Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, kızamık vaka sayısındaki artışına dikkat çekti.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz ve TTB Merkez Konseyi üyesi Prof. Dr. Gülriz Erişgen'in katıldığı TTB'de düzenlenen basın toplantısında açıklamayı Prof. Dr. Sinan Adıyaman okudu.
2011-2013 yıllarındaki kızamık salgınından sonra 2018 yılında da kızamık vakalarında artışın olduğuna dikkat çekilen açıklamada, özetle şu bilgiler verildi:
"Türkiye'de AKP hükümetleri döneminde sağlık hizmetlerini yönetenlerin görmezden geldiği sorunlar, tüm acılarıyla yeniden yaşanmaya devam ediyor. 2013 yılının Ocak ayına, dönemin Sağlık Bakanı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Recep Akdağ'ın ört bas etme yönündeki büyük gayretine karşın, kızamık salgınının varlığını öğrenerek girmiştik.
"Aşıyla korunabilir hastalıklar arasında yer almasına ve dünya genelinde eradike edilebilmesi için yoğun çaba harcanıyor olmasına rağmen, Türkiye'de 2011-2013 yılları arasında kızamık salgını yaşanmıştı.
TIKLAYIN - TTB'den Altı Soruda "Neden Aşı Yaptırmalıyız?"
Vaka sayısı artış gösterdi
"Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, ülkemizde kanıtlanmış (laboratuvar testleri ile konfirme edilmiş) kızamık hastası 2007 ve 2008 yılında üç, 2009 yılında sekiz, 2010 yılında 15 kişi iken, 2011 yılında 2010 yılındaki vaka sayısının yedi katına (105 vaka) yükselmişti. Vaka sayısı, 2012 yılında ise 2011 yılının yaklaşık yedi katına çıkarak, 698'e ulaşmıştı.
"Bununla birlikte, dönemin Sağlık Bakanı Akdağ, TBMM'de gerçekleştirilen 2007-2013 yıllarına ait bütçe görüşmelerinin (2006-2012 yılları Kasım aylarında) her seferinde 'Türkiye'de kızamığın kökünü kazıdıklarını ve kızamık hastalığının ülkemizde artık görülmediğini' açıklamıştı."
Açıklamada, Akdağ'ın Sağlık Bakanlığı görevinden alındığı 2013 yılında, laboratuvarda doğrulanmış kızamık hasta sayısının 2012 yılına göre yaklaşık 11 kat artarak, 7415'e yükseldiği belirtildi.
"Salgın, takip eden yıllarda bilinen doğallığında sönümlenmişti. DSÖ'nün yayımladığı verilere göre, Türkiye'de laboratuvarda doğrulanmış 2014 yılında 572, 2015 yılında 342 ve 2016 yılında da dokuz kızamık hastası görüldüğü bildirildi.
"Buna karşın, 2017'de kızamık vakalarında yeniden artış görüldü. Türkiye'de laboratuvarda doğrulanmış kızamık hasta sayısının 2017 yılında 69 ve 2018'in ilk 9 ayında da 510 olduğu yine DSÖ tarafından rapor edildi.
"Bununla birlikte, Bakanlık, "kızamık hastalarının çoğunluğu yerli değil, yabancı hastalar, o nedenle sorun yok" demeye devam ediyor."
"Bakanlar değişiyor, söylemler aynı kalıyor"
Ocak 2013'ten bu yana sağlık bakanlarının dört defa değiştiğine ancak söylemleri ve istatistik yıllığındaki rapor edişlerinin değişmediğine dikkat çekilen açıklamada, "Kendi resmi bildirimlerine göre, herbirinin bakanlığı döneminde kızamık aşılama oranı %95'in altına da düşmedi" denildi.
"Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanmakta olan "Sağlık İstatistikleri Yıllığı" verilerine göre, kızamık aşılama oranı 2008 ve 2009 yılında %97, 2010 yılında %95, 2011 yılında %98, 2012 yılında %96, 2013 yılında %97, 2014 yılında %96, 2015 yılında %97, 2016 yılında %98 ve 2017 yılında ise %96 idi.
"Bu düzeylerdeki aşılama eğer doğru bilgiye dayanıyorsa, o zaman, ya aşılar bozuk veya eksik dozajlı olarak ithal ediliyor ya da soğuk zincir sorunu olmalı. Aksi halde aşılanmadığı için biriken aşısız olguların bu kadar kısa periyodda salgın ortaya çıkacak sayıda olmaması gerekiyor.
"Çünkü aşılama oranının %92-95 düzeyinde olması kızamık virüsünün dolaşımını durduruyor. Bu nedenle, son yıllardaki kızamık hasta sayıları göz önünde bulundurulduğunda, en başta Sağlık Bakanlığı verilerinin doğruluğunun sorgulanması bir zorunluluktur."
"Salgın bütün özellikleriyle ortalık yerde"
"Türkiye'de AKP hükümetlerinin ve onun Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın bir hediyesi olan kızamık salgını bütün özellikleriyle ortalık yerdedir. Bu salgının sorumlusu, aile hekimliği sistemini getirerek kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin tek kurumdan (sağlık ocağı) sunumunu ortadan kaldırıp bunları ayrı ayrı kurumlara bölen, birinci basamak sağlık hizmeti sunumunda bölge ve nüfus temelini, ekip çalışmasını ve fiili olarak ev ziyaretlerini ortadan kaldıran AKP hükümetleri ve sağlık bakanlarıdır.
"Yetkili ve sorumlu konumundaki Sağlık Bakanı, kızamık salgınının varlığını kabul edip, Türk Tabipleri Birliği ve ilgili uzmanlık (halk sağlığı, infeksiyon, mikrobiyoloji vb.) dernekleriyle konuyu paylaşarak tartışmalı ve kapsamlı (salgın ile mücadele ve sonrası için) bir planlama yapmalıdır. Devamında da yapılması gerekenleri, bu kuruluşların da katılımını sağlayarak, "şeffaf" olarak ve bir an önce hayata geçirmelidir." (AÖ)