi ve şöyle devam etti:
"Bundan sonra olayın, TÜBİTAK'la hiçbir ilgisi yoktur. Bilirkişi süreci böyle işliyor. TÜBİTAK'la alakalı değil. Kamudaki bilirkişinin, mahkemeyle böyle bir ilişkisi var. Yani bu raporu yazan o üç kişi, aslında TÜBİTAK'ta çalışan üç kişi. 'Bu rapor TÜBİTAK raporu' diye geçiyor. Aslında ifade tam doğru değil. 'TÜBİTAK'ta çalışan üç bilirkişinin' diye ifade edilmesi gerekir."
İlk raporda TÜBİTAK raporu olarak anılmış, ilk raporu da aynı TÜBİTAK çalışanları hazırlamış olmasına rağmen kurumdan böyle bir açıklama gelmemişti. (AS)
* Raporun orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.