Dünyanın farklı yerlerinde hak ihlalleri yaşanmaya devam ediyor.
İnsan hakları savunucuları, örgütleri ve mekanizmaları sadece kendi toplumlarında değil, hak ihlaline yol açan/açabilecek veya tersinden insan haklarını koruyan, geliştiren politika ve uygulamaları da yakından izler. Çünkü insan hak ve özgürlükleri hiçbir ülkenin iç meselesi değildir. Bizi başka coğrafyalarda da yaşanan sorunları izlemeye, onları önlemeye yönelik çabaya sevk eden sorumluluk duygumuzu Gülten Akın ne güzel ifade etmiş:
“Nergisten ben sorumluydum, ışgından ve çocuklardan
Yanlış mı belledim, insan sorumluluktur.”
Bu dizeleri ilk kez Hüsnü Öndül hocamdan duymuştum. İnsan hakları mücadelemizde ve benim yaşamımda özel bir yeri olan Hüsnü hocamı bir kez daha saygıyla anıyorum.
Uluslararası insan hakları örgütlerinin gündemi, maalesef, ihlaller bakımından yine çok yoğun. Örneğin, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Ofisi’nin son bir haftalık gündeminde işkence, savaşlar, kadınların ve çocukların durumu, su hakkı gibi temalar yer alıyor. BM İnsan Hakları Ofisi, operasyonel kapasitesi itibarıyla dünyanın hemen her yerindeki insan hakları ihlallerine ilişkin çalışmalar yürütüyor.
Ukrayna
BM İnsan Hakları Ofisi, 21 Mart’ta The Impact of the Armed Conflict and Occupation on Children’s Rights in Ukraine, 24 February 2022-31 December 2024 [Ukrayna’daki Silahlı Çatışmanın ve İşgalin Çocuk Hakları Üzerine Etkisi, 24 Şubat 2022-31 Aralık 2024] başlıklı bir rapor yayımladı.
Ukrayna’da, 2022’den bu yana her gün silahların ve bombaların patlaması sonucunda altyapı tesisleriyle birlikte evler, okullar ve sağlık kurumları zarar gördü, yıkıldı. Bu yıkımdan sivillerin etkilenmemesi kaçınılmaz bir durum. Nitekim raporun tanıtım yazısında BM İnsan Hakları Komiseri Volker Türk, yalnızca 2025’in başından bu yana 413 sivilin öldürüldüğüne, 2000 kişinin de yaralandığına dikkat çekti. Elbette, Türk’ün paylaştığı bu bilgiler yalnızca tespit edilebilen verilere dayanıyor. Dolayısıyla, savaşın zarar verdiği insan sayısının daha fazla olması muhtemel. Ayrıca, bu veriler savaşın hayvanlara, diğer canlılara ve doğaya verdiği zararları ve yol açtığı ihlalleri kapsamıyor.
Yerinden edilme ihlallere yol açıyor
BM’nin hazırladığı raporda, ölümlere ve yaralanmalara yol açan bombaların ve silahların ötesinde, şiddet ortamının da çocukların sağlık, barınma, eğitim, aile yaşamı gibi temel ihtiyaçlarını karşılamalarını engellediğine dikkat çekiliyor.
Ukrayna’da savaşın başlamasının ardından, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) 2025 Mart verilerine göre 6.3 milyonu Avrupa’da ve yarım milyondan fazlası diğer ülkelerde olmak üzere toplam 6.9 milyon insan yerinden edilerek mülteci konumuna düştü.
Uzun süren yıkıcı etkiler
İnsan hakları savunucuları olarak savaşların, silahlı çatışmaların ve şiddet ortamının yıkıcı etkilerinin uzun süreli olduğuna sürekli dikkat çekmeye gayret ediyoruz. Savaşta kullanılan bombalar sadece patladıkları anda değil, sonrasında da yıkıma yol açma riski taşıyor. Örneğin, Ukrayna’daki mayınların İstanbul Boğazı’na kadar sürüklendiği veya bombaların sivil gemiye isabet ettiği durumlar yaşandı.
Ayrıca savaşların ve çatışmaların yalnızca yaşandıkları dönemde değil, sonrasında da ciddi yıkım ve ihlallere yol açtığı, bu durumun özellikle çocuklar açısından büyük riskler barındırdığı vurgulanıyor. Bu çerçevede, BM raporu Ukrayna’daki patlayıcıların ve kara mayınlarının fazlalığının gelecekte yaratabileceği tehlikelere ve özellikle çocukların bu durumdan etkilenme olasılığına dikkat çekiyor. Rapor, savaş ortamının çocukları doğrudan etkilediğini açık biçimde ortaya koyuyor.
Gazze Şeridi
İslam dünyası için önemli olan Ramazan Bayramı sırasında da Gazze Şeridi’nde ağır yaşam koşulları ve ihlaller devam ediyor. Esasen Gazze’deki durumun soykırım düzeyine vardığı herkesçe kabul gören bir olgu.
İsrail hükümeti ile Hamas arasında varılan ve 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes anlaşması maalesef planlandığı gibi gitmiyor. Ateşkesin sona ermesi, yeni başlayan ancak on yıllar sürecek yaraların sarılmasını da engelliyor. 18 Mart’ta yeniden başlayan hava saldırıları ve İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ni boşaltma emri yüz binlerce Filistinliyi etkiliyor. Ukrayna örneğinde olduğu gibi, bu yerinden edilmelerden en fazla çocuklar ve kadınlar etkileniyor. BM İnsan Hakları Ofisi, Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine dayanarak 18 Mart’tan bu yana İsrail ordusunun en az 855 Filistinliyi öldürdüğü ve 1869 kişiyi de yaraladığını duyurdu.
Gazze’de yaşananlar, tüm insanlığın ayıbıdır; zira 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşananları durdurmayı başaramadık.
Türkiye
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 18 Mart’ta diplomasının iptal edilmesi ve sonrasında yaşananları insan hakları savunucuları yakından takip ediyor.
Ülke geneline yayılan protestolara ilişkin ihlallerle ilgili olarak İnsan Hakları Derneği (İHD), 19-26 Mart dönemini kapsayan bir bilgi notu hazırladı. Protesto hakkının engellenmesi ve işkence yasağını ihlal eden uygulamaları “Sokağa ‘Dur’, İşkenceye ‘Yürü’ Denildi” başlığıyla duyurduğumuz bu rapor; daha önce münhasıran DEM Parti ve öncülü HDP’ye uygulanan ancak son aylarda CHP’li belediyetleri de hedef alan kayyım atamaları, gözaltılar ve tutuklamaları belgeliyor. Ayrıca, insan onuruna aykırı olduğu için mutlak işkence yasağını ihlal eden ters kelepçe ve çıplak arama uygulamalarına da dikkat çekiliyor.
Bu sürece ilişkin yalnızca İHD, yerelde ve ülke genelinde faaliyet yürüten insan hakları örgütleri değil, uluslararası insan hakları örgütleri de çalışmalar yürüttü. Örneğin, aralarında Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT), İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) de olduğu 15 insan hakları örgütü başta yaşanlara ilişkin ortak açıklama yayınladı. Benzer şekilde, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri ve BM İnsan Hakları Konseyi de açıklamalar yayımladı.
Ramazan Bayramı vesilesiyle daha iyimser bir yazı yazmak isterdim, ancak ihlaller bayramda da devam ediyor.
Tüm Müslümanların Ramazan Bayramı kutlu olsun.
İhlallerin hiç olmadığı bir dünya için mücadeleye devam.
(Oİ/VC)