Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu, hasta mahpuslar ve ceza infaz ertelemeleri ile ilgili değerlendirme yayımladı.
Değerlendirmede, cezaevlerinde sağlık hizmet sunumu açısından yaşanan zorluklara dikkat çeken hekimler, “sağlıklı olma halinin” önündeki engelleri sıraladı:
“Yeni infaz rejimi ile birlikte giderek yalnızlaşma ve tecride yol açan cezaevi tipleri mimarisi,
Çalışan personelin sosyal, ekonomik hakları, hizmet içi eğitimlerinde eksikler,
Koğuşlardaki kalabalık,
Mahpusların yeterli, besleyici öğünlerinin karşılanmaması,
Havalandırma hakkı, koğuş ve hücrelerde aydınlatma, yeterli güneş ve günışığından yararlanma hakkının sağlanmaması,
Temiz içme ve kullanma suyu, hijyen sorunları,
İletişim hakkının, kitap ve diğer yayınlara erişim hakkının engellenmesi.”
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) son raporuna göre, Nisan 2022 itibariyle tespit edilebildiği kadarıyla Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır hasta olmak üzere toplam 1517 hasta mahpus bulunuyor. Adalet Bakanlığının verilerine göre de 2018-2023 yılları arasında toplam 2 bin 258 mahpus cezaevlerinde yaşamını yitirdi.
“R tipi değerlendirmesi meslek etiğine aykırı”
Açıklamada, ATK tarafından “R tipi cezaevinde kalabilir” şeklinde düzenlenmiş raporların hekimlik meslek etiğine aykırı olduğu vurgulandı:
“Hekimler hastanın nerede kalacağı ile ilgili değil kapatılma mekanlarının fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak uygunluğu ile ilgili yorum yapabilirler. R tipi cezaevleri ceza erteleme için bir çözüm olarak sunulmamalıdır.
Her hastanın olduğu gibi cezaevinde olan tüm ağır hasta yaşlı ve engelli mahpusların hasta hakları, insan hakları ve vicdani tutum gereğince son günlerini yakınları ile birlikte geçirmesine yönelik tüm yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.”
Çözüm önerileri
Sağlık hizmet sunumunun bir bütün olduğunu belirten TTB İnsan Hakları Kolu, ceza infaz ertelemeleri ile ilgili olarak somut çözüm önerilerini açıkladı:
- Cezaevi koşulların düzeltilmesi, infaz hukuku alanında reformlar yapılması, infaz erteleme konusunda insan haklarını temel alan bir yaklaşımın benimsenmesi, yasadaki sübjektif/siyasi değerlendirmelere neden olan “toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen” (Ceza İnfaz Kanunu 16. Madde) ifadesinin kaldırılması gerekir.
- ATK’nin hazırlamış olduğu tarafsızlığı tartışmalı ve tıbbın somut gerekçelerine dayanmayan raporlar yerine, yeterli nitelikte, tam bir klinik bağımsızlıkla hareket eden uzmanlar heyetinin katılımı veya denetimine açık tam teşekkülü devlet hastaneleri veya üniversite hastanelerinin düzenlemiş oldukları sağlık kurulu raporlarının infaz erteme kararlarında kabul edilmesi gereklidir. Ayrıca ATK’nin teşkilat yapısında iyileştirilmeye gidilmeli, özerk bir yapı haline getirilmelidir. ATK üzerindeki siyasi baskılara son verilmelidir.
- Başta ağır hasta mahpuslar olmak üzere bütün hasta mahpusların hapsetme dışındaki insan yaşamına ve onuruna saygıyı gözeten alternatifler üzerinden infazların gerçekleştirilmesi ve her koşulda mahpusların sağlık hakkına erişimlerinin sağlanması gerekmektedir. Hastalık nedeniyle cezasının infazı ertelenen bir mahpusun halen devletin denetimi altında olmasına rağmen daha önceden kendine ait bir sosyal güvencesi yoksa tedavi masraflarını kendisi ödememesi ve sosyal devlet olmanın gereği olarak ve anayasal eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri gereğince SGK tarafından ödenmesi gerekmektedir.
- Adalet Bakanlığının; cezaevleri yöneticileri ve personellerinin ekonomik, özlük haklarının düzeltilmesi konusunda çalışmalar yapması, hizmet içi eğitimler, süpervizyonların gerçekleştirilmesi, periyodik sağlık muayenelerinin mutlaka düzenli olarak yapılması gerekmektedir.
- Cezaevlerinde şeffaf ve insan hakları odaklı bir bakış açısının yerleşebilmesi; uluslararası ve ulusal sağlık örgütleri, emek-meslek örgütleri, hukuk örgütleri, insan hakları örgütlerinin ziyaret ve denetimine açık olmasından geçer.
- Bakanlık teşkilatı ve cezaevleri yöneticilerinden infaz koruma memuruna kadar bağımsız kararlar alabilen, bu kararları almaktan dolayı herhangi bir adli ve idari yaptırıma olmadığı bir yapılanma içerisinde, mahpusun yaşam ve sağlık hakkını temel alan, insan hakları odaklı bakan ve konu ile ilgili tüm örgüt ve kuruluşlar ile eşgüdüm halinde, multidisipliner bir anlayışla ve onarıcı adalet gözetilerek görev yapılan bir cezaevi hayal değil.
(AS)