Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sansursuz.com İnternet sitesi için 23 Ocak 2005'te kaleme aldığı "İş Bilenin Kılıç Kuşananın" başlıklı bir yazıda "askeri tahkir ve tezyif ettiği" iddiasıyla yargılanan serbest gazeteci Rahmi Yıldırım hakkındaki beraat kararını oybirliğiyle onadı.
Daire, Mart ayında aldığı ancak geçtiğimiz günlerde gazeteciye tebliğ ettiği kararında, "Toplanan delillere, mahkemenin oluşan vicdani kanaatine göre, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığına, bu bakımdan Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddine, hükmün onanmasına karar verildi" diyor.
Yıldırım: Köklü bir tabu büyük ölçüde hafifledi
Eski Ceza Yasası'nın 159. maddesi uyarınca 17 Mayıs 2005 tarihinde başlayan yargı sürecinin sonunda aklanan Yıldırım, kararla "Türkiye'nin en köklü bir tabusuna yönelik eleştiri yasağının büyük ölçüde hafiflediği"ni söyledi; bianet'e kararı şu şekilde değerlendirdi:
"Türkiye'nin en köklü bir tabusuna yönelik eleştiri yasağını büyük ölçüde hafifleten, silahlı kuvvetlere eleştiriyi meşrulaştıran, bu bakımdan düşünce ve ifade özgürlüğünün güçlendiren bir karardır. Bu kararın, din gibi başka dokunulmaz ve tabu sayılan konular için de emsal teşkil etmesini temenni ederim."
Şikayetçi İlker Başbuğ idi
Yıldırım hakkında, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı olan şimdiki Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un şikayeti üzerine dava açılmıştı.
24 Ekim 2005'te Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi, "Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu paşalar, sermaye düzeninin koruyucusu, sıradan neferleri, aktörleri ve figüranları" ifadelerinin geçtiği yazıdan gazeteci hakkında beraat kararı vermişti.
Savcı ve mahkeme : Kırıcı da olsa eleştiri
Ahmet Zeki Durmuş'un başkanlık ettiği mahkeme, savcının daha üçüncü duruşmada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Yargıtay kararları ve Meclis görüşmelerine atıf yaparak beraat istediği esas hakkındaki mütalaasına uymuştu.
Savcı, "kırıcı da olsa, düşünceyi ifade özgürlüğü önüne sınır konulamayacağını, yazının bir bütün olarak incelendiğinde suçun unsurlarının oluşmadığı"yönünde görüş paylaşmıştı.
Daha önce verdiği savunmasında "Paşalar sadece sermaye düzeninin koruyucusu değil, OYAK aracılığıyla bizzat kolektif sermayedardır" diyen Yıldırım, savcıya mütalaasından dolayı teşekkür etmişti.
Yıldırım, yazısında görev başındaki hiçbir askerin isminin geçmediğini, adları yolsuzluk tartışmalarına karışan asker kökenli emekli ya da müteveffa generalleri eleştirdiğini, emekli askerlerin yasada tanımlandığı gibi "devletin askeri kuvvetleri" sayılamayacağını, bu yüzden söz konusu suçun da oluşmadığını söylemişti. (EÖ)