Aynur Çamalan, 4 Şubat'ta dört konfederasyonun çağrısıyla yapılan iş bırakma eylemine karara uygun olarak mazeret izni kullanmadan katıldı ve bir ay sonra TÜBİTAK'taki işinden çıkarıldı. Üyesi bulunduğu Tez Koop-İş sendikasının ve iş arkadaşlarının yeterince desteğini alamadığını söylese de Çamalan 37. günü geride bırakan eyleminde kararlı görünüyor.
78 gün süren eylemleri boyunca TEKEL işçileriyle dayanışma içinde olduğunu, onları evinde de ağırladığını belirten Çamalan işten atılmasına varan süreci şöyle özetliyor:
"4 Şubat eylemine ilişkin TÜBİTAK yönetimi 'resmi olmayan, imzasız bir uyarı duyurusu'yla bizlerin katılımını engellemek istedi. Ardından Tez Koop-İş Genel Merkezi bu eylemin yasal olduğuna dair resmi cevap verdi. Ben de mazeret izni almadan eyleme katıldım."
Ardından 4 Mart'ta işine son verildiğini belirten Çamalan bu kararın tamamen siyasi olduğunu ve usul hatası bulunduğunu kanısında. "Birim amiri yetkisinde olmadan resmi olmayan bir savunma istedi benden. Normalde disiplin kuruluna sevkedilip ceza almam gerekirdi ve bu atılma bile olmazdı. Hatta AİHM kararları sendikanın almış olduğu kararları uyguladığı için işçinin cezalandırılamayacağını söylüyor."
"Hangi kıstaslara göre performans düşüklüğü?"
Sendikalı olduğu için işten çıkarılan BALNAK lojistik işçileri gibi Çamalan'ın da işten atılma gerekçesi olarak "performans düşüklüğü" ileri sürülmüş. Ancak Çamalan bunun için de toplu sözleşmede yer aldığı gibi disiplin kurulu tarafından en fazla ihtar verilebileceği ya da başka bir birimde 6 ay çalıştırma şeklinde bir yöntem izlenebileceğini söylüyor.
"Kaldı ki eylül ayında terfi ettim Hangi kıstaslara göre performans düşüklüğü?" diye de soruyor.
"Görevinde kayıtsızlık" ve "4 Şubat'ta mesai saatlerine riayet etmeme" şeklinde sıralanan gerekçelerin yanında ekli belgede "bunları tekrarlayacağından dolayı" şeklindeki ibareyle tamamen keyfi bir uygulamaya maruz kaldığının açık olduğunu belirten Aynur Çamalan, TÜBİTAK hakkında işe iadeyle birlikte sendikal tazminat davası da açtıklarını söylüyor.
"Keyfi bir uygulama olduğu için sendikal tazminatı şahıslardan istedik. Neden kurumun bütçesinden çıksın ki?" diye ekleyen Çamalan 30 Nisan'da ilk duruşması görülecek davayı kazandıkları gün de manevi tazminat davası açmak konusunda kararlı.
Ayrıca dava dilekçesinde eşitlik ilkesine dayanarak tüm kurum personelinin giriş-çıkış dökümlerini; "performans düşüklüğü" gerekçesine karşılık da tüm personelin sicil dökümlerini istediklerini belirten Çamalan keyfi uygulamayı belgelendirmeye çalışacaklarını söylüyor.
En büyük destekçisi TEKEL İşçileri
TÜBİTAK'ta daha önce böylesi bir eylem olmadığı için kurum yönetiminin eylemin ilk günlerinden itibaren iş arkadaşlarına baskı yaptığını, hatta camdan bile bakmalarına izin vermediklerini söyleyen Çamalan, üyesi olduğu Tez Koop-İş sendikasının da hukuki destekle sınırlı kaldığını, eylemine destek vermediğini söylüyor.
En son sendika temsilcisinin "Nasıl olsa Aynur Çamalan işe geri dönecek." diyerek desteği kıran tavrını kabul etmeyen Çamalan, "Sadece yönetime değil, sendikaya karşı da mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Ben işten atıldığımda yoksan niye varsın? 'Nasıl olsa işe geri dönecek' deniyor ya da dava sonuçlanınca emsal teşkil etmesi bekleniyor. Mücadele etmeliyiz ki bundan sonra bir işçiyi işten çıkartırken üç kere daha düşünsünler." diyor.
Her gün mesaiye gelir gibi 09:00-18:00 arası oturma eylemini gerçekleştiren Aynur Çamalan'a demokratik kitle örgütlerinden, devrimci yapılardan, öğrencilerden ve meslek odalarından destek ziyaretleri yapılırken en büyük destek TEKEL işçilerinden geliyor.
Okula ve dersaneye devam eden iki kızı bulunan Çamalan maddi sıkıntıların hiçbir zaman mücadelesinin önüne geçmeyeceğini vurgularken TEKEL işçilerinin dayanışmasının onu çok duygulandırdığını ifade etmeden de yapamıyor.(BB/EÜ)