26 Aralıkta Hint Okyanusu'nda meydana gelen deprem Hindistan'ın güneyindeki Tamil Nadu eyaletinde 10 bin insanın yaşamına malolurken en az 600 bin kişiyi de evsiz ya da muhtaç durumda bıraktı.
IPS'e konuşan, Güney ve Güneydoğu Asya'daki yardım faaliyetlerinde önemli bir rol oynayan Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay federasyonları sözcüsü Bijoy Basant Patro, "Özellikle bölge dışından gelen kuruluşların yardımları tarafsız ve eşit bir şekilde dağıtabilmek gibi bir avantajları var" dedi.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) yetkilileri ve diğer yardım kuruluşları, Tamil Nadu'daki faaliyetleri sırasında ve yardım malzemesi dağıtımında herhangi bir sınıfsal ayrım yapmadıklarını söylediler.
Patro, "Hangi insanların daha hassas durumda olduğunu değerlendirirken kabul edilmiş standartları takip ediyoruz eğer yaptığımız değerlendirmeler sonucu belirli bir bölgedeki Dalitlerin (Hinduların toplumsal hiyerarşisinde en alttaki insanlar) daha fazla yardıma ihtiyacı olduğu ortaya çıkarsa yardım çalışmalarımızı onlara doğru yönlendiriyoruz" diyor.
Patro, Hindistan deneyiminin, Dalitlerin bir doğal felaket karşısında en savunmasız insanlar olduğunu doğruladığını söylüyor ve özellikle hükümet tarafından yürütülen yardım operasyonları sırasında yardıma erişimi en zor grup olduklarını vurguluyor.
Kızıl Haç sözcüsü, doğal felaketlerin Dalitlerin ve toplumun diğer marjinal kesimlerinin durumunun iyileşmesi için ender görülen bir fırsat olduğunu; çünkü maruz kaldıkları ayrımcılığın dikkat çektiği tek zamanın bu olduğunu söylüyor.
Yardım sırasında da itiliyorlar
Gazete ve televizyonlar, tsunami felaketinin ardından Tamil Nadu'da yürütülen yardım çalışmaları sırasında Dalitlerin göz ardı edildiği ve onlarla beraber yemek yemeyi yada kalmayı reddeden diğer kastlara mensup insanlşar tarafından kamplardan çıkarıldıkları ile ilgili birçok haber yaptı.
Hindistan'ın etkili gazetelerinden Indian Express'in 7 Ocak tarihli sayısının ilk sayfa yazısı şöyle diyordu:
"Richter ölçeğinde 9.0 büyüklüğündeki bir depremin ve 100 binin üzerinde insanın ölümüne yol açan tsunamilerin bile yok edemediği bir şey var; kastlar arasındaki duvarlar".
Tsunamiden en çok etkilenen bölgelerden biri olan liman kasabası Nagapattinam'daki yardım kamplarında, Dalitlerin UNICEF'in yerleştirdiği su tanklarından su içmelerine izin verilmediğini yazıyordu gazete.
Tsunamiden etkilenen bölgelerde, yemek ve para dağıtımı normalde Hindu tapınaklarında yapılıyordu. Bunlar, yerle bir olmuş arazide hala ayakta kalan yegane binalar çünkü çoğu granitten yapılmışlar.
Fakat "dokunulmaz" olan Dalitler tapınaklara giremedikleri için yardımdan yararlanamıyordu.
Bu haberler sayesinde Yeni Delhi'deki merkezi hükümet oturup durumu değerlendirmeye başladı.
Yadımlardan yararlanamamalarına rağmen, diğer kastların "küçük düşürücü" olarak değerlendirdiği cesetlerin ve hayvan leşlerinin taşınması gibi işleri de Dalitler üstleniyordu.
İronik bir biçimde, Dalitlerin bu işleri üstlenmesi diğer insanlar tarafından minnetle karşılanmadı; çünkü "pis" işleri yaparak "yeniden pislenmiş" oluyorlardı.
Hak mücadelesi sürüyor
Yarım yüzyıldan uzun süredir geçerli olan Hindistan anayasası Dalitlere ayrımcılık uygulanmasını yasaklıyor. Ancak sayıları 160 milyona ulaşan bu sınıfın mensupları daha yüksek kasta mensup Hindular tarafından saygınlıklarını zedeleyen davranışlara maruz kalıyorlar.
Yine aynı anayasa, Dalitlere parlamentoda sandalye ve hükümette görev tahsis ettiği için Dalit mensubu birçok birey kamu hayatında önemli mevkiilere gelebildi ve ilk defa kardeşlerinin haklarına saygı gösterilmesi için diretiyorlar.
Bunlardan biri de şu andaki Sosyal Refah Bakanı Meira Kumar.
Kumar, oldukça tartışmalı bir talebin de önderi durumunda. Bu talep, gelişmekte olan Hindistan özel sektöründe Dalitlere özel kotalar tahsis edilmesi.
Kumar, gönüllü kurumlara Dalitlere kota tahsis etmemeleri halinde hükümetin aktivitelerine destek vermeyeceği uyarısını yaptı.
Hindistan'daki 300 Dalit grubunu temsil eden Ulusal Dalit Örgütleri Topluluğu (NACDOR) tsunami yardım çalışmaları devam ettiği sürece temsilcilerinin, bütün yardım ya da rehabilitasyon çalışmalarında yer almasını istediklerini belirtti.
NACDOR'un ulusal koordinatörü Ashok Bharti, "Yardım çalışmalarından Dalitlerin de hakları olan payı alabilmelerinin tek yolu bu" diyor.
"Bizden cesetlerini ve pisliklerini temizlememizi talep ediyorlar ancak konu yardım olunca bizim etrafta olmamızı istemiyorlar çünkü bizimle her hangi bir şeyi paylaşma fikrini hazmedebilmiş değiller" diyor Bharti.
Bharti gibi liderler özellikle Dalit meselesi ilk defa Durban'da 2002 Eylülünde yapılan ırkçılığa, ırk ayrımına, zenofobiye ve ilişkili tahammülsüzlüklere karşı yapılan BM toplantısında uluslararası dikkati çektikten sonra Uluslararası Topluluktan giderek daha fazla destek almaya başladı
"Tsunami felaketini hükümetin uluslararası topluluktan önce tanımakta isteksiz davrandığı Dalitler'in maruz kaldığı şiddetli ayrımcılığa dikkat çekebilmek için diğer bir fırsat gibi görüyoruz" diyor Bharti. (RD/CC/EÜ)
* Ranjit Devraj'ın 10 Aralık günü IPS Haber Ajansı'nca geçilen haberini Cihan Cinemre Türkçeleştirdi.