Son yıllarda geleneksel, alternatif ve tamamlayıcı (GETAT) sağlık uygulamalarını destekleyici çalışmalar ve açıklamalar yapan Sağlık Bakanlığı, basına yansıyan haberlere göre bu konuda yeni bir adım daha attı.
Buna göre Sağlık Bakanlığı geleneksel, alternatif ve tamamlayıcı sağlık uygulamalarını yaygınlaştırarak sağlık sistemi içine yerleştirme ve söz konusu tedavilerin SGK kapsamına alınması yönünde çalışmalar yürütüyor.
Bu konudaki mevzuat 2014’te görüş ve önerilere açıldı, 2015’te yönetmeliği yayınlandı.
Gazetelere yansıyan ve Sağlık Bakanlığı kaynaklarına dayandırılan haberlere göre:
* 18 üniversite hastanesinde bulunan GETAT merkezlerinin sayısı artırılacak.
* Doktorlar, kimyasal ilaç kullanma zorunluluğu olmayan hastalara ya da kanserin ileri safhalarında ilaçla izlenebilecek bir yol kalmadığında reçeteye GETAT yazabilecek.
* “Anadolu tıbbı” Türkiye’de ve dünyada yaygınlaştırılacak.
Bakanlık uluslararası kongre düzenleyecek
Sağlık Bakanlığı ayrıca 19-22 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi ortaklığı ile GETAT Kongresi gerçekleştireceğini de duyurdu. Kongreye, 30 ülkeden 115 yabancı, 178 yerli biliminsanı ve DSÖ temsilcisi katılacağı belirtildi.
TIKLAYIN - Geleneksel, Alternatif, Tamamlayıcı Tıp: Ne Kadar Bilimsel? - Doç. Dr. murat Civaner?
Sayılarla GETAT
Sağlık Bakanlığı verilerine göre Ocak 2018 itibarıyla 18 üniversitede GETAT merkezi, 480 GETAT ünitesi açıldı. 14 sertifikalı uygulama alanında 4 bin 954 sertifika verildi.
TIKLAYIN - Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları - Dr. Cavit Işık Yavuz
Bakanlığın kabul ettiği alternatif yöntemler
Akupunktur, sülük, mezoterapi, hipnoz, kupa uygulaması (Hacamat), fitoterapi, refleksoloji, homeopati(1), osteopati(2), ozon, apiterapi(3), proloterapi(4), larva, müzikterapi
Sağlık Bakanlığı'nın iddiası, FDA'nın yanıtı
Sağlık Bakanlığı’nın iddiası gelişmiş ülkelerde de geleneksel, alternatif ve tamamlayıcı sağlık uygulamalarının önerildiği ve desteklendiği yönünde.
Ancak Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), tıp açısından kanıtlanmamış, herhangi bir yarar sağlamaksızın sağlık riskleri yaratabilecek homeopatik* ilaç ürünlerine yönelik önleyici ve koruyucu bir yaklaşım içinde olunacağını açıkladı.
FDA mevcut politikasını da bu doğrultuda güncelleyeceğini 17 Aralık 2017’de kamuoyuna duyurdu.
"FDA’nın halkı sağlığını koruma sorumluluğu var!”
Açıklamada görüşlerine yer verilen FDA yetkilisi, son yıllarda homeopatik ürünlerin basit soğuk algınlığından kansere kadar pek çok hastalık ve durum için pazarlanmasında büyük bir artış yaşandığına dikkat çekti. Bu açıklamaya göre ciddi sağlık sorunları olan pek çok insanın hiç yararı olmayacağı ya da çok sınırlı yarar sağlayacağı durumlarda bu tedavi biçimlerine güvenerek bunlara para verdiğini belirtiyor.
Bu tür ilaçların özensizce imal edildiğinde ya da yeterince test edilmediğinde onarımı mümkün olmayan olumsuzluklara yol açma riski bulunduğunu vurgulayan yetkili, “Kimi insanların alternatif tedavilere başvurmak istemesini saygıyla karşılıyoruz; ancak FDA’nın halkı herhangi bir yarar getirmeyen ve zarar verebilecek ürünlere karşı koruma gibi bir sorumluluğu vardır” diyor.
FDA'nın açıklaması için tıklayın.
Açıklamada ayrıca, FDA’nın homeopatik olarak etiketlenen ilaçlarla ilgili düzenleyici önlemlere öncelik vereceği belirtiliyor ve sağlık alanındaki profesyoneller ile hastalara, homeopatik ya da diğer ilaç ürünlerinin yan etki ya da kalite sorunlarını bildirme çağrısı yapıyor.
Tükel: SGK ve Sağlık Bakanlığı’nın desteklenmesi kaygı verici
Konuyla ilgili Türkiye’deki gelişmeler ve basına bugün yansıyan haberlerle ilgili olarak açıklama yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, çoğunun bilimsel kanıtının olmadığı bilinen söz konusu uygulamaların Sağlık Bakanlığı ve SGK tarafından teşvik edilmesinin kaygı verici olduğunu söyledi.
Geleneksel, alternatif, tamamlayıcı sağlık uygulamalarının, serbest piyasa koşullarında bir “pazar” olması, “umut tacirliği” amaçlanarak kullanılabilmesi nedeniyle, toplum sağlığı açısından dikkatle ele alınması ve denetlenmesi gereken bir alan olduğunu hatırlatan Tükel, alanı denetleme ve kontrol altına alma sorumluluğunun da Sağlık Bakanlığı’nda olduğuna dikkat çekti.
“Bakanlık sağlık hizmetine erişemeyenleri oyalıyor!”
“Açıklamalar ve konuya yaklaşımdan Sağlık Bakanlığı’nın bu tür uygulamaları, sağlık hizmetlerine ekonomik gerekçelerle erişemeyenler için oyalayıcı bir mekanizma ve özellikle kronik hastalıklarda SGK’nın yükünü azaltacak bir yaklaşım olarak gördüğü anlaşılıyor. Ancak, etkinliği bilinmeyen bu türden uygulamaların kullanımının teşvik edilmesiyle, başka sağlık sorunlarının ortaya çıkacağı unutulmamalıdır.
“Hekimlik meslek etiği ilkelerinin başında hastaya ‘öncelikle zarar vermeme’ ilkesi gelmektedir. Sağlık hakkının en temel öğelerinden birinin, herkesin çağdaş tıp yöntemlerine erişim hakkına sahip olması ve bilimsel bilgiye dayalı hizmet sunumuna ulaşmasının sağlanması olduğunu Sağlık Bakanlığı yetkililerine hatırlatırız.” (HK)
(1) Homeopati, bir hastalığa ya da neden olan unsurun, aşırı seyreltilmiş çözeltilerinin tüketilmesinin o hastalığa iyi geleceğini iddia eden gerçekliği son derece şüpheli bir bilim türüdür. Homeopati 1700'lü yılların sonunda Samuel Hahnemann tarafından icat edildi. Temel ilkesi “benzer benzeri iyileştirir” fikrine, çok seyreltme ve iyi çalkalama prosesine dayanır.
(2) Osteopi: Elle uygulanan tedavi yöntemi.
(3) Apiterapi: Arı ve arı ürünleriyle uygulanan koruyucu ve tedavi edici sağlık yöntemi.
(5) Proloterapi: Yumuşak doku hasarlarının enjeksiyon kullanılarak tedavi edilmesi.